kapat

11.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Tüketimde "asrileşme"ye karşı, Camici muhalefet...

Koalisyon hükümetinin M.G.K.'nın ünlü 28 Şubat kararları doğrultusunda- Camici siyasete yatkın memurları kolayca ayıklayabilmek için çıkardığı, "kanun hükmündeki kararname"nin Çankaya'dan geri dönmesi, bir yığın tartışma başlattı...

Tartışmalar süre dursun; Türkiye'nin 270 yıldan bu yana neden Şeriat'cı başkaldırılarla Camici muhalefetlerden bir türlü arınamadığı sorunu da, üstünde durulması gereken bir konu...

1730'da III. Ahmet dönemindeki Patrona Halil ayaklanmasını ele alalım... Yahya Kemal'in sonradan "Lale devri" adını taktığı o dönem, nasıl bir dönemdi?

Neden o döneme aynı zamanda "yenilikçi dönem" adı da takıldı ve tutucu çevrelerin kanlı tepkileriyle sona erdiği saptaması benimsendi?

Bize göre Türkiye, yüzyıllardan beri "yenilikçi", "asri", "çağdaş" kavramlarında yanılgıya düşmekte...

O nedenle Camici muhalefet de, onca önlem ve cezalandırmalara karşın bir türlü aşılamamakta...

Bize göre yanılgı şurada: "Yenilik", "asrilik", "çağdaşlık"; üretim yöntemlerinde değil, tüketim biçimlerinde aranıyor hep...

Lale devri, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın gözünde, "Batı'yı örnek alma" dönemiydi. Batı kentlerinde olduğu gibi, İstanbul'da ve özellikle de Haliç kıyılarında; "asri" bir yaşam biçimine özenildi.

Eğlenceli saray yaşamlarından hoşlanan III. Ahmet için, Kağıthane'de "Sadabad Kasrı" yaptırıldı. Kasrın çevresi, rengarenk lale bahçeleriyle bir masal dünyasına dönüştürüldü. Geceleri, kaplumbağalar üstüne dikilmiş kımıldayıp duran binlerce mumla; bu bahçelerde düşler ötesi eğlenceler düzenleniyordu...

Ve kentin zenginleri de aynı tür eğlenceleri taklit ediyorlardı..

Lale devri'nde adam başına düşen ulusal gelir ne kadardı, bilmiyoruz. O dönemlerde o tür araştırılar yoktu...

Ama halkın geniş bir kesimi, bugün de olduğu gibi, yine yoksuldu...

Saray ve çevresindeki savurganlık, yapılmak istenen temel değişikliklerden çok daha hızlı ve kızdırıcı olarak çarpıyordu halk yığınlarının gözüne...

Halkın -kendisi sürünüp dururken- egemen sınıfların zevkle sefa içindeki savurganlıklarına; Komünist, yahut Sosyalist Partileri'nin örgütlenmesi içinde karşı çıkacak durumu yoktu...

"Bunlar gavur oldu" fetvası veren Hocalar'ın Camici siyasetine sığınıyorlardı..

Türkiye, Japonya'nın 1830'larda yaptığı gibi, gösterişli bir tüketimle görüntüde çağdaşlaşmaya boşverip; salt üretimde çağdaşlaşmaya hiç bir zaman tam yönelemedi... O nedenle de, nüfusun yarısının bugün dahi hala köylü kalmış olmasını aşamadı. Belki biraz da, silah teknolojisindeki zayıflık nedeniyle, daha çok köylü taburlarına dayalı askeri savunmanın, bizzat kendisi pek istemedi köylülüğün aşılmasını..

Avrupa Birliği'nde adam başına düşen ulusal gelir 20 bin doların üstünde. Bizde 3 bin doların altında...

Nüfusun üst dilimindeki 10-12 milyon, ulusal gelirin yüzde 55'ini paylaşıyor. Ya gerisi?

Üstelik bugün de gösterişçi bir savurganlık yine almış yürümüş...

Sosyolojik olarak yoksul yığınlar tepki göstermezler mi böylesi bir gelir dağılımı uçurumuna?..

Peki ama tepkiyi nasıl gösterecekler? Biliyorsunuz bizim demokrasimizde, programları Marksist kökenli partilerin gelişmesine de olanak tanınmamıştır.

Kalıyor, kadınlı erkekli aşırı tüketimi günah sayan Camici siyaset...

Ve bir de, "Ben punduna getirir, türkücü, futbolcu, manken, eğlence şöhreti olur, zengin sınıfa atlarım" umudu..

270 yıldan bu yana çağdaşlaşma özeni, kendini daha çok aşırı bir tüketim alanında gösterdiği için; Camici bir muhalefet dönemi de bir türlü kapanmıyor... Bize öyle geliyor, bilmem yanılıyor muyuz?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır