Ahmet Tan, SABAH gazetesi köşe yazarıdır. DSP İstanbul Milletvekili'dir.
Turizm eski Bakanı'dır. Şimdi, TBMM Trafik Sorunlarını Araştırma Komisyonu'nun başkanıdır. Aylardan beri trafik sorunları üzerinde çalışmalar yapmaktadır. İstanbul'a geleceği, trafiğe ilişkin bölge incelemesi yapacağı söylenmektedir.
TBMM İç Tüzüğü'ne göre araştırma komisyonlarının çalışmalarına yurttaşlar katkıda bulunabilirler. Sorunun çözümüne ilişkin somut örnekler ve öneriler getirebilirler.
Türkiye'de trafiğe ilişkin bütün sorunların bir arada yaşandığı en özgün, en kapsamlı ve en somut örnek Beşiktaş ilçesinin Levent mahallesidir...
Levent mahallesinin trafik keşmekeşini kamuoyu önünde açık mektupla Ahmet Tan'a sunuyorum.
Levent yaklaşık 50 bin kişinin yaşadığı İstanbul'un uygar mahallerindendir. Bir küçük meydandan dar sokaklara ayrılır.
Bir meydan düşününüz ki, yasaklanmış her şeyin bir arada yaşandığı bir kuralsızlık coğrafyasıdır. Bir meydan düşününüz ki, hakkınızı ararsanız; suçlu çıkarsınız...
Gelin size önce meydanı anlatayım. Levent Meydanı 2 dönümlük bir alandır. Bu meydanda 16 banka, 5 büyük lokanta, 5 kebapçı, 3 pastane, 2 fırın, 5 bar, 178 mağaza ve 43 dükkanlık manavlar çarşısı yer alır.
Bu da yetmez; üstelik bu meydanın iki tarafında belediye otobüslerinin indirme ve bindirme yapmaları için iki durak vardır. Duraklar otomobillerin park yeri olarak kullanılır...
Bu da yetmez; bu meydana açılan ve çarşı olarak kullanılan sokakların eni altı metredir ve bu sokakların iki tarafında, bütün yasak işaretlerine rağmen araçlar iki taraflı park eder ve geçişe imkan vermez.
Bu da yetmez, bu sokaklarda park yasağına rağmen, elinde Belediye'den alınmış izin kağıdı olduğunu söyleyen kahyalara haraç ödeyerek park edersiniz.
Bu da yetmez Beşiktaş Belediyesi, kendi kapalı otoparkı boş dururken halkın sokaklarını park yeri diye bir firmaya kiralar. Bu firmanın kahyaları (şaşırmayınız, gülmeyiniz sadece korkunuz) trafik polisi gibi trafik cezası keserler.
Bu da yetmez, Levent trafiğini trafik polisleri değil, kebapçı kahyaları yönlendirir. Yolları kapatıp, keyiflerince geçişi düzenlerler.
Büyük bankaların ve şirketlerin bulunduğu binaların etrafındaki yolda yürüyebilecek tek talihli yurttaşa rastlayamazsınız. Çünkü sabahları bu binalara memur taşıyan otobüsler kaldırımlara park ederler ve yayaların yürüyebilecekleri tek metrekare kaldırım bırakmazlar. Fatih Köprüsü'ne giriş yolunu otopark gibi kullanırlar. Hiçbir trafik polisi buraya müdahale edemez. (Trafik müdürü dahil.)
Emniyet Müdürü Hasan Özdemir bu işin üstesinden geleceğini söylerdi. Allah selamet versin Valiliğe atandı... Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu ünlü Beşiktaş Sözleşmesi'yle bu sorunu çözeceğini vaat etmişti; şimdi Levent'in semtine bile uğramıyor. Anayolda park yapılmaz levhalarını bizzat kaldıran tek trafik yönetimi dünya üzerinde sadece Türkiye'dedir.
Türkiye'de trafik sorunu yoktur, trafik kurallarını uygulayamayan trafik yönetimi sorunu vardır.
Sorun, trafik polislerini eleştirmek değil... Trafik polisi de insan; onun da sıkıntılı anları var; onun da içinden çıkamadığı dertleri var. Onun da evinde bekleyenleri, eşi, dostu, çoluğu, çocuğu var... Onun da rüyalarını süsleyen umutları, kabuslarında gırtlağını sıkan endişeleri var... Onun da yetmeyen maaşı ve yetiştirmek zorunda olduğu evladı var, ailesi var...
Burada eleştirilen trafik kurallarının bizzat yetkililer tarafından ihlal edilmesidir...