Kaçarak evlendiği kocasının ailesince aşağılanmaya dayanamayan Çiğdem Çelik 4. kattan atlayıp ölmek istedi...

LAYIK GÖRMEDİLER
Hüznün gölgesi ilk kez o zaman düştü güzel gözlerine. Babası, "olmaz" deyip kestirip atmıştı. Barış'ı kızına layık görmemişti. Barış'ın ailesi de karşıydı. Yaşları daha küçüktü. Öyle demişlerdi. Çaresiz kalınca kaçmaya karar verdiler. Bir gece yarısı sessizce süzüldü Çiğdem oturdukları apartmanın kapısından Barış'ın kollarına doğru.

KAYNANA DIRDIRI
Yeniden ortaya çıktıklarında gelinlik ile damatlıklarını çoktan almış nikah dairesine başvurularını yapmışlardı. Çiğdem çok güzel bir gelin olmuştu. Barış'ın annesiyle birlikte oturacaklardı. Ama daha ilk günden bozuldu ağızlarının tadı. Barış'ın annesi sevmiyor, aşağılıyordu onu. "Oğlumun başını yaktın" diyor, başka bir şey demiyordu. Bu huzursuzluk Barış'la ilişkilerine de yansıdı.

BABA EVİNE DÖNDÜ
Fazla dayanamadı. Beş aylık evliliğini şiddetli bir kavga ile noktalayıp babasının evine döndü. Bir şey dememişti evdekiler ama bakışlarından anlıyordu. "Kendin ettin, kendin buldun" diyorlardı. Barış ise her gün arıyordu. Ağlıyor, yalvarıyor "Eve dön" diyor ama annesinden ayrı ev tutmaya yanaşmıyordu. O gün yine tartıştılar. Bu kez her şey bitmişti galiba. Çiğdem dayanamadı daha fazla. Aklında tek bir şey vardı. Ölmek istiyordu.

KARARINI VERDİ
Bilinçsizce evden çıkıp çatıya çıkan merdivenleri tırmanmaya başladı. Yaklaşık 20 metre yükseklikteki çatıya çıktığında şöyle bir derin nefes alıp bıraktı kendini aşağıya. Külçe gibi düştü betonun üzerine. Önce yakındaki bir hastaneye oradan Çapa Tıp Fakültesi'ne getirildi. Doktorlar hemen ameliyata alıp kırıklarını, çıkıklarını yerli yerine yerleştirip, bedenindeki kan birikintilerini boşalttılar. Sonra onu onlarca kablo ile sarıp sarmalayıp yoğun bakım ünitesine aldılar...