kapat

03.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Limasollu
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Sarayda yasak aşk
Riyad'da 30 bin metrekarelik sarayına yerleşen Muna Ayub, kocasının kendisini aldattığından şüpheleniyordu. Ama kendisi de bir Amerikalı ile yasak aşk yaşıyordu

Avrupalı sosyeteye paha biçilmez yatı Phocea'yı kiralayarak adından söz ettiren Muna Ayub, "Gerçek" adlı kitabında Suudi Arabistanlı kocasının sarayında yaşadığı cehennem ve aşkları anlatıyor:

İki yıldır büyük aşk yaşadığım Suudi Arabistanlı Emir el-Tarık'la evlendikten sonra Paris'e döndüm. Tarık ise Riyad'a gitti. Bir süre sonra beni yanına çağırttı. Arabistan'a doğum günüm olan 25 Şubat'ta Tarık'ın özel yatıyla gittim. Biraz tedirgindim ama Arabistan'ın, en korkunç rüyalarımda bile bu kadar korkunç olabileceğini hayal etmemiştim.

Emir beni alanda uzun beyaz elbise giymiş bekliyordu. Uçağa bindi ve bana kalın siyah 'abaya'yı uzattı. Daha ayağımı yere basmadan bana nasıl örtüneceğimi sabırla öğretti. Gözler bile görünmeyecekti çünkü makyajsız dahi olsa göz müthiş seksi kabul ediliyordu. Kapanmayı kabul etmiştim bir kez... 30 bin metrekareye inşa edilen sarayımıza taşındık. Emir, önce bir uçak sonra da yat aldı.

NASIL EVLENEBİLİRDİ
Üçüncü çocuğumuzun doğumundan bir süre sonra Emir bana Kralın kendisinden bakan olmasını istediğini söyledi. Ancak bu göreve gelen birinin Suudi bir eşi olmalıymış. Ona aşıktım ve anlamıyordum. Nasıl hem karısını sevip, başka bir kadınla evlenebilirdi? Bana başka bir kadınla ilişkisi varmış gibi geldi. Ona inanmadım. Emir bakan olmaktan vazgeçerek bana aşkını ispatladı."

Kısa bir süre aşkımız yeniden alevlenmişti. Ama yeniden her şey eskisi gibi sıkıcı oldu. Haziran 1985'te Monaco'ya gitmiştik. Jimnastik kulübünde aerobik yaparken Matthew'e rastladım. Benim yaşımda, Hollywood film lerinde bazı roller almış, uzun boylu, yapılı, mavi gözlüydü. Aşık oldum. Amerika'ya gitmemizi, evlenmemizi istiyordu. Kocama başka birine aşık olduğumu söyledim. "Biliyorsun senin yaptığının karşılığı bizde ölümdür" dedi. İlişkimin Riyad'da duyulması üzerine boşanmayı kabul etti. Çocuklarımı görmemi yasaklamıştı. Bu halde Los Angeles'e gittim. Matthew benimle evlenmedi. Ama ben depresyona girince Emir benimle yeniden evlenmeyi kabul etti.

HEPSİ ALDATIYOR
Kocamı aldatmıyordum. Oysa Suudi kadınlar neler yapıyorlardı. Erkekler onları haremde kendilerini bekler sanırken bazıları Filipinli şoförleri ile yatıyor, ya da Paris'te güzel batı toplumundan kendilerine sevgililer buluyorlardı. Bütün bunları çok güzel idare ediyorlardı. Muhafazakar geçinen bazı Suudi erkekleri viski içip poker oynayıp, batı başkentlerinde inanılmaz gecelere katılıyorlardı.

"29 Ağustos 1995'te yeniden boşanma kararını verdim. Boşanma isteğimi gemide olan Emir'e faksladım. Cevap vermedi. Ben de batı basınında fotoğraflarımın çıkmasını sağladım, Araplar'ın yaşantısıyla ilgili demeçler verdim. Hem intikamımı aldım hem de Emir boşanmayı kabul etti.

METRESİN İNTİHARI
Muna'nIn hayatında derin bir iz bırakan olayların başında, şahit olduğu kanlı bir sahne geliyor. "9 yaşındaydım. Okuldan döndüğüm bir gün evde korkunç bir sahneyle karşılaştım. Babam, bir cam parçasıyla damarlarını kesmiş olan metresinin yanında ayakta duruyordu. Her yer kan içindeydi ve babam gülüyordu. Tam bir kabustu. Annemin yanına gittim. Birlikte eve koştuk. Mesleğinin verdiği bilgiyle ona ilkyardım yaptı ve sonra da hastaneye götürdü. İşte o an annemdeki asil ruhu ve babamın onu hak etmediğini gördüm."

KÜÇÜK BİR SERVET YAPTIM
Para daha o zamandan benim için çok değerli olmaya başlamıştı. Babam eve para getirmiyor. Annem çalışıyordu. Ben de okulda para kazanmanın yolunu buldum. Kızlar erkek arkadaşlarıyla çıkmak istiyorlardı ama bu yasaktı. Bu zengin müşteri kitlesini tatmin edecek yolu kısa sürede buldum. Okuldaki küçük hizmetlilerden Raymonde ile dostluk kurdum. Okulun bütün anahtarları ondaydı.

SONUNDA ENSELENDİM
En saf halimi takınıp gittim ve 'Anahtarlara ihtiyacım var, verir misin?' dedim. Anahtarları verdi. Manastırın kapısını açtım, çilingire gidip yedek anahtar yaptırdım. Artık Cumartesi akşamları Mahmud'la kalabiliyordum ve küçük bir iş organize ediyordum. Erkek arkadaşları ile kaçamak yapmak isteyen kızlar için de gözcülük yapıyordum. Böylece kendime 2 yılda küçük bir servet edindim. Ancak maceram kötü bitti, 'enselendim'....

"TEŞHİRCİLİĞİ ÇOK SEVERİM"
Genç kızken bacaklarımı açmaya bayılırdım. Rahibeler okuluna giderken bacaklarımı göstermek için üniformamın eteğini belinden kıvırır kısaltırdım. Bazen topuklu ayakkabı giyer, okula girerken değiştirirdim. Tahrik edici giyinmemin sebebi sadece meydan okumaktı. Sadece meydan okumak için tahrik edici giyinirdim.

BİKİNİLİ İLK LÜBNANLI
Plajda bikini giyen ilk Lübnanlı'ydım. Kalçalarımın fotoğraflarını çekmeyen kalmamıştı. Bir kadın olarak erkeklere ne istersek yaptırabileceğimizi bu dönemde anladım: Vücudumuz ve onun kumaşı. Yine de dışarı çok az çıkıyordum.

Hakkımda bir sis, bir sır perdesi oluşmuştu. Bazıları lezbiyen olduğumu düşünmeye başlamıştı... Bense erkeklerden çok korkuyordum.

MAHMUD İLE AŞK
O günlerde hayatımda bir değişiklik oldu ve ilk aşkımla tanıştım. Mahmud isimli bir çocuk bana aşık olmuştu. Arabasıyla okulun önüne gelir, bazen sabaha kadar beklerdi. Ona ancak ara sıra birkaç mektup atabiliyordum.

Kısa ve kaçamak görüşmelerimizde ona mutaassıp ailelerimiz ve farklı dinlerimiz yüzünden hiçbir zaman evlenemeyeceğimizi söylüyordum. Aşktan feci korkuyordum.

ONA BİR TOKAT ATTIM
Okumak için Fransa'ya gitmeye karar verdim. Ailem ayda sadece 300 Frank gönderebiliyordu. Bir lokantada garson olarak çalışmaya başladım. Burada Suudi müteahhit Emir el Tarık ile tanıştım. Benden 20 yaş büyüktü. 500 Frank verdi ve kendime bir şeyler almamı, saçlarımı yaptırmamı söyledi. Parasını yüzüne fırlattım ve herkesin içinde onu tokatladım ve 'Bir daha bana yaklaşma sakın' dedim. İşte bu sahne, onun bana aşık olmasını sağladı.

PEŞİMİ BIRAKMADI
Bir daha peşimden ayrılmadı. Ondan kurtulmak için başka bir eve taşındım ama izimi buldu. Pencerenin altında serenat yapmaya başladı. Bir gün aşağı inip onu susturmak zorunda kaldım. O an kendisinin yaptığı, kağıttan bir tacı başıma koydu ve hayatımda duyduğum en güzel aşk sözcüklerini fısıldadı: Hayallerimin kraliçesi sensin. Sensiz bir hayat düşünemem. Seni seviyorum. Hayatın güzelliklerini sana tattırmak istiyorum...

MADONNA'YI öRNEK ALDI
LÖsemİ olan oğlum Nayef'in tedavisi için Amerika'ya gittik. Riyad'da yaşamaktansa Amerika'da hasta olmayı tercih ediyordum. Orada yeniden dans ve müziği sevdim. Madonna'ya tapıyordum. Çılgınlıkları, aşırılıkları ile Madonna özgür kadını temsil ediyordu. Seksten söz ediyordu ve muhteşem dans ediyordu. Aynı yaştaydık. Onu çok güzel buluyordum. Ona benzediğimi ama evliliğimin her şeyi mahvetiğini düşünüyordum.

YIRTIK ÇORAPLI KIZ
Onun gibi giyiniyor, saçımı onun gibi yapıyor, onun gibi terbiyesiz bir Amerikalı gibi davranıyordum. Onunla tanışma imkanı da buldum. Los Angeles'ta aynı jimnastik kulübüne gidiyorduk. Herkes çok şık ve özenliydi ama Madonna hep aynı yırtık çorapla geliyordu, hatta yıkıyor mu acaba diye düşünmüştüm.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır