Amaç sokak çocuklarını korumak mı, yoksa onları küçük yaşta, hem de bir sivil toplum örgütü eliyle dilenciliğe alıştırmak mı?..
Sokak Çocuklarını Koruma Derneği midir, denir, bilmem.. Ama işin ardında onlar var..
Hangi işin?..
İstanbul'da insanların toplandığı her yerde, bir yığın, yaşları 6 ile on arasında değişen çocuk.. Mesela Ortaköy'de.. Mesela Açık Hava Tiyatrosu'nda..
Zamk gibi yapışıyorlar insana..
"Bir kart alsana.. Bir kart alsana.."
Kart, Unicef'in.. Yani Birleşmiş Milletler Çocuk Teşkilatı..
Kartı bunların eline veren bu dernek.. Tanesini kaçtan veriyor, bilmem.. Kontrol ediyor mu, onu da bilmem.. Ama çocuğun elinde, çoğu insan kart almadan para verdiği ve çocuk bu resmen dilenciliği (Kart hesabı verilmeyeceği için) karlı bulduğundan, elden ele geze geze, cebe gire çıka, buruşmuş, ezilmiş, kirlenmiş bir deste sözüm ona kartpostal var..
İlle satacak.. Nasıl bir sırnaşma, yapışma, ağlama.. İnanılmaz..
Kurtulmak için parayı veriyorsunuz sonunda.. Ve iki dakika geçmeden, elinden aldıklarını da biliyorsunuz..
Kim.. Onları çalıştıranlar.. Kartı dernekten alıp çocuğun eline verenler bunlar.. Onlara itimat etmedikleri için de alışverişi yakından izliyorlar çoğu zaman.. Ya aileleri.. Ya da bir başka dilenci çetesi..
Dilencilik yasak.. Başları derde girer.. Oysa kart satmak, hele sokak çocuklarını korumak için kurulmuş dernek yararına kart satmak ise ulvi (!) bir görev.. Bu yüzden ne polis karışıyor, ne zabıta.. Biletleri karaborsaya düşmüş Açık Hava Konserleri'nin kapıları bile, bu çocuklara açık.. Kutsal görev ya.. Sömürü düzenine bakın.. Ve o yaştaki tüm çocukların değil, büyüklerin bile uykuda olması gereken bir saatte, geceyarısından sonra bu çocuklar hala iş başında.. O zaman acıma duyusu daha da büyüyor..
"Vah zavallı yavru.. Bu saatte uyumuyor, üç beş kuruş kazanmak için çalışıyor.. 500 bin lira mı kart.. Al şu bir milyon lirayı, kart verme istemem.." Olay bu hale gelmiş..
Versen bir türlü.. Çocuğun cebine bir kuruş kalmadığını biliyorsun.. Vermesen.. Acaba, ondan istenen parayı getirmedi diye dayak yer mi?..
Ertekin ile kendimizce bir çözüm bulduk.. Bunları içeri alıyor, yer ve zamana göre ya bir sıcak çorba, ya da pasta ve kola veriyoruz.. Verdiklerimi midelerinden alacak halleri de yok ya..
Nasıl da tertemiz çocuklar bunlar.. O az evvel kart satmak için sırnaşan zamklar sanki bunlar değil.. Nasıl efendi efendi yiyorlar önlerine konanı.. Saldırmadan.. Ağızlarını şapırdatmadan.. Nasıl paylaşıyorlar.. Dışarda arkadaşları kalmışsa, nasıl onu da çağırıp önlerindekilere ortak ediyorlar.. İçi gidiyor insanın, bu pırıl pırıl çocukların, nasıl profesyonel, nasıl kaşarlı birer dilenci, birer toplum asalağı olarak, hem de saygın bir sivil toplum örgütü tarafından yetiştirildiklerini gördükçe..
Hakan & Utku'dan Tatil Keyfi
Yıllar önce Apo'ya "Issız bir adaya düşsen yanına alacağın 3 şey ne olurdu?" diye sorulsa "3 tane kitap" der miydi bilemiyoruz ama boş vakti en az Demirel kadar fazla olan Apo bu aralar kendini iyice kitaba verdi. Belki de okuya okuya uçup, İmralı'dan uçarak kaçmayı planlıyordur kimbilir?!
Sizin için Apo'nun şu sıralar okuduğu kitapların tam listesini ele geçirdik.
Kenya Şehir Rehberi (Nairobi Yayınları)
Dost Kazanma Sanatı (Dale Carnegie)
Valla kurda yedirdin beni (Alev Alatlı)
Gerilla gorilladan mı geliyor? Devrim teorisi
Robinson Crusoe ve Cumali
Rızgari gibi geçti
Tokmak (Araya karışan bir porno dergi)
Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi
Tutunamayanlar (Oğuz Atay)
Geber Anne (Sezgin Kaymaz)
Zafiyet Teorisi (Muzaffer Kuşhan)
Türk ordusu ve ŞAMARizm
Büzüklerin Efendisi
Son tahlilde liderin tırsarak "bokunu yiyeyim abi" deme sorunsalı üzerine sosyo-politik yaklaşımlar
Pokemon ve Pikachu'nun Kürt asıllı oluşuna dair tezler
Halkların ve Karamazoflar'ın Kardeşliği
İpten kurtulmanın 1001 değişik yolu
Kürt Böreği tarifi (Emine Beder-bir gazete eki)
Biz nerde yanlış yaptık? (Hıyanet Vakfı yayınları)
Yılmamış Destanı
32 Büst (Aydın çıplaklığı üzerine tezler)
Budizm, Nirvana'ya ulaşıp orada örgütü yeniden toparlama dersleri
Apo'rasyon (Tuncay Özkan)
KANtum Fiziği
Cumartesi Annesi (Korku)
Öteki Türkiye'de hayat var mı?
Suç ve ceza
Ayşecik dağda
Asurlular'ın basurdan yıkılışı ve kral 2. Hemoroid
10 derste duvar tenisi
Kaşımadan göbek eritmenin yolları
Kasetçalar satışlarının yumuşakçalar üzerine etkileri
Darağacı narsız olur mu? (şiir)
Haşereyle mücadelede Banu Alkan gerçeği (Ziraat odası yayınları)
Masturbasyon ve yararları (Haydar Dümen)
Uzun mesafe yüzücüsünün el kitabı
20 derste kız tavlama sanatı
ASTIM'dan korunmanın yolları
Alkışlar mekaniğine göre Vefa Bozası
Vaadim o kadar yeşildi ki-Dolar uğruna satılan bir nesil (Beyaz Saray Yayınları)
Puding ve yararları-Dr. Oetker'in doçentlik tezi
Başımıza Budha mı gelecekti?- Budha öğretisine tepkiler
Hazerfen Ahmet Çelebi'den uçma teknikleri
Cehennemde Serinleme yöntemleri üzerine denemeler
30 bin derste insanlık.
hakanutku@hotmail.com
Eğer..
.. Lise, üniversite yıllarında bir türlü gerçekleştiremediğiniz bir buluşmayı o günlere dönerek yaşamanız mümkün olsa, seçiminiz ne olurdu?..
.. Bir araştırma için, bir yıl boyu tüm seksüel aktivitelerinizden vazgeçmeniz teklif edilse, kaç para isterdiniz?.
.. Ailenizin kalıtımsal bir özelliğini yok etme imkanınız olsaydı, hangisini seçerdiniz?
Pazar Neşesi
Pazar neşemiz bu hafta, Orhan Şahin'den..
Adam, sabah uyanınca, o gün 87 yaşına bastığını hatırlamış.. Yavaş yavaş yataktan doğrulurken gözü ayaklarına ilişmiş..
"Sevgili ayaklarım.. Bugün 87 yaşına girdik.. Bunca yıl beni istediğim her yere götürdünüz.. Sizlere teşekkür eder, nice senelere derim.."
Gözlerini biraz yukarı kaldırmış.. Dizlerini görmüş..
"Sevgili dizlerim.. Bunca yıl meşakkatle hizmet ettiniz bana.. Bükülmeniz gereken yerde büküldünüz. Bükülmemeniz gereken yerde, dimdik durarak ağırlıkları taşımama yardımcı oldunuz.. Sizlere de çok teşekkür eder, nice senelere derim.."
Sonra başını biraz daha yukarı kaydırmış.. Bakmış.. Bakmış..
"Aahhh.. Aaahhh!." diye içini çekmiş hüzünle..
"Sen de yaşasa idin, bugün bizlerle birlikte 87 yaşına girmiş olacaktın.."
BİZİM DUVAR
Erbakan'ı Fransız avukatlar savunacak. Hoca bu ülkeye Fransız kalmakta direniyor.
Hakan & Utku
Mantık!..
"Birşey kesinlikle doğru ise, bunun tersi de kesinlikle yanlıştır, öyle mi?" demiş, Amerikalı gazeteci Sydney j. Harris (1917-1986).
Arkasından da sormuş:
"Peki o zaman nasıl oluyor da, adam sahte para yaparken para da sahte adamlar yapabiliyor!.."
Gazel!..
"Hariçten gazel okumak yasaktır.." Öylesine bir laf sanırdım.. Meğer sözlük anlamına kullanılırmış. Eski bir İstanbul fotoğrafı geçti elime.. O zamanların meyhanesi.. Duvarında bir levha.. Aynen böyle yazıyor:
"Hariçten gazel okumak yasaktır.."
Demek kafayı bulup aşka gelince, sahnedeki sanatçıyı unutup, kendi gazelini millete bağıra çağıra dinletenlerin sayısı bayağı çokmuş ki, bu afişlere gerek duymuş meyhaneler..
Gazel atma hakkı, sadece dahile..
Şimdi Doğan Gurubu'ndan Milliyet Yazarı Melih Aşık ile, ayni guruptan Radikal yazarı Mehmet Y. Yılmaz arasındaki tartışmaya, Sabah gurubundan bendeniz, "Hariçten gazel okuyarak" katılıyorum..
Mehmet Yılmaz bir yazı yazdı.. "No news is good news" lafından yola çıkarak.
Sözlük çevirisi "Haber yoksa, haberler güzel demektir.."
Amerikalılar da bu anlamda kullanırlar zaten..
Diyelim babası kızını uzun bir yolculuğa, tatile gönderdi. Haber alınamıyor. Adam merak ediyor.. Dostları "Merak etme.. No news is good news" derler. Kullanma yeri ve şekli budur..
Yani, "Kötü birşey olsa, bunu nasıl olsa çarçabuk duyardık.. Yani, mesela kızın başına bir kaza falan gelse, hastalansa, parası bitse, başı derde girse, nasılsa arardı, ya da haber başka yoldan hemen gelirdi. Madem haber yok, demek işler yolunda" derler, bu dört kelimeyi kullanarak.
Mehmet, bu deyimi, bizdeki, bir adım ötedeki deyimle eş anlamlı çevirmiş..
"Kötü haber tez yayılır, tez duyulur" diye..
Doğru da yapmış..
Melih itiraz ediyor..
"İlgisi yok" diye..
O konuyu gazetecilik açısından ele alıyor..
"Sadece bizde değil, dünya medyasında, en çarpıcı şekilde değerlendirilen, kötü haberlerdir. Bu yüzden herşey iyi ise, medya işleyecek haber bulamaz.. Yani, haber olmaması demek, tüm haberlerin iyi haber olması demektir" diye bir yorum getirerek..
Mehmet Yılmaz'ın çevirisi doğru ve güzel..
"No news is good news"un türkçe karşılığı "Kötü haber tez duyulur" deyişimizdir.