ONYEDİ yaşındaki Tom Hadfield'e öğretmenleri, "Anlamıyoruz, neden hala okula gelip gidiyorsun" diyorlar. Bir öğretmen henüz reşit bile olmamış bir "gence" böyle bir şey söyleyebilir mi? Eğer Brighton'daki (İngiltere) Varndean Lisesi öğrencilerinden Tom'un kısa yaşam öyküsünü bilseydiniz, bu sözü makul karşılayabilirdiniz.
Tom internetle bundan 6 yıl önce bir arkadaşının evinde tanışıyor. Evde o kadar uzun süre takılıp ekranda sörf yapıyor ki bu arada arkadaşı Rupert uyuya kalıyor. Bunun üzerine Rupert'ın ailesi Tomunkini arıyor: "Lütfen gelip oğlunuzu alın."
Derken Tom'un da internete girebileceği bir bilgisayarı oluyor. Günde 10-12 saatini ekran karşısında geçirmeye başlıyor. Günün birinde din bilgisi dersi sırasında Tom'un kafasında bir ampul yanıyor: "Burada, dersteyiz ama bizim aklımız fikrimiz Manchester United'da... Maçta neler oluyor? Skor kaç kaç? Kim iyi oynuyor?"
Eve dönünce babasını duş yapıyor olmasına aldırmadan banyoya dalıp heyecanla projesini anlatıyor: "Baba hadi bir site kuralım. Futbolla ilgili her türlü haber ve yorumun yer alacağı bir internet sitesi olsun. Bir sürü kişi tıklayacağı için ilan alıp, para kazanırız." Bu arada Daily Mail'de çalışan gazeteci babasının bam teline basmayı da ihmal etmiyor: "Seninkisi genç işi. Yakında kapının önüne koyarlar."