kapat

11.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )


Olmadı!

Eski Cumhurbaşkanı Demirel KHK krizi için "Konuşurlar, hallederler. Devlet böyle işler" demişti.

Bizim de dileğimiz oydu.

Ama öyle olmadı. Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı ile ayrı ayrı yapılması gereken haftalık olağan görüşmeleri "gerek yoktur" diye iptal edip İstanbul'a gitti.

Ortada mutlaka konuşulması ve halledilmesi gereken bir mesele varken bu tavır ne anlama geliyor?

Irkçı ve şeriatçı memurların işten atılmasını öngören KHK için "bugünden yarına çözülmesi gereken bir sorun değil" denilebilirdi. Ama artık denemez. Çünkü KHK'nin doğurduğu kriz, acil çözüm bekliyor.

Cumhurbaşkanı'na "Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir" görevini yükleyen Anayasa ortada dururken, hangi mantık ve psikoloji Ahmet Necdet Sezer'i Başbakan'la iki hafta üst üste yapacağı haftalık olağan görüşmeleri iptal kararına götürmüştür?

Bunu anlamak gerçekten zor.

Evet, koalisyon liderlerinin önceki gün yaptıkları zirveden sonra yayınladıkları bildiride yer alan ifadeler, hükümetin Cumhurbaşkanı'nı ricata zorlamak için kararlı olduğunu düşündürüyordu.

Ama devletin zirvesi olan makamlar arasındaki diyalog köprülerini atmak, hangi duygu ve düşünceyle olursa olsun kabul edilemez.

Şimdi ne yapacak?

Sezer bu yanlışı yapmış olmasaydı, KHK hakkındaki Bakanlar Kurulu kararını, kamuoyu ile birlikte öğrenmek gibi bir garabetin mahkumu olmayacaktı.

Bakanlar Kurulu'nun açıklaması "Anayasa'nın 6'ncı maddesine göre hiç kimse veya organ, kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz" diyor.

Sezer' i Anayasa'yı çiğnemekle suçluyor.

Çünkü Anayasa Cumhurbaşkanı'na kanunları geri gönderme yetkisi tanıdığı halde KHK'ler için aynı yetkiyi vermiyor.

Sezer kararnameyi geri gönderdiğine göre demek ki KHK'yi yasalarla ilgili prosedüre uygun bir işleme tabi tutmuştur. O zaman da hükümet, aynı kararnameyi hiç değiştirmeden Cumhurbaşkanı'na tekrar gönderme yolunu seçmiştir.

Sezer şimdi ne yapacak?

İkinci vetoya Anayasa hak tanımıyor..

Sorun tekniktir. Çünkü Sezer devletin, zararlı unsurlardan temizlenmesi ihtiyacını reddetmedi, kabul etti. Öze değil araca itiraz etti.

Şimdi önümüzde tırmanma istidadı gösteren bir kriz var.

Yanlıştan dönün!

Bu krizin sorumlusu, diyalog köprülerini atan Cumhurbaşkanı'dır.

Bu devlet, geçmişte siyaseten kanlı bıçaklı olmuş siyasi rakiplerin Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık yaptıkları buhranlı dönemlerde bile işledi.

Evren ile Özal, daha sonra Özal ile Demirel Ğaralarındaki siyasi nedenlere dayalı gerginliklere rağmen- haftalık olağan görüşmelerini hiç aksatmamışlardır. Aynı şekilde Refahyol dönemindeki onca gerginlikte bile Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki bu görüşme kesintisiz yapılmıştır.

Cumhurbaşkanlığı, ne uğurda olursa olsun hiç bir kişisel iddiaya feda edilecek, pasif direnişe alet edilecek bir kurum değildir.

Hiç bir kişilik de bu makamın üstünde olamaz.

Sayın Sezer.. Siz devletin başısınız. Devletin ve milletin birliğini temsil ediyorsunuz. Öbür cumhurbaşkanlarından farklı olarak toplumun hukuk devletine terfi özlemlerinin odağı olmuşsunuz.

Meclis iradesine dayanan bir başbakanı ve onun şahsında siyasi iktidarı boykot etmek anlamına gelecek, kaos doğuracak bir eylemi hangi hukuk ve hangi demokrasi ölçülerine dayanarak göze aldınız?

Devlete ve size bağlanan umutlara zarar vermeyin.

Bu yanlıştan hemen dönün!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır