Horoz'un ateşi yüksek
DENİZLİ
Çarşıyı, pazarı dolaştık... Havlucuları dinledik... Kaleiçi esnafının durumuna baktık... Ve "ayrılırken" sorduk:
- Bunca saattir Denizli'de, hiç, "Denizli horozunun sesini" duymadık... Neden?
Kaleiçi esnafı dedi ki:
- Bizim sesimiz çıkmıyor... Horozun sesi nasıl çıksın?
***
"Kınalı"sı da vardır, "siyah" olanı da.
"İnce" öteni de vardır, "kalın" öteni de.
Bir başladı mı "yirmi beş saniye öter."
Ama biz Denizli'deyken hiç ötmedi.
Neden?
Yine esnaftan biri konuştu:
- Halimizi, hicranımızı horozlar bile anladı... Onlar da bizim gibi acılı.
Küçüker Tekstil'in Yönetim Kurulu Başkanı Sait Küçüker'in trafik kazasında ölümü, Denizli'yi yasa boğmuş.
İşsize iş veren...
Her yıl vergi rekortmenleri listesine giren...
1998'in "ihracat şampiyonu" Sait Bey 56 yaşında ölünce...
Denizli dedi ki:
- Birinin acısı bitmeden, diğer acı başlıyor... Horoz, nasıl ötsün?
***
- Ey Denizlili... "Başka hangi acıları" yaşadınız?
Esnafın tepkisi:
- Hangi birini sayalım?.. İsterseniz "Emsan"dan başlayalım.
Emsan "1976'da kuruldu."
Çelik tencere sektöründe bir "dünya markasıydı."
İşçi sayısı "yedi bine kadar çıktı."
Ekonomik kriz Emsan'ı kötü vurmuş.
Önce "küçülmüş."
Ama "kurtulamamış."
Maalesef "kapanmış."
***
Öğle yemeğini "Belediye'de" yedik.
Başkan Ali Aygören (İnşaat Mühendisi) en çok "işsizlerden" yakınıyor:
- Okumuş, üniversiteyi bitirmiş... Karşıma geliyor "iş" diye boynunu büküyor... İnanır mısınız, gözlerim yaşarıyor... Ama iş yok ki.
***
- Başkan, gazeteye bir "ilan" verseniz... "Belediye'ye on kişi alınacak" diye... Kaç kişi başvurur?
- Allah sizi inandırsın, en az beş bin kişi.
İşte "en acı gerçek."
İşte "en büyük adaletsizlik."
Horozun "ötmediği kadar var."
***
Denizli'nin kalbi "Kaleiçi'nde" atar.
Kaleiçi'nde beş yüze yakın dükkan vardır.
Kaleiçi esnafından bir heyet, Belediye Başkanı'nın kapısını çaldı:
- Başkan... Kaleiçi'nde bir "umumi tuvalet" var ya...
- Var.
- Tuvalete "su faturası" geldi.
- Bu kadar esnaf... Ödeyemediniz mi?
- Başkan, biliyorsunuz işler durgun... Siftahsız dükkan kapatan var.
- Tamam, tamam... Su parasını ben hallederim.
***
Bize "sürmeli gözlü, mor bacaklı, kan kırmızısı ibikli" bir Denizli horozu hediye etmek istediler.
Dedik ki:
- Önce Denizli bir toparlansın... Horoz ötmeye başlasın... Ondan sonra.