Denizaltıda batan umutlar
20. yüzyılın iki büyük övüncü, yerçekimine ve doğa kurallarına yenik düştü.
Avrupa'nın anlı şanlı Concorde uçağı yere çakıldı; Ruslar'ın nükleer denizaltısı kuzey denizlerinde battı.
Ne var ki Concorde'un düşüşü üzücü bir kaza olarak algılandı ama Rus denizaltısının batışı Kremlin'i sarsacak boyutlara geldi.
Şimdi, Kremlin'deki karar mekanizmasının başında oturan kişinin basireti tartışılıyor.
118 genç gemicinin ailesi, Putin'in çocuklarını kurtarabileceği halde kurtarmadığı görüşündeler.
Acı içindeki yüreklerinden isyan fışkırıyor.
Putin'in ilan ettiği ulusal yas gününü bile kabul etmediler. Çünkü çocuklarının cesetlerinin denizden çıkarılmasını ve Ortodoks kurallarına uygun cenaze törenleri düzenlenerek gömülmesini istiyorlar.
***
Moskova, denizaltı kazasında günlerce her türlü yabancı yardım önerisini geri çevirdi.
Denizaltıya kimseyi yaklaştırmadı.
Bu tutumun, uluslararası sularda nükleer silah taşıyan Rusya'nın suçüstü yakalanma telaşı içinde gösterdiği bir tepki olduğu konuşuluyor.
Sebep ne olursa olsun; Putin 118 genç Rus denizcisinin yaşamını hiçe saydı.
Onları bile bile karanlık ve soğuk denizlerde ölüme terketti.
Çünkü Rusya da Türkiye gibi insan canının önemsenmediği, insan hayatlarının şu ya da bu amaç uğruna kolayca harcanabileceği görüşünün egemen olduğu bir yönetim anlayışına sahip.
***
Çilekeş Ruslar yüzyılın başında 1905 devrimiyle sarsıldılar.
Daha sonra I. Dünya Savaşı'nda kırıldılar.
1917 devrimini bir iç savaş izledi.
Sonra milyonlarca Rus askerinin ölümüyle sonuçlanan II. Dünya Savaşı geldi.
Bu savaş ve çarpışmalar sonucunda Rusya'nın erkek nüfusunda gözle görülür bir azalma oldu.
Yaşlanma şansı bulabilen çok az erkeğe rastlanması bundandır.
Bu çilekeş insanlar bugün de sosyalist ekonomiden, rekabetçi pazar ekonomisine geçişin ağır koşullarını yaşıyor.
Buna hazır olmayan halk, hiçbir önlem alınmadan kurdun yani ulusal ve uluslararası şirketlerin ağzına atıldı.
Mafya yöntemleriyle çalışmaya başlayan eski Komünist Parti yöneticileri de bu vahşi yağmaya bütün güçleriyle katıldılar.
Ve böylece dünyanın en eğitimli, en kültürlü halkı, geçim sıkıntısıyla dize getirildi.
Kimileri intihar etti; edemeyenler de bu yeni görgüsüz, soysuz dönemi acı dolu gözlerle seyrederek, ömürlerini tamamlama yolunu seçti.
***
Ve son perde:
Çeçenistan'a karşı yürütülen savaşın ağır psikolojik ortamında yapılan seçimler güçlü istihbaratçı, ödün vermeyen sert lider Putin'i iktidara getirdi.
Yıllarca Gorbaçov'dan esirgenen oylar Vladimir Putin'e aktı.
Belki de onu seçenler arasında, denizin dibinde yatan 118 genç denizcinin aileleri de vardı.
Şimdi bu seçmenler kara kara düşünüyor ve çocuklarını gözünü kırpmadan denizin dibine gömen ve bu sırada tatilini bile bozmayan bu adamı nasıl seçtiklerini düşünüyorlardır.
Ne yazık ki geniş kitleler böyle.
Onlar böyle oldukça başa Putin de gelir, Rasputin de!