kapat

11.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Zorlu geçit

GEÇEN hafta güneşin ortalığı kavurduğu bir akşamüstü araçla TEM'den geçerken şöyle bir manzaraya tanık olduk. Yol boyunca uzanan metal bariyerin hemen kenarında üç-dört kişi çömelmişti. Yere serdikleri gazete kağıdının üzerinde bir büyük şişe rakı ile domates, peynir gibi öteberi vardı. Adamlar o sıcakta, kendilerini sıyırır gibi geçen araçların başdöndürücü uğultusu ve egsoz dumanları arasında oturmuş, kafa çekiyorlardı. Bu manzara, sahil yollarında her tatil günü rastladığımız ilkel piknik görüntülerinin abartılı bir parodisi gibiydi; ama gerçekti.

İSTANBUL Avrupa'nın en kalabalık kenti. Nüfusunun 10 yıl sonra 15 milyona ulaşacağı hesaplanıyor. Ve sosyo-kültürel özellikleriyle İstanbul, Türkiye'nin her türlü kriterde bir numaralı ölçütü; göstergesi.

İNSAN hakları, ekonomik uyum vesaire gibi kriterlerin ardından, "batıyla tam entegrasyon"da iş, eninde sonunda "batının yerleşik kent kültürüne de ayak uydurma koşulu"na gelip dayanacak.

KENT kültürüne uyum koşulunda Avrupa, hiç kuşkusuz "İstanbul'un durumu"na bakacak. Bu nedenle sahil yollarının kenarlarına atlet fanilalarıyla yayılan, mangal yakıp rakı içen, doğaya zarar verip ortalığı mezbeleliğe çeviren, felaket bir görüntü ve çevre kirliği yaratan insanlarımıza, bunun adının "eğlence" olmadığını anlatmak zorundayız. Onlara anlatmalıyız ki, "piknik ve eğlence" namına yaptıkları iş uygarlıkla, kentlilikle bağdaşmıyor; bizi çağdaşlıktan uzaklaştırıyor.

BUNU anlatmak kolay değil. Varoşlarla, gecekondulardan oluşan çarpık, altyapısız derme-çatma uydu kentlerle kuşatılmış İstanbul gibi bir megapolde insanlara "kitlesel kent kültürü eğitimi" vermek, son derece müşkül. Ama eğer uygarlaşma ve çağdaşlaşma sınavında sınıf geçilecekse bu "zorlu geçit"i de aşmaktan başka seçenek yok. Kent kültürü yaygınlaşmadığı taktirde aksi olur: İstanbul'un bütünü köyleşir; "alt varoş kültürü"nün hükmüne girer. Bu da "batıyla entegrasyon" çabalarında hüsrana uğramak anlamına gelir.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır