kapat

11.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Meğer tavuk da canavarmış..

Tavuk kanser riski yarattığı için öldürüyor.. Marulun güldürmesi hayra alamet değil.. Beslenme tercihimizi marula kaydırmanın sonucu.. Aşırı zayıflama yüzünden sinirlerimizin bozulacağından sık sık gülme krizi geçireceğiz..

Medeniyet detaylandıkça insanların kendine merakı artıyor.. Merakı arttıkça da saplantıları.. Bu işi spor haline getirenler sayesinde hergün bir yiyecek maddesi "kara listeye" alınıyor.. Gün geçmiyor ki midemiz konusunda kara bir haber gelmesin..

Eğer insanlık bunların aklına uyarsa yandı.. Öyle günler gelecek ki beslenmek için balinalar gibi suya girip, önce ağzımıza su çekecek, dişlerimiz sayesinde planktonları süzüp yiyeceğiz..

***

Bir süredir "kırmızı et" kanlı bıçaklı düşmanımızdı..

Canımıza kastettiği için "kırmızı et" düşmanlığı yaparken acısını dost hayvanlardan çıkardık. Ne kadar tavuk gibi, balık gibi beyaz etli yaratık varsa, tepeleyip tepeleyip soframıza getirdik..

KÜMESE BOMBA DÜŞTÜ..
Biz sofraya getirdiğimiz dostlarımızı yiyerek beslenirken; Amerikalı iki doktor da "Ne yapsak da bu semelerin ağız tadını kaçırsak.." diye kafa patlatıyormuş..

Bu iki "gaddar" doktor, Amerika'nın California eyaletindeki Loma Linde Üniversitesi'nin Sağlık Araştırma Merkezi uzmanlarından Pramil Singh ile Gary Frasel..

Bir tesbit yapayım..

Amerikan hükümetinde de para çok.. Üstelik yasaları zulüm yapmaya izin vermediğinden kendi vatandaşlarına karşı hınçlılar..

Alıp alıp içeri tıkamıyorlar.. Falakaya yıkıp şerif dayağından geçiremiyorlar.. Edep yerlerine ceyran tutup, üstüne bir de elektrik faturası gönderemiyorlar..

Ne yapsın dağ gibi hükümet adamları? Elleri böğürlerinde mi dursun? Onlar da intikamlarını işte böyle, bilimsel araştırmalara para yağdırarak alıyorlar.. Paraların boşa gitmediği de araştırmacıların hergün bir icat çıkarıp, medeniyetin burnundan getirmesinden belli..

***

Californialı iki doktor, yani yukarıda sözünü ettiğim Dr. Pramil Singh ile Dr. Gary Frasel, oturup bir araştırma yapmışlar.. Amerika'da nüfusa kayıtlı ne kadar kümes hayvanı varsa, tek tek sorguya çektikten sonra buldukları sonucu dünyaya ilan etmişler..

"Etmişler.." diyorum çünkü ben de yeni duydum.. Buldukları sonuca göre;

- Beyaz tavuk eti kanser yapıyor..

Sonuçları, Amerika Salgın Hastalıklar Dergisi'nde yayınlanan araştırmaya göre "Sıkça beyaz et yiyenlerin kansere yakalanma riski, kırmızı et yiyenlerden yüzde 55 fazla.."

Haydi bakalım, buyur buradan yak!

Tabii benim lafım beyaz et meraklılarına.. Şahsen ben kırmızı etten yanayım.. Bir günden, diğer güne "Aman beyaz et yiyeyim de fazla yaşayıp, dünyaya kazık çakayım.." derdine düşmedim..

Tebabet neyi yasakladıysa ben onu sevdim..

Kırmızı et mi? Kemiklerini sıyırıp, içindeki iliği nefes gücüyle emene kadar.. Çay da tein mi var? Günde otuz bardak hem de hapisane işi.. Acı biber mi? En zehir zembeleği artık ağzıma aldığımda beni kesmez oldu.. Mümkün olsa "fitil niyetine" tatbik edeceğim..

Eh! Sonuç meydanda.. Beslenme politikamı "Haram helal ver Allahım, garip kulun yer Allahım!" ilkesi üzerine kurduğumdan, çok şükür bugüne kadar başımız ağrımadı..

SAĞLIKLI BESLENME..
Ancak arada bir çevremden, tanıdıklardan eleştiri alıyorum.. Onlarla da başa çıkmanın yolunu buldum..

Doktorlar "İnsana alışmamın.." ruh sağlığıma iyi geleceğini söylediğinden arada bir medeni ortamlarda bulunuyorum.. Nasıl oluyor, kim başlatıyor, anlamama fırsat kalmadan lafı "sağlıklı beslenme" konusuna getiriyorlar..

Zaten bu "aşırı medeniyet yanlısı" insanların adetidir..

Lafı mutlaka bu mevzuya getirirler ki birbirlerine yediklerinin içtiklerinin raporunu versinler..

Durup dururken "Bu akşam tavuk yedik, yanında pilav vardı.." diyerek konuya komşuya nisbet yapmanın alemi olmadığından böyle yaparlar..

Nasıl sağlıklı beslendiklerini anlatırken, yediklerini içtiklerini de beyan edip düşman çatlatırlar.. Bu tür konuşmalar da genellikle "Kolesterolün ne kadar kötü birşey olduğunu.." tekrarlamakla biter..

Hani radikal görünmekten çekinmeseler lafın bittiği yerde "Kahrolsun zalim kolesterol! Yaşasın ot yiyenler!" diye slogan bile atacaklar..

İşte bu tür muhabbetleri sonuna kadar sabırla dinleyip hiç itiraz etmiyorum.. Şahsımda "kırmızı ete" yapılan aşağılamaların tamamını sineye çektikten sonra;

- "Ama kolesterol olmazsa erkekler viagraya muhtaç kalır.." deyiveriyorum..

Donup kalıyorlar.. Koyunun, kendisini kesecek kasaba sevgiyle baktığı gibi bakıyorlar bana.. "Haklısın.." demiyorlar ama "Ben beyaz etten vazgeçmem.." de diyemiyorlar..

O saat mevzu değişiyor..

***

Kulağıma medya marifetiyle gelen "tavuk şoku" beni üzmedi dersem, yalan olur..

Kendim için değil, formlarını korumak için beyaz ete sığınan mankenlerimiz için üzülüyorum..

Bir de onları örnek alıp, rejim üzerine rejim yaparak kendilerini "Nisan keçisine" döndüren genç kızlarımız adına..

Sakın "Nisan keçisi.." lafına kafanızı takmayın.. Bu bir tarif.. Kışı ağılda geçiren keçileri Nisan'da açık havaya çıkarır, otun çimenin içine salarlar.. İşte o keçilerin eti kalmadığından bütün kemikleri sayılır..

Günümüzün genç kızları arasında da zayıflık modası olduğundan ölçüleri bana "Nisan keçisini" hatırlatıyor.. Lafa taaa oralardan geldim..

Asıl derdim, bunların; bu saatten sonra ne yiyip ne içecekleri?

Beslenme tercihlerini sırf ota döndürdüler, diyelim.. Yine de içim rahat etmez.. Çünkü bunun da sonu yok.. Eninde sonunda Amerikalı bir bilim adamı çıkar.. "Yeşile dadanmanın" zararlarını açıklayıp, milleti durduk yerde marula, turp otuna düşman eder..

Kıssadan hisse: Yok!

Makalemden yarayışlı bir sonuç ben de çıkaramadım.. En iyisi "Kümesimin maskarası.. Benim olsun yumurtası.." deyip eskisi gibi devam etmek ve bu arada tavuklara birşey belli etmemek..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır