Soru şu: "Ne konuşuyorlar ve bundan sonra ne konuşacaklar?" Öyle ya, Kıbrıs'ta iki toplum lideri, onlara katılan BM yetkilileri, olaya dolaylı müdahil durumundaki ABD ve İngiltere'nin uzmanları..
Kıbrıs'taki tarafların liderlerinden söz ediyoruz.. Acaba, "Kıbrıs Birleşik Devletleri" kavramının masaya gelmesi durumunda, neler tartışılır?
Sıralamaya çalışalım:
1. Genel esaslar konuşulur. Yeni devletin kimler tarafından oluşturulduğu belirlenir. Her iki taraf, yeni devletin bağımsızlığını savunur. Taraflardan birinin ayrılıp bir başka ülke ile birleşmesinin önü kesilir.
2. Yeni devletin yapısı belirlenir.. Devlet Başkanı'nin hangi taraftan olacağı veya dönüşümlü olup olmayacağı, yetkileri ve sorumlulukları kağıda dökülür. Örneğin, Başkan'ın belirli süre sonrası dönüşümlü olması gibi.. Yetkileri açısından da, Başbakanı ataması gündeme getirilir. Başbakan'ın Rum tarafından seçilmesi durumunda, Maliye ve/veya Dışişleri Bakanı Türk tarafından olabilir.. Başbakanlık da 2 veya 4 yılda bir, iki toplum arasında dönüşümlü olarak kullanılabilir. Başbakan hükümeti oluşturur.. Merkez Bankası Başkanı'nı, Yüksek Mahkeme üyelerini atar.
3. Parlamento iki bölümlü olabilir. Yani Meclis ve Senato.. Parlamento iki toplumun nüufus oranlarına göre oluşturulursa, Senato'da iki toplum yarı yarıya temsil edilebilir. Bunların görev ve yetkileri de belirlenir.
4. Yüksek Mahkeme, buna Anayasa Mahkemesi de denebilir, iki toplum arasında eşit sayıda, örneğin 3'er kişi olarak atanır. Atamayı Başbakan veya Devlet Başkanı yapar. Yetkileri belirlenir.
5. İki taraf arasında toprak alışverişi olabilir. KKTC'nin yüzde 5 ile yüzde 9 arasında bir topraktan feragat etmesi istenebilir. 1974 yılından beri boş duran Maraş'ın yeni statüsü ortaya çıkar. Bunu sağlayacak komisyon iki taraftan eşit sayıda uzmandan oluşur. Bu arada serbest dolaşım masaya getirilir. Adanın Kuzeyindeki Türk çoğunluğun, serbest dolaşım sonrası azınlığa düşmemesi gündemdedir.. Serbest dolaşım çok hassas bir konu olduğundan, belki 5'er yıllık dilimler halinde uygulanabilir.
6. Güvenlik konusuna baktığımız zaman ise 1960 Garanti Anlaşmaları'nın çerçeveleri yeniden belirlenir. Yeni devletin ordusu sembolik olur ve adanın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü, örneğin, Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve ABD tarafından sağlanır.
Tabii bunların hepsi altları çok ciddi biçimde doldurulması gereken satır başları.. Ama işin özü bu.. Kocaman kocaman adamlar muhtemelen bunları konuşuyor ve/veya konuşacak.
KKTC ekonomisinin durumuna gelince.. Bir dostum hatırlattı. Arşivime bakıp buldum.. Önümde TÜSİAD'ın daha 1998 yılında hazırladığı "KKTC Ekonomisi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri" başlıklı bir yayını var. 71 sayfalık bu yayını okumak bile sorunun nelerden kaynaklandığını ve nasıl çözülebileceğini bütün açıklığı ile yansıtıyor..
Ankara ve KKTC yönetimi alsın bu yayını incelesin yeter de artar bile.. En azından arızalı uzuvlar, yanlış uygulamalar hemen görülür.. Yeniden uzun uzun bunlarla uğraşılmadan, en kısa yoldan çözüme gidilebilir.
Yeter ki herkes sağduyulu davransın.. Ankara, KKTC için çözümü, sadece KKTC yönetimine değil, ama halkına da sormalı.. sağduyulu KKTC Türkleri, inanıyoruz ki, en sağlam çözüm yollarını bulacaktır..
Ankara ise, parayı iktidarlara verdikçe bu gün yaşanan sıkıntılar daha yıllarca yaşanabilir..
Geçenlerde KKTC'ye girişlerde kimlik uygulamasının kaldırılmasının gerekliliğine işaret etmiştik.. Ne kadar haklı olduğumuz adadan bize gelen mesajlarda görülüyor..
Zaman zaman devam edeceğiz...