kapat

11.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Yutulamayan nokta

Bu defa yutmayacağım" diyordu Derya Tuna ısrarla... "Şimdiye kadar çok yuttum ama bu defa yutamam."

"Bu defa"nın farkını da çok net bir biçimde koyuyordu ortaya: İhanetin aleniyet kazandığı nokta "Öteki kadın"ın anonim bir kadın olmaktan çıkıp, adıyla sanıyla, kaşının gözünün rengiyle, etiyle buduyla somut bir kadına dönüştüğü, hem de bunu cümle alemin öğrendiği nokta...

Kadınlar açısından bu kritik kırılma noktasına bundan birkaç gün önce Hülya Avşar da işaret etmişti. Şimdiye kadar kocasından hep "karda yürüyüp izini belli etmemesini" isteyen Avşar kızı da, tıpkı Derya Tuna gibi esas olarak yazılı olmayan o protokolün bozulmasına kızgın gibiydi. "Herşey bu kadar aleni olursa benim de manevra imkanım kalmaz elbette" demeye getiriyor ve gizlilik kuralını böyle pervasızca ihlal eden kocasının, bunun sonuçlarına da katlanması gerektiğini söylüyordu.

İki ünlü kadının aldatılma konusunda takındığı bu ortak tavır, bir şeyi gösteriyor:

İhanet karşısında çekilen acıların kaynağı, hep söylendiği gibi insanın yaradılışında varolan monogamik karakter olsaydı; yani ihanet acısı dediğimiz şey esas olarak cinsel kıskançlıktan kaynaklansaydı, "öteki kadın"ın kim olduğunun bilinip bilinmemesi neyi değiştirirdi? Adı bilinsin bilinmesin; çevre duysun duymasın, varlığı bilindiği sürece, cinsel sadakatsizliğin düştüğü yeri kor gibi yakması beklenmez miydi?

Ama genellikle öyle olmuyor. Sadece Derya Tuna ya da Hülya Avşar değil, kadınların büyük bir kısmının gözü görmeyince gönlü katlanıyor. Acılar, cinsel tek eşlilik kırıldığı zaman değil, bu kırılış açık edildiği zaman çekiliyor.

Demek ki, kıskançlığın konusu cinsel değil toplumsal. Üstelik öznesi de koca değil, öbür kadın. Evet, erkekler biraz hayal kırıklığına uğrayacak belki ama; görünen o ki, en şiddetli kıskançlık krizleri bile, kadınlar arası bir olay olarak yaşanıyor. Kadın; kocasını değil, öteki kadını kıskanıyor.

Öteki kadın anonim kaldıkça, kıyaslama olanağı olmadığından, kıskançlık oldukça rahat bastırılabiliyor. Ama öteki kadın, eşin karşısına somut bir varlık olarak dikildiğinde, kıyaslama başlıyor. Kıyaslamayı sadece kendi yapsa, hadi bir derece... Hele bir de öteki kadını başkaları da bilirse, bu karşılaştırmanın sonuçları iyice baş edilmez hale geliyor.

İşte ihanetin "yenilir yutulur" olmaktan çıkması da bu noktada gerçekleşiyor.

***

Aldatılan kadının, bu kıyaslamadan kendini üstün hissederek çıkması mümkün değil. Öteki kadın daha genç ya da güzelse, kolay anlaşılabilir bir haset kaplıyor kadının içini. Özgüven paramparça oluyor. Daha çirkin ya da yaşlı ya da cahilse, bu defa da, böyle bir kadının kendisine tercih edilmiş olmasını gurur kırıcı buluyor.

Yanlış anlaşılmasın, gururu inciten şey, kocayı başkasıyla paylaşmak değil, "tercih edilen" payesini kaptırmış olmak.

Kocasının bir başka kadını ona tercih etmiş olması yüzünden, bütün "defoları" deşifre olmuş, bütün zaafları göz önüne serilmiş gibi hissediyor. Artık kocası tarafından "tercih edilen"olmaktan çıktığına göre, toplum tarafından da daha değersiz bir varlık olarak algılanacağını düşünüyor. Gururu bu yüzden inciniyor, toplumdan bu yüzden utanıyor.

Kısacası, herşey, kadının kendi etrafında dönüp duruyor. Aldatılan kadının hissettiği bütün duygular, kendi kendini algılayışıyla ve toplumun kendini algılayışıyla ilgili... Kadın, ihaneti cinsel kıskançlık olarak değil, sosyal bir travma olarak yaşıyor.

Cinsel kıskançlık ise, bütün bu psikolojik ve sosyolojik etkilenmelerin çok çok arkasından geliyor. Zaten bu kadar sonra gelmeseydi, evliliklerin çoğu çoktan tarihe karışmış olmaz mıydı?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır