Kimlik
Kürtçe eğitim.
Kürtçe tv.
Bence hiç fena olmaz.
Ama Türklere de ille bir Türkçe tv isteriz doğrusu... Öyle bir şive geldi ki, konuşulanları anlamaz olduk.
Hatta Türk isimli bir klas restoran isteriz... Türk türü bir mutfak...
Hatta -ayıptır söylemesi- Türk kahvesi isteriz.
*
Yok canım, mühim değil... Önce şu Kürt kimliğini bir halledelim.
Kürtçe eğitim... Kürtçe tv.
Yapalım bunu.
Ama hangi Kürtçeyle yapalım? Mesela Haber Bülteni'ni Kürtçeye çevirip okuyacak bir babayiğidi nereden bulalım?
Kırmanç'ca mı istersiniz, Zaza'ca mı?
Anlaşabilecek misiniz?
*
Özal GAP tv'sini Kürtçe yapalım derken, sanırım onların ortak dilini biz saptayalım, onların kültürünü biz geliştirelim, onların eğitimini biz verelim, yani misyonu kontrolümüze alalım gibi bir duyguya kapılmış olabilir. Biz yapalım/ biz verelim/ biz edelim... biz, biz, biz.
Hep biz.
*
İşte bir eyvah daha.
Çünkü bizim 77 yıldır verdiğimiz eğitim, kültür, disiplin, terbiye ve vatandaşlık vasıfları işte ortada.
Ağaç dikmesini henüz akıl eden... hayattaki pısırıklığını park kanapesini parçalayarak yenmeye kalkan... orman yakan, havuza işeyen, çılgın gibi araba süren... yan bakana hemen tabanca yönelten...
-Daha sayayım mı?
Sayayım.
Çalışmakta nazlı, ama engellemekte usta, şefkat kelimesini henüz telaffuza başlayan, sevgiden yoksun şu kalabalıklar, hep bizim eserimiz değil mi?
*
İyi şeyler verseydik, zaten bu işler bu hale gelir miydi?
Kendi müziğine dudak büken, mutfağını terkeden, köşe dönme uğruna bütün geleneklerini unutan insanlar topluluğu, beni çok ürkütüyor.
Bunlar gökten zembille inmedi.
Azınlık olmuşun, çoğunluk olmuşun, ne yapayım?
Herşeyin özenti ve yapmacık olduktan sonra, hangi kimliği taşısan farketmez.
Ben Kürtleri severim azizim.
Bu bakımdan, bu ülkede Kürtçe eğitimi ve Kürtçe televizyonu sakıncalı bulurum.
Türkler ziyan oldu.
Bari Kürtler ziyan olmasın.