kapat

17.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Düzce'de bir başkonsolos eşi
Türkler'in yapamadığını o yaptı. Almanya'nın İzmir Başkonsolosu'nun eşi Rita Unger, depremden sonra önce Adapazarı'na ardından da Düzce'ye yardıma koştu. Aradan 1 yıl geçti. O yine de Düzce'yi bırakmadı

17 Ağustos Depremi'nde Adapazarı'na yardım eden Almanya'nın İzmir Başkonsolosunun eşi Rita, 12 Kasım Depremi olduğunda hala oradaydı. Depremi yaşadı, Düzce'ye koştu ve o günden bu yana haftanın en az beş gününü depremzedelere yardım ederek geçirdi.

Bugün, depremden tam bir yıl sonra Rita Unger hala orada.. Deprem bölgesinde yaptığı çalışmalar ve kurduğu okullar nedeniyle Almanya Cumhurbaşkanı'ndan liyakat nişanı alan Unger'in adına bir çadırkent de kurulmuştu.

Pırıl pırıl bakan gözler ve harika bir gülümseme. Yüzünü aydınlatan gülüşü ve içten ifadeyi görünce daha ilk anda, onu uzun süredir tanıyormuşsunuz gibi geliyor.

5 GÜN BÖLGEDE
17 Ağustos Marmara ve 12 Kasım Düzce depremlerinden sonra deprem bölgelerinde yaptığı çalışmaları duymuş ama bu cesur ve iyi kalpli kadınla daha önce hiç karşılaşmamıştım. Almanya'nın İzmir Başkonsolosu Manfred Unger'in Brezilya asıllı eşi Rita Unger'in depremden tam bir yıl sonra hala haftanın beş gününü deprem bölgesinde geçirdiğini ve Düzce'nin 1400 konutlu koca bir mahallesini topladığı milyonlarca mark yardımla ihya ettiğini duyunca hemen yola çıktım.

(Düzce'ye depremden sonra ilk kez karlı, soğuk bir kış günü gelmiş, depremzedelerin ve Kaynaşlı'nın halini size anlatmıştım. Bugün hava da görüntü de çok farklı. Yıkılmış ve ağır hasarlı binalar kaldırılmış, çadırlarda yaşayanlar prefabrik evlerine taşınmış.)

O'nu Düzce'nin girişinde, Avni Akyol İlköğretim Okulu'nun prefabrik öğretmen odasında buldum. Yardımcıları, Aziziye Mahallesi Kriz Masası Başkanı, eğitimci Eyüp Şener'le açılması yaklaşan okullar hakkında konuşuyordu.

47 yaşındaki Rita Unger eşinin tayiniyle 3,5 yıl önce gelmiş Türkiye'ye. Almanya'da hukuk tahsili yapan 25 yaşında bir kızı var. 17 Ağustos Depremi'nden hemen sonra, toplayabildiği kadar para ve malzemeyi İzmir Belediyesi'nin verdiği minibüse doldurarak 5 Eylül'de Adapazarı'na gelmiş. Haftalarca bir çadırda kalarak depremzedelerle gece gündüz demeden sıkıntılarını paylaşmış. Ta ki 12 Kasım'daki ikinci depreme kadar. Bakın o geceyi ve sonrasını nasıl anlatıyor;

"12 Kasım akşamı Akyazı'da Kaymakam Cemalettin Özdemir ve eşinin davetlisi olarak bir restorandaydım. Birden şiddetle sallanmaya başladık, ışıklar hemen söndü. Hayatımda ilk defa depremi hissediyordum, bütün vücudum titremeye başladı. Kalabalık restoranda insanların ve masaların arasında yolumu bularak dışarı çıkmaya çalıştım."

* Sonra Düzce'ye mi gittiniz?"

* Hayır. Telefonlar da kesildiği için önce kaymakam şehre gitti, 10 dakika sonra döndü ve "Düzce'yle Kaynaşlı yerle bir olmuş" dedi. Ağlama hissi duymama rağmen ağlayamadım, dondum kaldım.

* Askerler ve ilk yardım çabuk geldi mi?

* İnanılmaz bir süratle.. Organizasyon mükemmeldi. Deprem olur olmaz yollar asker ve ambulans dışında trafiğe kapatıldığı için minibüsün içinde sabahı bekledim. Sabah 6'da marketten süt, su, çocuk bezi gibi ihtiyaçları arabaya doldurarak yola çıktım.

* Sabah 6'da açık mıydı?

* Gece kapanmadan koşup açmalarını istemiştim. Yanımda çok miktarda Alman Mark'ı vardı. Marmara depreminde de çalıştığım için en çok neler gerektiğini biliyordum.

* Ne kadar kaldınız Düzce'de?

* İlk gidişimde 20 gün. Günde 5-6 defa Adapazarı'na gidip çocuklara yiyecek ve su taşıyordum. Çok zor günlerdi.

* Geldiğiniz gün ne gördünüz?

* Her yer yanıyordu. Binalar yollara çöktüğü için sokaklar yok olmuştu. Toz dumandan göz gözü görmüyordu. Yüzlerce insan sokaklarda ağlıyor ve yakınlarını arıyordu.

* Hiç unutamayacağınız anlar yaşadınız mı?

* Ben o günlerde gördüğüm hiçbir şeyi unutamıyorum. Ama ilk gün başkaydı. Bütün gün koşup yardım ettim. Akşama doğru bir traktörde ekmek dağıtıldığını görünce 24 saattir aç olduğumu farkettim. Her yer toz içinde olduğu için ekmekler de tozlanmıştı ama çok açtım. Elimi uzatarak bir ekmek almak istedim. Dağıtan adam bağırdı; "Hayır alamazsın. Kuyruğa girip herkesle birlikte al!" Beni halktan biri sanmıştı. Askerler gelip fasulye verene kadar açlığımı unuttum. Benzer bir olay su konusunda yaşandı.

5 BİN BİDON SU TAŞIDI
O günlerde 5 bin civarında su bidonu taşıdım. Bir keresinde arabayı doldurmuş, askerlere su dağıtmaya gidiyordum. Beni elimde bidonlarla gören bir kadın bağırdı;

"Bakın, onun elinde 4 bidon var, bende bir tane bile yok!"

Öyle bir durumdaydı ki ona Türkçe cevap verip, yardıma geldiğimi bile söyleyemedim.

* 17 Ağustos'tan bu yana bazen aylarca, bazen haftanın en az beş günü deprem bölgesinde kalmanıza eşiniz hiç itiraz etmedi mi?

* Tam aksine bana yardımcı oldu. Deprem esnasında Almanya'daydı. Hemen harekete geçti ve toplayabildiği kadar yardımı bana ulaştırdı. Alman Hükümeti iki gün içinde çok miktarda para, yiyecek, giyecek ve battaniye gönderdi.

RUHAT MENGİ


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır