kapat

24.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Yine yanlış alarm

Ne oldu? Hani bu Kanun Hükmünde Kararname çıkmazsa "devlet krizi" çıkardı? Sayın Ecevit'in "düşünmek bile istemediği vahim gelişmeler" yaşanırdı?

Hükümet "çıkmazsa devlet elden gider" dediği KHK'yi geri çekip yasa çıkarmaya yöneldi. MGK'da da KHK lafı edilmedi.

Nerede devlet krizi? Nerede vahim gelişmeler?

Hatırlarsanız bu Ecevit'in, son altı ay içindeki ikinci yanlış alarmı... Daha bundan birkaç ay önce, yine böyle panik içinde "Demirel seçilmezse istikrarın bozulacağını, Türkiye'nin kilitleneceğini, düşünmek bile istemediği vahim gelişmeler olacağını" söylemiş, hatta o asabiyet içinde gizli oyun ihlaline kadar varan birçok vahim hata yapmıştı.

Demirel seçilemedi, hiçbir şey de olmadı. Ne rejim çöktü, ne Türkiye kilitlendi. Yepyeni ve eskisinden çok daha sağlıklı bir istikrar oluştu.

Şimdi bakıyoruz, Kanun Hükmündeki Kararname çıkmıyor ama sistem tıkır tıkır işliyor işte. Hükümet hazırladığı yasa tasarısını yasama organının önüne götürmeye hazırlanıyor. Yasama organı uygun görürse çıkacak, görmezse çıkmayacak.

Ama bu gidişle Ecevit, yasa tasarısının Meclis'ten çıkması zora binerse yine aynı tehditlere, aynı korkutmacalara başvuracak.

Yine devlet krizinden, dudak uçuklatacak vahim gelişmelerden söz edecek. Dün Cumhurbaşkanı'na yönelttiği ağır suçlamaları, bu defa milletvekilleri için tekrarlayacak. Yasaya muhalefet edenleri "devlet düşmanlarına yardım"la suçlamaya kalkacak. Parlamentoyu "Yasayı çıkarmazsanız öcü gelir, hepinizi ham yapar" diye korkutmaya çalışacak.

Ama bu üçüncü deneme hepsinden daha başarısız olacak.

Üçüncü yanlış alarmı kimse ciddiye almayacak.

***

Cumhurbaşkanı ile Hükümet arasındaki kararname sorununun, Milli Güvenlik Kurulu öncesinde bitmiş olması, her bakımdan çok iyi oldu.

Sayın Sezer, ikinci vetosunu MGK'dan önce yapmakla, hükümet de, yine MGK'dan önce toplanıp konuyu Meclis'te yasa çıkararak halletme kararı vermekle, tartışmayı bitirmiş oldular.

Bu iki gelişmeden sonra, aslında bu konuda MGK'da söylenecek pek bir şey kalmamıştı.

Kuruldan çıkan "irticai ve bölücü faaliyette bulunan memurların kamu kurum ve kuruluşlarından tasfiyesi için gerekenlerin ivedilikle yapılması" yönündeki tavsiye kararı, sorunun kanun hükmünde kararnameyle halledilmesi gibi bir ifadeye yer vermediği için, Hükümetle Cumhurbaşkanı arasında yaşanan gerginlikte taraf olmayan bir karar.

Ayrıca tavsiye kararında, ne bölücü ne de irticai faaliyetin tarifi yapılmadığı için, kaleme alınan şekliyle bu ifadeye söylem düzeyinde kimsenin itiraz etmesi için bir sebep de yok.

Dolayısıyla söz konusu tavsiye kararının fazla bir önemi de yok.

Önemli olan, haftalardır süren usul tartışmasının sonuçlanmış, Meclis'in yetkisindeki bir konunun Meclis'e havale edilmiş olması...

Şimdi sıra içerik tartışmasında... Ve elbette ki bu tartışma Meclis'te yapılacak.

Söz konusu tasarının tartışılması sırasında, herkes kendi bölücülük ve irtica tanımlarını koyacak ortaya. Neyin fikir, neyin suç olan fiil sayılacağı tartışılacak. Mevcut yasaların devleti korumak için yeterli olup olmadığı, devleti korumaktan ne anlaşılması gerektiği, devleti korurken halkı kırıp geçirmek gerekip gerekmediği... bütün bunlar konuşulacak.

Ayrıca -ve inşallah- bu kriz sırasında sıkça kullanılan "devlete sızan yabancı unsurları ayıklamak", "devleti tehlikeli unsurlardan temizlemek" gibi ifadeleri de şöyle enine boyuna irdeleme fırsatı doğacak. Toplumdaki kültürel, siyasi, ideolojik, dini, etnik farklılıkları ve çeşitliliği hiçbir şekilde yansıtmayan, yüzde yüz saf, yüzde yüz homojen bir devletin nasıl olup da "demokratik bir devlet" olabileceği de tartışılacak belki...

Kim bilir, belki de artık devlete ilişkin bütün o klişelerin tek tek masaya yatırılıp irdelenmesinin ne büyük bir zorunluluk olduğu yavaş yavaş anlaşılacak.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır