kapat

02.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Limasollu
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
'Bir bölü iki' yaşamlar
Ölümle burun buruna geldiler. Omurilik felçlileri bastonlara, tekerlekli sandalyelere mahkum oldular. Ama ne engellerden yıldılar, ne de hayata olan olan sevgileri azaldı....

Onlar "omurilik felçlileri". Normal, olağan, sıradan bir yaşam sürerken... Alışveriş edip jogging yaparken, voleybol oynayıp, yağmurdan koşa koşa kaçarken... Bir kaza sonucu hayatları aniden değişen, tekerlekli sandalyelere, bastonlara, özel aletlere mahkum olan insanlar... Belden aşağısı felç olan kişiler... İşte onların öyküleri:

'VE BOYUM KISALDI'
Adı: Semra Çetinkaya

Yaşı: 40

Hayatını anlatıyor: "18 yaşıma kadar Almanya'da yaşadım. Babam orada bir Hans bulmamdan korktu. Ben de Türk bir Hans buldum. 16 yıl evli kaldım. Sigorta acentemde çalıştım. Sonra 1994'te..."

Kaza: 1994'te Semra Çetinkaya İstanbul'dan Adana'ya iş için gidiyor. Emniyet kemeri takılı olmadığı için yolda trafikçiler ceza kesiyor. Parayı öderken arkadaşı pantolon kemerini göstererek espri yapıyor: "Ama benim kemerim takılı memur bey!" Sonra yola yine kemersiz devam ediyorlar! Araba 40 metrelik bir uçuruma yuvarlanıyor. Çarpa çarpa gittikleri için omurgası ve göğüs kafesi kırılıyor. Arkadaşı ölüyor.

Kaza sonrası: 6 ay yoğun bakımda kalıyor. İki yıl boyunca herkes ölmesini bekliyor. Ameliyat ediliyor. Doktoru, "Binlerce ameliyat yaptım, seninki en zor üç taneden biriydi," diyor. İstanbul Mecidiyeköy'deki evine sedye ile taşınıyor. "Hep farklı bir anne olmak isterdim. Çocuklarımla diskoya gitmek istiyordum. Onun yerine engelli bir anne olmuştum," diyor. Bir de kazadan önce 177 cm. olan boyunu çok uzun buluyor. "Allah'ım şunları dizlerden kessek de 150 cm. olsam..." diye düşünüyor!

Yeni hayat: Sonra o da belden aşağısı sakat birçok arkadaşı gibi gönüllü oluyor. İnsanlara ilkyardımı, enniyet tedbirlerinin önemini öğretiyor. Bu girişim onu hayata bağlıyor. İşe yaramaktan mutlu oluyor.

İLKYARDIM FACİASI
Adı: Ramazan Baş

Yaşı: 38

Kaza: 19 yaşındayken tek başına denize gitmişti. Balıklama atlayacaktı. Atladı ve çakıldı. Suyun çekildiğini farketmemişti. Çevredekiler onu boğuluyor sanıyorlar. Yuttuğu suyu çıkarmak için tepe taklak ediyorlar. Başından sallıyorlar. Yanlış ilkyardımla sakat kalıyor.

Kazadan sonra: Birkaç yıl başkalarına bağımlı yaaşıyor. Özellikle de anababasına... Ona öylesine ilgi gösteriyorlar ki kardeşleri ikinci plana atılıyor. Ramazan kendini suçluyor.

Yeni Hayat: Derken yavaş yavaş bu toplumda kendisine de bir yer olduğunu düşünmeye başlıyor. İlkyardımın ne kadar önemli olduğunu bildiği için bu konuya eğiliyor. Ayrıca AÖF Kamu Yönetimi Bölümü 2. sınıfında öğrenci.

ROMAN YAZDI
Adı: Süleyman Akbulut

Yaşı: 30

Kaza: Gazi Üniversitesi Ekonometri Bölümü'nde okuyan Akbulut 5 Ekim 1991 gecesi ilk kez tek başına trafiğe çıktı. Ankara'da, Ümitköy yolundaydı. Ehliyet sınavı öncesi pratik yapıyordu. Zevk için değil, okul masraflarını karşılamak için çalışacağı işte kullanmak için alacaktı ehliyeti. Derken önüne aniden bir araç çıktı. Direksiyonu kırdı Akbulut. Emniyet kemerini takmamıştı. Camdan fırladı.

Kendine geliş: Gözünü açtığında bir ambulansın geldiğine, kendisine ilkyardım yapıldığını farketti. "Adresin ne, alkollü müsün" diye soruyorlardı. Sonra araca kondu. "Hastanaye giderken bacaklarımın hissiz olduğunu farkettim," diye anlatıyor.

Yeni Hayat: Hayatını "ilk dört yıl ve gerisi" diye ikiye ayırmış Bulut. İlk dört yıl kendisini kitaplara ve yazmaya vermiş. "Masalsı Yüzleşmeler" adlı bir kitabı yayınlanmış: Yaşadıklarını anlatmış orada. Derken doktor Cengiz Türkmen'in, "İlkyardım eğitim çalışmalarına katılsana" teklifinden sonra ikinici dönem başlamış hayatında. Ortaokul ve lise öğrnecilerine ders veriyor. Babasının dükkanında çalışıyor. İlkyardımı öğreniyor.

ENGELLİYE ENGEL
Adı: Feyyaz Tolan

Yaşı: 40

Kaza: Dört yıl önceye dönüyoruz. Beden eğitimi öğretmeni Feyyaz Tolan 24 Kasım Öğretmenler Günü direksiyonun başına alkollü geçiyor. Kumburgaz'ın girişinde kaza yapıyor. Belden aşağısı felç oluyor.

Kazadan sonra: Bol kahkahalı Feyyaz öğretmen; somurtuk, hep acılardan söz eden, mat gözlerle çevresine bakan bir adam haline geliyor. Şimdi çalışamıyor. Uygun bir okul aranmış ama bulunanamış.

Yeni Hayat: "Yapmak istediğim çok şey var. Ama bunların bir kısmını bana 'engelli' diyenlerin engellemesi nedeniyle yapamıyorum. Kaldırıma çıkamıyorum, araca binemiyorum. Tecavüze uğramış bir insan gibiyim ve bundan da zevk almaya çalışıyorum. Ama artık geçmiş geçmişte kaldı, benim için sadece yarın var. Kızım 14, oğlum ise 11 yaşında. Onlarla ve eşimle son derece mutluyum. Bacaklarımı kaybettim ama duygularımı değil... Hayat sürüyor."

İBRET ALINACAK DENEYİMLER
Ramazan Baş'ın (solda) yaşamı ve geçirdiği kazanın biçimi birçok kişiye ibret ve örnek olması gerekiyor...

1. Dikkatli olmalıyız. (Denize balıklama atlarken tedbirsiz davrandığı için çakılıyor...)

2. İlkyardımı bilmek çok çok önemli (Çevredikeler boğuluyor sanarak en yanlış "tedaviyi" uyguluyor...)

3. Hayatta sıkıca bağlanmak gerek (Yazıyor, okuyor, başkalarına yardımcı oluyor.)

'Ambulansta boyunluk bulunsaydı...'
Adı: Bahriye Kosova

Yaş: 33

Kazadan önce: "Nedendir bilmem hep kaza geçireceğimi, öleceğimi düşünüyordum. Bu hissi yadırgamıştım. Çünkü dopdolu bir hayatım vardı. Peki zihnimden neden böyle olumsuz düşünceler geçiyordu? Kazadan bir ay önce eşim ve kızımla tura çıkmıştık. Tatildeki güzellikler yerine hep felçli insanları görüyordum. Son bir haftada ise evimdeydim. Aklıma kızımın büyüyüp gelin olduğu günleri göremeyeceğim geliyordu ve ağlıyordum. Gelinliği çıkarıp, dört yaşındaki kızıma uygun hale getirmiş ve fotoğraflarını çekmiştim."

Kaza: 1994 yılında park etmiş bir aracın içinde otururken arkadan gelen bir kamyon çarpıyor. Boynu kırılıyor. "O an ölmem gerekiyormuş. Boynu bu kadar yüksek yerden kırılıp da sağ kalan pek olmazmış," diyor: "Kamyonu görmediğim için boş bulunmuştum. Tıpta buna 'kırbaç hareketi' diyorlar. Gelen ambulansta bugünün pharasıyla 3-4 milyon lira olan bir boyunluk bulunsaydı felç olmayacaktım."

Kazadan sonra: 15 ay boyunca ameliyat üstüne ameliyat oluyor. Bunların bazısı yanlış yapılıyor. Boynuna platin takılıyor. Kosova altı yıldır vücudunun sol yarısını hissetmiyor.

Yeni hayat: 'Omurilik Felçlileri Derneği'nde çalışıyor. Başkalarına yardımcı olmak ve benzerleriyle birlikte olmak onu hayata bağlıyor. Ayrıca derneğin tiyatro grubuna da üye.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır