Ara sıcak

İlk hafta sonunda basın F.Bahçe'yi şampiyon ilan etti. Maçı gidip seyretmesek yanılabiliriz. F.Bahçe iyi futbolcular almış. Bu alımlarda özellikle Denizli etkili. Hepsini bilerek aldı. Bir de bu futbolcular kendi takımlarında dörder, beşer yıl oynamışlar, yani sorunlu değiller, sorumlu futbolcular. Bunun için de sahadaki dayanışmaları iyi, çabuk uyum sağlamışlar.

F.Bahçe'nin eksiği yok mu, çok. Ama ilk maç olduğu için herkes pembe baktı. Orta alan zaafları var. Rakip takımın bu hatta oynayan futbolcuları, hiç darbe almadan ve tepki görmeden defansın üzerine gelip, Rüştü ile karşı karşıya kalıyorlar. Buradaki en büyük sorunlardan bir tanesi de Fener'de yedek kaleci kalitesi... Rüştü'ye bir şey olursa sonrasında neler olur, o da Mustafa'nın sorunu.

"G.Saray'da otorite boşluğu var" deniyor, ben de katılıyorum. Ertesi gün St. Gallen maçı oynanacak, Zürih'in merkez caddesinde Okan, Suat, Hakan Ünsal yürüyorlar. Diyeceksiniz ki, "Bunda ne var, yürürler." Ama Hakan Ünsal'ın ayağında tokyo, şıpıdık şıpıdık yürürse normal olmaz. Onu gördüğüm an aklıma Lucescu da gelir, Fatih Terim de... O zaman yöneticiler sakın kızmasınlar, dönüp içeri bir baksınlar.

Bazıları daha eşit
Teleon, vermeye mecbur olduğu günlük görüntüleri vermediği için biz Maraton programı yapmadık. Eğer yapsaydık Ahmet Dursun'un penaltı denilen pozisyonun neden penaltı olmadığını sizlere göstere göstere anlatırdım. Maçtaki çıplak görüntüde de penaltı değil, akşam TV görüntüsünde de... Ali Aydın o pozisyonda penaltı düdüğü çaldıysa, o zaman 90 dakika içinde 90 tane serbest vuruş vermesi gerekirdi. Durun ve düşünün, böyle bir pozisyonda o penaltı Beşiktaş'ın aleyhine olsaydı ve siyah beyazlılar maçı 1-0 kaybetselerdi, acaba o Ali Aydın ne olurdu, merak ediyorum. Yine aynı şekilde Cihat-Mehmet mücadelesinde yine aynı Ali Aydın çok doğru bir kararla, bariz gol şansıyla Cihat'ı ihraç etti.

Ertesi gün Popescu-Ali Tandoğan mücadelesinde Popescu'ya gösterilen bir sarı kart var. Getirin TV'de iki pozisyonu arka arkaya, oynatın, hiçbir farkın olmadığını görürsünüz. Arasına karbon kağıdı koyulmuş 2 resim. O zaman hani, hakem standardı nerede kaldı? Hiç merak etmeyin, bu kararlar üç büyüklere olunca başka, küçük takımlara olunca başka türlü uygulanır.

Onlar aralarında eşittir, diğerleri daha fazla eşittir. Diyecekler ki, "Hakemin takdir hakkı", işin içinden çıkacaklar. Zaten bütün bu takdir-i ilahiler bizde ya zenginden yana olur, ya büyükten yana. Diğerleri seminerlerde konuşulur, oralarda kalır, zaman zaman ara sıcak olarak servis yapılır.