Başlıkta kastettiğimiz fiyatlar hükümetin ve ekonomi bürokrasisinin yüksek çıkan Temmuz enflasyonu nedeniyle şikayet konusu yaptığı yurtiçi fiyatlar değil. Kastedilen, Türkiye'nin ihracat ve ithalatının tabi olduğu yurtdışı fiyatlar. Daha teknik deyimiyle dış ticaret hadleri ya da ihracat ve ithalat fiyat endeksleri.
Devlet İstatistik Enstitüsü dış ticaretteki gelişmeleri anlamamıza yardımcı olan dört adet istatistik serisi üretiyor: İhracat ve ithalat fiyat endeksleri ile miktar endeksleri. Bunları kullanarak ithalatın ve ihracatın dolar bazında artmasına ya da azalmasına yol açan fiyat ve miktar etkilerini izlemek mümkün. Ancak bu epeyce bir gecikme ile yapılabiliyor çünkü söz konusu istatistiklerin en büyük kusuru yaklaşık üç ay gecikme ile yayınlanmaları. Örneğin elimizdeki en son dış ticaret indeks bilgileri yaklaşık 10 gün kadar önce yayınlanan Nisan ayı verileri.
Dolayısıyla, ihracatın dolar cinsinden getirisinin bu yıl düşük oranda artmasının arkasında ihracat fiyatlarının düşmesi var. Bir başka ifade ile, ihracatçıların aynı dolar getirisini elde etmek için daha fazla miktarda mal satmaları gerekmiş. İthalatta bu yıl görülen çok hızlı yükseliş ise hem fiyat hem de miktar artışlarının ortak bir sonucu.
Özetle, bu yılın ilk aylarında dış ticaret açığındaki genişlemenin tek suçlusu hızla artan ithalat talebi değil. Fiyat hareketleri de aleyhte olmuş ve ihracattaki miktar artışı diğer üç etkenin olumsuz etkilerinin ancak küçük bir kısmını telafi edebilmiş.
İthalat fiyat indeksindeki artışın petrol fiyatlarındaki yükselişten kaynaklandığını biliyoruz. Bu tür dışsal etkenleri teşhis etmek gelişmeleri anlamamıza yardımcı oluyor ancak dış ticaret ve cari işlemler açığının çok hızlı arttığı sonucunu değiştirmiyor.