Atatürk "Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür" demişti. Kültür Bakanı, bu alanın en başarılı vakfına savaş açtı.
İstanbul'a uluslararası saygınlığı olan kültür ve sanat festivalleri kazandıran İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, Ayazağa'da dev bir kültür ve kongre merkezi inşa ediyor.
Proje maliyeti 80 milyon dolar olan bu kompleksin, 28 milyon dolar harcanarak beş yılda kaba inşaatı bitirildi.
Fakat hükümet nedense ödeneği kesti.
Nihayet Kültür Bakanı Talay, hafta içinde vakıfla aralarındaki protokolu feshettiğini açıkladı. Sebep?.
Kararın kamuoyu desteğini alacak gerekçeler taşımamasından olmalı, bakan yolsuzluk şüpheleri uyandıran sözler sarfetti.
Yolsuzluk iması pek az kişiyi etkiledi. Herkes, siyasetin bu çelmeyi takarken gerçekte neyin peşinde olduğu sorusuna cevap arıyor.
Cumhurbaşkanı Sezer önceki gün bu anıt eseri gezerek bilgi aldı.
Vakıf Başkanı Eczacıbaşı, hesaplarına el koyarak en ince ayrıntısına kadar incelemekle görevlendirmesi için Cumhurbaşkanı'ndan Devlet Denetleme Kurulu'na emir vermesini talep etti.
Sezer'in bu isteğe sıcak baktığı bildiriliyor.
Dileriz gerçekleşir.
Türkiye'de yolsuzluk, yapanın cebine, iftira da atanın yanına kâr kalıyor.
Artık ikisinin de bedeli olmalı.
Daha önceki Cumhurbaşkanlarının çalıştırmadığı Devlet Denetleme Kurulu'nu çalıştırdığı takdirde Ahmet Necdet Sezer Türkiye'ye kaynak, zaman ve moral kaybettiren müzmin bir hastalığa neşter vuracaktır.
Hırsızları olduğu kadar, işini iyi yapan kişi ve kurumları karalayan, onların şevkini kıran iftiracıları da korkutacaktır.
Yalnız bu denetleme hızla yapılmalıdır.
Adalet önemli..
Ama kongre turizmine, kültür ve sanat yaşamına büyük olanaklar sağlayacak bu sitenin gecikmemesi de en az o kadar önemli.
İstanbul, AKM'den sonra 30-40 yıllık ikinci bir yılan hikâyesi yaşamamalı.
Ama eski bir cumhurbaşkanı olarak siyasete tecrübeleri ile katkıda mı bulunacak, yoksa sil baştan particilik mi yapacak? Meçhul..
Yavuz Donat'a söyledikleri bir ipucu:
"Sanayi ve ticaret kesiminden feryatlar yükseliyor. Köylü iyi durumda değil. Esnaf siftahsız dükkân kapatıyor.."
Donat "Çare?." diye üsteleyince...
"Çaresi var mı, yok mu; bunların konuşulması lâzım.."
Siyaset bilgesi bir eski cumhurbaşkanı rolüne razı olsa, sorumlusu olduğu enflasyona karşı hükümetin yürüttüğü istikrar programına dört elle sarılma gereğini "alternatifi olmayan çare" olarak savunurdu.
Ama bunu yapmıyor.. Feryatları dolaylı tahrik edip çareyi söylemiyor.
Çünkü çare "şapka"sının içinde!
"Verdimse ben verdim" diyen, tütüncüye seçime beş kala beş bin fazla vaad eden, emeklilik yaşını indirerek SSK'yı batıran eski Demirel, zümrüdü anka gibi dirilmek için yangın bekliyor.
Allah bizi korusun. Amin!