GÜMÜŞ TEPSİ...
DSP antetli kağıda yazılı olarak basına dağıtılan tek sayfalık açıklamasına "Ben bir kadınım, irtica en önce ve en çok benim gibi kadınları vurur" sözleriyle başlayan Ecevit, kadınlara ve türbanlı öğrencilere seslenerek şöyle devam etti:

"Biz kadınlar Atatürk'ün gümüş tepsi içinde sunduğu kadın haklarını korumakla kalmayıp genişletmek için çaba sarf etmeliyiz. Bu çalışmalarımızı aralıksız sürdürmezsek demokrasinin ve insan haklarının getirdiği hoşgörüyü istismar edenler, irticayı körüklerler. Bugün türbanla bir şey kaybetmeyeceklerini sanan kız öğrenciler yarın irticanın pençesinden kendilerini kurtaramazlar. Türban olayı buzdağının ancak görünen kısmıdır. Görünmeyen kısmı ise irticadır, laik cumhuriyet düşmanlığıdır. Ülkemizde bir yandan demokrasiyi ve insan haklarını geliştirirken, bir yandan da bu değerleri karanlık amaçları uğrunda istismara kalkışanlar karşısında, özgürlüğün değerini bilen tüm kadınlar uyanık olmalıdırlar."

Rahşan Ecevit, irticayla mücadele için KHK'nin önem ve ivedilik taşıdığı görüşünü savundu ve şu görüşleri dile getirdi: "Demokrasinin, insan haklarının ve hoşgörünün laik demokratik cumhuriyet aleyhinde veya bölücüler tarafından istismarını önleyebilmenin bir koşulu da rejim veya ülke düşmanlarının devlet dairelerine sızmalarını önlemektedir.

Son günlerin tartışma konusu olan Kanun Hükmünde Kararname bu açıdan büyük önem ve ivedilik taşımaktadır. Demokrasi ve insan hakları vazgeçilmez değerlerdir, ama bunların bedeli irtica ve bölücülüğe ödün vermek olamaz."