Geçtiğimiz günlerde açıklanan veriler dikkatlerin dış ticaret açığı ile ithalat üzerinde yoğunlaşmasına neden oldu. Hükümetten bazı yetkililer demeçler vererek lüks araçların alımında uygulanan vergilerin artırılması ve vergi dışı engeller getirilmesinden bahsettiler. Ayrıca, araç alımlarının önemlice bir bölümünün tüketici kredileri ile finanse edilmesi nedeniyle bir tür kredilerin daha pahalı hale getirilmesi de söz konusu. Henüz mevzuata yansıyan bir şey yok ancak aşağıdaki gözlemler bu konunun değerlendirilmesine yardımcı olabilir.
* Bir defa dış açığın büyümesinde petrol fiyatlarından kaynaklanan etki çok açık. Aşağıdaki tablo ithalatta en fazla paya sahip olan 10 mal grubunu gösteriyor. Bunların toplam ithalat içindeki payı yüzde 70'in üzerinde. En başta gelen mal grubu yüzde 16.2 ile mineral yakıtlar ve yağlar (ham petrol bu grubun bir alt kalemi). Bu yılın Ocak/Mayıs döneminde petrolle ilgili ithalat yalnızca 1999 yılına göre değil 1998 yılının ilk 5 aylık dönemine göre de çok fazla yükselmiş. Bunun nedeni, petrol fiyatlarının çok fazla artmış olması. Fiyatların biraz düşmesi yılın kalan bölümünde petrol ithalatından gelen yükü biraz hafifletebilir ama çok fazla değil.
* Ocak-Mayıs döneminde kara taşıtlarının toplam ithalattaki payı yüzde 8.4 olmuş. Ancak bunun içerisinde ticari araçlar da var mütevazi binek araçlar da. Dolayısıyla lüks araç ithalini zorlaştırarak toplam ithalatta kayda değer bir düşüş sağlamak çok gerçekçi değil.
* Demir ve çelik, pamuk ve pamuk ipliği gibi ithal ürünler ara malları kategorisinde. Yani onlara olan talep nihai ürünlere olan talepten kaynaklanıyor. Benzer şekilde, kazan ve makina gibi yatırım malları kategorisindeki kalemler de ya nihai ürün ya da aramalı talebini karşılayacak üretim kapasitesini oluşturmak üzere ithal ediliyor. Dolayısıyla, eğer amaç ithalatı ciddi biçimde yavaşlatmak ise iç talebin genel olarak kısılmasından bahsetmek gerekiyor.
* Ancak ekonomiyi yavaşlatmanın da getireceği bazı maliyetler var (iktisadı zor branş, iktisatçıları da başkaları için çekilmez kılan şey galiba akları ve karaları bu şekilde birlikte sunma durumu): Örneğin, daha yavaş bir ekonomide vergi gelirlerinin de düşeceğini unutmamak gerekir. Ayrıca, ekonomik büyümenin durması programa olan desteği azaltacak, muhalif olanları ise daha da keskinleştirecektir. Karar verirken fayda-maliyet analizine bunları da katmak gerekir.
* Son olarak bir de ithalatın, artan talebe rağmen yerli üreticileri çok fazla zam yapmaktan alıkoyduğunu da unutmamak gerekir.
Yukarıda saydıklarım makro çerçevesinin unsurları. İşin bir de daha mikro nitelikte yönleri var. Bugünlük yerimiz kalmadığı için bunları gelecek yazımıza bırakıyoruz. Yazının başlığı ile neyi kastettiğimiz ikinci yazıda daha iyi anlaşılacaktır.
Okuyuculara not: Geçtiğimiz üç ay içinde ekonomiye ilişkin yorumlarımızı Pazartesi ve Çarşamba günleri için yazdığımız iki yazıda özetlemeye çalıştık. Bundan böyle yazı günlerimize Cuma'yı da ekleyerek aynı işi haftalık üç yazıya böleceğiz. Bu değişiklik ile açıklanan verilere ve diğer ekonomik olaylara ilişkin yorumların daha sıcağı sıcağına okuyuculara ulaşmasını hedefliyoruz.