kapat

20.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Konuşanlar şahsi çıkar sağlamakla suçlanıyor!
Boğaziçi Bölgesi'nin asgari ölçülerde yasallaşması diğer bölgelere göre daha zor gözükmektedir. öyle ki;

A) PSİKOLOJİK SORUNLAR
1. Boğaziçi halk nazarında eşsizliği nedeniyle tabulaştırılarak, coğrafi bir "kutsallık" verilmiştir. Bu nedenle tartışılamıyor, gündem oluşturulamıyor ve esaslı çözüm üretilemiyor.

2. İstanbul genelindeki yeşil alanların büyük kısmı Boğaziçi Bölgesi'nde olduğundan diğer bölgelerde oturan insanlar bu bölgenin yapılaşmasını (betonlaşmasını) istememektedirler ki, doğaldır.

3. Medya, diğer bölgelerdeki imar düzenlemelerinin boyutu kaçırıldığından bu bölgedeki imar hareketlerine aşırı derecede reaksiyon göstermekte, bazen de kantarın topuzu kaçırılmaktadır.

4. Daha önce Boğaziçi'ne yerleşenler, başka insanların bu bölgeye gelmesini istememektedirler.

5. Gerçekçi ve katılımcı bir düzenleme yapılmasının zorluğu nedeniyle aceleci ve kişi yararını öne alan düzenlemeler yapılmakta, bu durum insanlardaki adalet duygusunu zedelemektedir.

6. Boğaziçi Bölgesi'nde yapılacak düzenlemeler hep maddi getirisinin ne olacağı ön planda tutulmakta, karşı çıkanlara buradan gelecek gelirden pay teklif edilmektedir Örneğin; daha önceki verilen kanun tekliflerinde binaların affı sonucu toplanacak gelirlerden 8 yıllık eğitime katkı, deprem fonuna katkı, iç borçların ödenmesine katkı gibi konular gündeme getirilmektedir ki, bu durum son derece yanlış olur.

Boğaziçi'nin yeniden düzenlenmesinden meydana gelecek gelirler mutlaka Boğaziçi'nin iyileştirilmesine harcanmalıdır. Eğer böyle yapılırsa İstanbul'un bir dünya şehri olmasına yardımcı olacak, sonuçta Türkiye kazanacaktır.

B) HUKUKİ ÇÖZÜMSÜZLÜK
Boğaziçi'nde gerekli planlama ve düzenlemenin yapılmasının iki büyük hukuki sorun bulunmaktadır.

1. Konut yasağı: Anayasa Mahkemesi İmar Kanunu'nun 47. maddesindeki metrekareye dayalı konutlaşmayı iptal etmiştir.

2. Affın iptali: Yine Anayasa Mahkemesi Boğaziçi Öngörünüm bölgesinde kamu yararı gözettiğinden kaçak yapılaşmayla ilgili affı iptal etmiştir. Ancak bu durum hukuk çevrelerince gözden geçirilerek Boğaziçi Öngörünüm alanı bütünündeki "Kamu yararı kavramı" belli bölgeler için ve kamu arazileri ile sınırlandırılabilir. Daha sonra mevcut durum kabaca şu kriterlere dayandırılabilirse;

a) "Olması gerekli yapı kavramı" ile

b) "Korunabilir yapı kavramı" asgari ölçülerde etkin bir kurulca değerlendirilebilir ve yapılacak planlarda sözkonusu yapı korunabilirse bu durumda affedilmiş sayılmazlar. Bunun için öncelikle 2960 sayılı Kanun'un G/4. maddesi iptal edilerek planlama çalışmaları başlatılmalıdır.

C) GENEL ÇÖZÜMSÜZLÜK
Boğaziçi'nin sorunları, İstanbul'un sorunlarından, İstanbul'un sorunları da Türkiye'nin sorunlarından soyutlanamaz. Genel çözümsüzlüğü şöyle sıralayabiliriz:

1. Haksız suçlamalar: Boğaziçi'nde imar değişikliğini kimse açıktan gündeme getirememektedir. Çünkü gündeme getirenler şahsi çıkar iddiasıyla suçlanmaktadırlar. Bu durum Boğaziçi'nin parça parça yok olmasına sebep olmaktadır. Gecekondular ve kaçak inşaatlar bu duruma örnek gösterilebilir.

2. İstanbul'un yoğun göç alması: İşsizlik başta olmak üzere Anadolu'dan gelen yoğun göç neticesi Boğaziçi Bölgesi de bu durumdan etkilenmektedir. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar yoğun göç olan şehirlerde yeterince kanun hakimiyeti sağlanamadığından imar hareketleri de yeterince denetim altına alınamazlar.

3. Nüfus artışı: Nüfus artış oranının yüksekliği de altyapı yatırımlarını olumsuz etkilemekte, konut talebini artırmaktadır.

4) Milli gelir oranının düşüklüğü: Kaliteli ve yasal yapı maliyeti büyük sorun teşkil etmektedir. Özellikle büyük çoğunluğu asgari ücretle çalışan bir ülkede bu maliyeti kaldıracak insan sayısı oranı düşüktür. Kanımca kişi başına milli gelir asgari 10.000 dolar seviyesine ulaşmadıkça bu ülkede hiçbir sorun temelden çözülemez. Kaçak yapılaşmada ve gecekondulaşmada en büyük etken fakirliktir.

5. Sosyal güvenlik sisteminin olmayışı: Gözardı edilen bir konu da Türkiye'de sosyal güvenlik sisteminin yeterli derecede olmayışıdır. Bugün yasadışı yapılaşmanın temelinde insanımızın yarınına güvenle bakamayışı yatmaktadır. Bunun en çarpıcı örneği bir katı dolu 5 katı boş olan sıvasız binalardır.

6. Yargı yönü: Anayasa Mahkemesi'nin yapılaşmayı ve affı yasaklamasından dolayı kişisel ve grup çıkarları önemli ölçüde engellediğinden sorunların çözümü yönünde gayret göstermesi gereken kurumlarda yeterli duyarlılık gösterememektedirler. Buna örnek olarak Bayındırlık Bakanlığı ve İller Bankası'nın Boğaziçi Fonu'nu işletilmemesi, köprü gelirlerinin Büyükşehirce genel bütçeye aktarılması bu nedenle kamulaştırma yapmaması sayılabilir.

PAZARTESİ: DÜŞÜNÜLEN ÇÖZÜM YOLLARI VE SONUÇ


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır