Yarım kapayın gözlerinizi. Uçurmayan rüzgarlara bırakın kendinizi. Renkli güneşlerin kristalleri başlayacaktır dönmeye. Tül perdeler açılacak binlerce renkli güneşlerin kristalinde. Ve sevdiğiniz bir ölü, kucağında çiçekler var veya yok gibi, görünecek uzaktan...
Uzatmayın ellerinizi, değemezsiniz.
Bir keman çalar kısık. Bir bebek emekler kuyuların içinde. Kişiliğini arayan gözler dans ederler bir teviye...
Ve sevdiğiniz bir ölü, kucağında çiçekler var veya yok gibi, gülümser uzaklardan.
Bir budala gelir kırar kemanı. Bakar içine, döşeli dayalı bir apartman katıyla bir otomobil çıktı mı diye. Budalanın ceplerinde budala; onun da ceplerinde sürü sepet budala... Uzatırlar başlarını, birbirinin cebinden; yüzbinlerce budala... Sorarlar bir ağızdan:
- Çıktı mı döşeli dayalı, Yale kilitli, salonlu apartman?..
Sonra binerler kişiliğini arayan gözlerin üzerine... Dalarlar perdelerin içine...
Yarım kapayın gözlerinizi. Aynalar göreceksiniz hiç bakılmamış. Aynaların derinliğinde duracaktır ölünüz. Karışmış sevdiğiniz ölüye.
Döner de döner renkli güneşlerin kristalleri ve koşar gözlerin üstünde binlerce budala ve açılır perdeler aynaların içinden ve bir sonsuz kuyuda emekler bebek.
Bir tokmak indi davula.
Kapının zili çaldı.
Telefon çaldı.
Bir vapur yanaştı. Üsküdar'a, düdük çaldı.
Bir otobüs kalktı Üsküdar'dan
Korna çaldı.
Bir tren gider Belgrad'a...
Bir mektup gelir New York'tan.
Karşılaşırlar yolda:
- Merhaba.
Yolcu sorar mektuba:
- Lora'nın şarkısını bilir misiniz?
Mektup:
- Bilirim, der...
Başlarlar söylemeye Lora'nın şarkısını...
Trenin penceresinden başını uzatır savcı. Göz bebeklerinde, kişiliğini arayan gözlerin üstüne binmiş, apartman arayan budalaların gözleri vardır.
Ahmet Salih Korur gelir Menderes'in yanından. Bir avucunda besmele, bir avucunda bir tutam kadın saçı...
Pijamasını giyinir bir gizli odada Milli Emniyet Başkanı Hüseyin Avni Göktürk.
Bir kahkahada pul pul dağılıp savrulur on yıl.
Kabibay girer kapıdan, üniformalı, Albay ve Kurmay...
Sonra bir baş durur bir kürsünün üstünde... Büyük, yuvarlak ve çıplak... Çobanlık etmiş vaktiyle. Sonra Başbakan olmuş.
Üsküdar'dan kalkan otobüste bir kız yollara bakar.
Yarım kapayın gözlerinizi. Uçurmayan rüzgarlara bırakın kendinizi... Emeklesin bir bebek kuyuların içinde ve görünsün sevdiğiniz bir ölü tüm perdeler içinde...
Bir kısık keman çalsın...
Ve sonra budalalar...
Ve sonra tren penceresinden uzanan savcı.
Ve sonra Lora'nın şarkısını söyleyen mektup.
Ve sonra bir tokmak insin davula...
Ve sonra kalkınız ayağa...
Ve sonra gerininiz
Ve sonra:
- Öf be, deyiniz. Geberircesine sıkılıyorum.
Not: 34 yıl önce yazılmış bir yazı "Akşam" dan...