Herşeyi yüzümüze, gözümüze bulaştırmakta birebiriz!... Ticarette olsun, teknikte olsun, öğrenimde olsun, sporda olsun, saymakla bitmez... Son günlerde bu tüketicilerle ilgili şikayetleri dile getirince, aynı konuda yüzlerce faks, e-mail, mektup ve telefon gelmeye başladı. Ben bunları okudukça üzülüyorum, vatandaşımız bu kadar sahipsiz mi diye dertleniyorum.
Büyük büyük firmalar, hatta aralarında dünya çapında isimler olan markalar Türkiye'ye gelince nedense kendilerini bize benzetiyorlar. Arada bir onları da uyarıyorum, uyarmaya da devam edeceğim. Çünkü dünya markası olan koca bir firma Türkiye'ye geliyor ve satışlarını güzel güzel yapıyor. Ne zaman bir aksaklık çıkıyor, işte o zaman vurdumduymaz oluyorlar. Sanki Amerika'da, Avrupa'da müşterilerine böyle davranıyorlar...
İşte benim canımı sıkan da bunlar. Hadi bizim yerli firmalar yapsa onlarla cebelleşiyorum, sonuçlar da alıyorum. Ama ecnebilere nasıl laf anlatırsın ki... Yani şeytan diyor ki; bir mütercim tut, ona İngilizce fakslar yazdır, şikayetleri o dünya markalarının merkezine yolla... O zaman burada satış yapan o markaların temsilcileri nasıl moraracak çok merak ediyorum.
Evet fazla uzatmadan konuya gireyim; denize meraklı okurlarımdan biri Bağdat Caddesi'ndeki bir mağazadan SEİKO marka bir dalış saati aldı. Parayı da peşin ödedi. Eve gittiğinde saatte bir gariplik fark etti. Yanlış sinyaller veren saati hemen aldığı mağazaya götürdü. Arızanın giderileceğini söylediler. Ancak bu tip saatleri tamir etmenin riskli olduğunu bilen okuyucum, bu teklifi kabul etmedi ve değiştirilmesini istedi. Çünkü su altında kullanılacak olan bu saatler, büyük bir basınç altında çalışacağından orjinalliğini kaybettikleri taktirde dalgıçın başına iş açabilirdi. Ama mağaza sahibi tamirde ısrar etti ve "Merak etmeyin, bozulursa tekrar tamir ederiz" dedi.
Düşünün siz, adamın tamir edilmiş saati denizin 50 metre altında arıza yaparsa, su altı telefonuyla mı yardım isteyecek?... Saçma sapan bir şey... Yani yukarıda söylediğim gibi koca SEİKO firmasını iki paralık etmek için bir başka çareyi kimse düşünemez.
Dünya markası satıyorsunuz ama dünyada bu satışlar nasıl yapılıyor, problemler çıktığında neler yapılıyor bilmiyor musunuz?... Bu firmanın sahipleri bunu duysa size değil temsilcilik, kapıcılık bile yaptırmazlar. Madem dünya markalarını satıyorsunuz, dünyanın kurallarını da uygulamak zorundasınız. Şimdilik Bağdat Caddesi'ndeki bu firmanın adını yayınlamıyorum, onlar kendilerini anlamışlardır. Bu işlerin peşini bırakmayacağım haberiniz ola...