Şu anda en yakın dostum, en yakın akrabam Nergis. Erkekler her zaman kendilerini yönlendirecek, olgun bir şekilde onun yanında olacak bir kadın isterler
SIcak bir İstanbul günüÉ "Saat 12.00'de buluşalım" demiş. "Bu adam dün gece Rumelihisarı'nda şov yaptı. Saat 12.00'de nasıl uyanıp kendine gelecek?" diye sordum. Yanlış bir soru tabii. Çünkü karşınızdaki Mehmet Ali ErbilÉ 44 yaşında ama enerjisi ile 20 yaşındaki delikanlılara taş çıkartıyor.
Sabah erkenden uyanmış. Elinde kahvesiyle karşıladı. Yüzünde hiçbir yorgunluk belirtisi yok. Odalardan kızları Sezin ile Yasmin'in kahkaha sesleri geliyor. Sohbete tabii ki, eski aşkı ve ekrandaki partneri Özlem Yıldız ve şu günlerde "küs" olduğu Nefise Karatay ile başlıyoruz.
* Nefise Karatay ve Özlem YıldızÉ İkisinin de adı Mehmet Ali Erbil olmadan anılmıyor. Sanki seninle oldukları için var gibilerÉ
Medyatik olduğumuz için böyle algılanıyor. Onlar da şov dünyasının içinde. İki medyatik bir araya geldiği zaman, ister istemez kamuoyunun ilgisini çekiyor. Yoksa benim kadınları sıfırdan alıp, bir yerlere getirmem ya da onlara mesleki ve sosyal yaşamda artılar kazandırmam mümkün değil. Benimle birlikte olmanın ne kadar zor olduğunu daha ilk adımı atarken biliyorlar. Benim bütün bu zorluklarıma 'bir yerlere geleyim' düşüncesiyle katlanabileceklerini sanmıyorum.
* Aşk adına mı katlanıyorlar?
Herhalde ucundan bir yerinden seviyorlar. Nefise ile olan ilişkimiz 1.5 yılda çok yıpratıldı, çok darbe yedik. Benim de hatalarım oldu, onun da. Ama yine de sürdürmeye çalıştı. Buna hiç kimse katlanamazdı.
* Bitti mi şimdi?
Tam bitmiş değil, kavgalıyız. Ama arada konuşuyoruz. Bazı şeyler kolay tüketilmiyor. 1,5 yıl emek verdik bu ilişki için. İlk görüşümde aşık olduğum ender kişilerdendi Nefise. Evliliklerim dışındaki en uzun ilişkim Nefise. Hayatımda hiç kimseyle 1,5 yıl arkadaşlık etmedim.
* İnsanlar birbirini kazandıktan sonra heyecan azalıyor değil mi? Onu fethetmeye çalıştığın günlerde her gittiği yerde sürprizlerle karşısına çıkmışsın.
Evet her zaman sürpriz yaptım. Bir kere Ankara'ya gitmişti. Bindiği arabadan ben çıktım. Promosyon olarak. Onun promosyonu. (Gülüşmeler...)
* Heyecan ne zaman kaybolmaya başlıyor?
Bu sadece benim zaafım değil. İlk zamanlardaki o heyecanı ne kadar uzun sürece yayarsan o kadar zevk alıyorsun aşktan. Tabii ki ilk 6 ayında daha yoğun yaşanıyor bu. Ama zaman içinde alışkanlıktan ya da sevginin yoğunluğunu çok yüksek noktada yaşamaktan dolayı bir inişe geçiliyor. Ama Nefise'yle öyle çok çabuk bitecek bir ilişkimiz yoktu bizim. O özellikle birçok şeyi ilk benimle yaşadı. O yüzden özel bir ilişki. Nefise her yerde 'ayrıldık' diyor. Ben ise böyle bir şeyi hiç söylemiyorum. 'Ben özgür bir erkeğim' demiyorum. Zaten bir erkeğe de böyle konuşmak yakışmaz.
* Her ilişkinin bitişinin de bir yaşanma süreci olmalı diyorsun...
Tabii. Belki de onu yaşıyoruz biz Nefise'yle. Yani ikimizin de dikkat etmesi gerekiyor çünkü gözler ister istemez ikimizin üzerinde oluyor.
* Özlem'in Hakan Ural'la yaşadığı kısa aşk için ne diyorsun? Senin tehditlerin yüzünden Özlem'in bu beraberliği bitirmek zorunda kaldığı söyleniyor.
Bu konuda yanlış bir değerlendirme var kamuoyunda. Sanki ben mağdur, terk edilen, aldatılan erkek konumuna düştüm. Zaten bizim Özlem'le iki yıldır bir ilişkimiz yok. İş arkadaşlığının dışında çok iyi dostuz. Onunla da çok güzel ve özel bir ilişki yaşadık. Bu dostluk kolay kolay yıkılmaz. Aşk biter, sevgililik biter ama o dostluk kalır. Çünkü birbirimizi çok sevdik Özlem'le. Hayatımızda başka birileri olsa da bu bizim dostluğumuzu etkilemez. Ama insanlar Özlem'le beni çok yakıştırıyorlar. Özlem 1,5 yıldır kimseyle beraber olmadı. Onun özel hayatına karışmam, fikrimi de söylemem. Dolayısıyla bu 'tehdit' lafları çok komik.
* Peki sen onayladın mı bu beraberliği?
Beni ilgilendirmez. Tamamiyle benim dışımda bir olay. Yorum yapmak bana düşmez.
*Bir arkadaş olarak Özlem'e tavsiyen olamaz mı?
Kendi seçimi. Her anne baba çocuğunu uyarır ama olaylar istediği gibi gelişmez.
* Sen de yetişkin bir kız babasısın. Bir baba olarak çizginin öbür tarafında durduğun zaman olayları nasıl değerlendiriyorsun!?
Ben çok şanslıyım. Çünkü kendini bilen, zaman zaman benden bile olgun bir kızım var. Ama kızım medyatik olmaya meraklı olsaydı, gece hayatının içinde olsaydı, o zaman nasıl davranırdım bilemiyorum. Kendini bildikten sonra genç bir kız tabii ki yaşının gerektirdiklerini yapacak. Sezin hiçbir zaman benden bugüne kadar 'Aman kızım dikkat et, oraya gidiyorsun da, böyle olur da' diye uyarı almadı. Gerçi pek izni yok öyle yerlere gitmeye...
*Takip ediyor musun!?
Yoo, takip etmeme gerek yok, devamlı elimin altında zaten. Dışarıya benim bildiğim arkadaşlarıyla çıkabilir. Aile dostlarımızın çocuklarıyla çıkabilir.
* Kızın adına nelerden korkuyorsun?
'İnsan ilişkileri çok korkutuyor. Çok yozlaşmış. Artık öyle bir ortam var ki, çok yakın bildiğin bir arkadaşına kız arkadaşını bile emanet edemiyorsun.
* Bu konuda kazık yedin mi?
Yemişimdir.
* Hayatında hep nedense kızın yaşında sevgililerin oluyor. Beyin olarak sana hitap edebiliyorlar mı? Yoksa başka şeyler mi arıyorsun o beraberliklerde?
Hiçbir beraberliğe şu yaşta olsun, şu eğitimde olsun, şu sosyal yapıda olsun diye başlamıyorsun. Ama bulunduğumuz ortam itibariyle başka mesleklerden insanlarla tanışmam ve beraber olmam da mümkün değil. Ben bir bankacı değilim. Şov dünyasının içindeyim. Bu ortamdan çok fazla kopamıyorsun. Dolayısıyla çok doğruyu bulman mümkün değil. Ben Nergis'le çok doğru bir evlilik geçirdim. Nergis çok olgun bir kadındı. Her bakımdan kendini çok yetiştirmiş bir kadındı. Onunla olan evliliğim ve ilişkim bambaşkaydı. Şu an bile onunla olan dostluğu, arkadaşlığı başka hiç kimsede bulamıyorum. Şu anda benim en yakın dostum, en yakın akrabam Nergis. Erkekler her zaman kendilerini yönlendirecek, olgun bir şekilde onun yanında olacak bir kadın isterler. Belki de o tarafımı Nergis'le çok iyi tatmin ediyorum.
* Kendine zaman ayırabiliyor musun?
Senede bir iki kere Amerika'ya gidip oradaki şovları izliyorum. Ufkum genişliyor. Zaten dil problemim olmasaydı ben şu anda Türkiye'de değildim.
* Niçin dil öğrenmiyorsun?
Bir tembelliğim var. İşimde çok çalışkanımdır. Ama bu farklı. Amerikalı prodüktörler orada program yapmamı çok istiyor.
* Aslında kendini çalışarak değil tamamiyle zekanla halledebileceğin işlerin içinde tutuyorsun galiba...
Evet. Şov dünyası böyle bir iş ortamı. Çok emek harcayarak yaptığınız dev bir prodüksiyon bir saatlik, havadan sudan bir şovdan daha az ilgi görüyor maalesef. O zaman ister istemez, bu tip hafif projelere yöneliyorsun.
* Yüzünün eskimesi gibi bir endişe taşımıyor musun?
Ben bu kuralın Türkiye'de geçerli olduğunu sanmıyorum. Ne kadar çok görünürsen o kadar çok talep geliyor. Ayrıca çok güzel olaylar da yaşıyorum. Mesela 2 yaşında bir çocuk sadece benim programımı seyrederken yemek yiyormuş.
* Sence insanları büyüleyen tarafın ne?
KarizmaÉ Belki starlık, belki tılsım. Kendi kişiliğimle bir takım şeyleri aştım. Hoşgörü benim yaptığım programlarla oluştu. Bu konuda da öncüyüm.
* En aykırı adam sen misin?
Öyle denilebilir. Çünkü yaptığım hiçbirşey üstümde iğreti durmuyor. Üstüme oturuyor. Benim ağzıma, dilime, vücuduma yakışıyor.
* Ufaklık (Yasmin) seni TV'de görünce ne yapıyor?
Geçenlerde Nergis'e, 'Anneciğim ne olur Mehmet Ali Erbil'in evine gidelim.' demiş. Nergis'le ölüyorduk gülmekten...
* Etrafında pek erkek yok. Nergis, Özlem, Nefise, Sezin, YasminÉ
Erkek olarak Stelyo ile ağabeyim var!..
* Çocuklara kızıp sesini yükseltir misin?
Arada bir oluyor tabii. Aslında çok yufka yürekli bir babayım. Kimseye bağıramam. Düşmanıma bile kızgınlığım bir gün sürer.
* Sen nasıl dinlenirsin?
Evimde dinlenirim. TV seyrederim. Tiyatroları takip ederim. Sabah kalktığımda gazeteleri okurum. Bin tane işe koşturuyorum. Hep göz önündeyim...
* Göz önünde olmaktan şikayet edilir ama sizin dünyanızın insanları spotların altında olmadan yaşayamaz...
Peşimde bir kamera ordusu dolaşıyor. Bazen bunalıma giriyorum, agresif oluyorum. Öyle anlarımda Nergis uyarır. 'Lütfen Mehmet Ali, bunun kıymetini bil. Bir gün zamanı geldiğinde bunun kıymetini anlayacaksın. İlgisizlikten yakınacaksın. Bunun tadını çıkartmaya çalış' der. Gerçi bazen çok abartılı oluyor ama ben de 'sinirlenme' diyerek kendime telkinde bulunuyorum.
* Delirmiyor musun?
Deliriyorum ama ne yapabilirim. Alternatifin yok. İstemiyorum, bağırıyorum, çağırıyorum...
* Artık üniversiteli bir kız babasısın. Yaşın ilerliyor. Belki çok kısa bir süre sonra Sezin erkek arkadaşıyla karşına gelecekÉ
GelemeyecekÉ (Gülüşmeler...) Tabii güzel şeyler bunlar. Sağlıklı olduğun müddetçe bunlardan tat almasını bileceksin.
* Gelemez mi erkek arkadaşı?
Niye gelmesin canım. Kızıma güvenirim. Yanlış birşey yapmayacağını umut ederim.
* Birkaç sene içinde dede de olursun belkiÉ
Tabii ne güzel olur.
* Sevgilin, çocukların, torununÉ Hepiniz bir aradaÉ Hoş bir aile fotoğrafıÉ
Tabii ne güzel. Bir çocuk daha yapacağım. Torunumdan da küçük olacak. Şimdiki idealim bu.
* Çocuk istiyor musun?
İstiyorum. Ama evlilik olur mu bilemem. 'Mehmet Ali ile çıkan bir ay La Paix Hastanesi'nde yatar' demişler. Adrenalin cazip geliyor insanlara. Bungee Jumping yaparsın. Korkarsın ama yaparsın. Çünkü müthiş bir zevk alırsın. Ben de öyle bir şeyim işte...
ŞENGÜL BALIKSIRTI