kapat

11.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RAUF TAMER(rtamer@sabah.com.tr )


Sertleşmeyelim...

Hükümetin bu meseleye ne kadar önem verdiği belli...

Nitekim, her Bakanlar Kurulu'nun ardından Hükümet Sözcüsü açıklama yaparken, dünkü açıklamayı Başbakan Ecevit yaptı...

Hem de bütün Bakanların huzurunda.

Bu ne demektir.

- Kararnamede ısrar edeceğiz...

Zaten açıkca söyledi.

Bir gün evvel "Cumhurbaşkanın tereddütlerini ortadan kaldıracak bazı değişiklikler"den bahsederken, dün birdenbire, hiçbir değişiklik yapmadan kararnameyi köşke -tekrar ve aynen- yollayacaklarını vurguladı... (Biz bu satırları yazarken, kararname köşke ulaşmıştı bile)

*

Ecevit'i hem kırgın, hem de kızgın gördük.

Gerçi her zamanki gibi nazikti. Kelimeleri titizlikle seçti. Ama vurgulamaların dibindeki sertlik, o'nu iyi tanıyanların dikkatinden kaçmaz... Kaçmadı.

Şimdi konuyu dağıtmayalım. Esasa gelelim.

Anlaşmazlık nedir?

Kafanızı karıştırmadan özetleyeyim: Cumhurbaşkanının, kanunları geri gönderme yetkisi var, ama K.H kararnameleri geri gönderme yetkisi yok... Öyle mi?

Eğer Anayasa kaleme kötü alınmadıysa öyle.

Yani, ne olmuş?

Sayın Sezer, önüne getirilen bir kararnameye, kanun muamelesi yapmış...

Açıkcası... kendisinde olmayan bir yetkiyi kullanmış... Ecevit'in dediği bu. Gayet açık.

Peki ama, en yüksek Yargıç rütbesine ulaşan Hukuk Adamı Sezer, nasıl olmuş da böylesine büyük bir hukuki hata yapmış?

Orasını henüz anlayabilmiş değiliz...

Elbet bir izahı vardır.

*

Şimdi Sezer, ya hemen imzalayıp sonra da topu Anayasa Mahkemesine atacaktır, ya da dosyayı makul bir süre bekletecektir.

-Ne demek makul süre?

25 gün mü, 75 gün mü? Ne kadar?

İşte o, kriz demektir. Çankaya'yla 28 Şubat arasında çatışma demektir...

Nitekim Başbakan'la olan haftalık olağan görüşmesinin bile belirsiz bir tarihe kayması, Sayın Sezer'in de bir tavır koyduğunu gösteriyor.

Yani iki taraf da sert.

Halbuki en keskin hukuki problemleri bile siyaset yoluyla çözmek, ayrı bir san'attır.

Sezer'in çetin ceviz olduğunu zaten tahmin ediyorduk ama burada bir nokta daha sezdik.

Hukuk, Anayasa, şu, bu, hepsi şöyle dursun... Bence Sayın Sezer, bu kararnamenin bizatihi kendisine karşı...

İçeriğine karşı...

Ruhuna karşı...

Tümüne karşı.

Yani aldanmıyorsam, bir yargıç gibi değil, bir sorumlu Cumhurbaşkanı gibi davranmak istiyor.

Bilmiyorum, Çankaya'da Sezer yerine Demirel olsaydı, acaba nasıl davranırdı.

Boşuna zahmet edip kendisine sormayın.

Alacağınız cevap bellidir.

Diyecektir ki:

- Çankaya'da ben olmadığıma göre, ben orda değilim demektir.

İşte o kadar.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır