Baðýn safasý baþka, daðýn safasý baþka..

Tembel evlat babasýný övermiþ.. Biz de ilk ziyaretten sonra yeni binayý övmeye durduk ki amirlerimiz, müdürlerimiz sonradan fikrini bozmaya.. Niþantaþý þimdiden çok eðlenceli geldi bana.. Burada yazý adamýna çok ekmek var..

Günlerdir gazetede bir tevatür.. Taþýnacaðýz ya! Çýkarýlan tevatür yeni bina üzerine..

Küçücükmüþ, tavanlarý basýkmýþ.. Hatta o kadar basýkmýþ ki yazý yazarken "Ne olacak bu memleketin hali?" diye celallenip zýpladýðýnda baþýn tavana çarpar, fikirlerin daðýlýrmýþ..

Dinledikçe insanýn içine ürperti geliyor.. Kendimce "Bizim yönetimin gözü bizden o katre yýldý ki intikam için böyle bir plan yaptýlar.." demeye baþlamýþtým..

***

Belki de Zafer Mutlu'nun aklýna "Ýsrail iþi üretim" geldi o yüzden bu yola meyletti, diyordum..

Ýsrail iþi üretim babamýn hayalidir.. Artýk belgeselini mi görmüþ yoksa bir yerden mi okumuþ, hatýrlamýyorum.. Ama projenin aslý þöyle..

Ýsrail usulü verim..

Ýsrail'de fenni kümesler yapýlmýþ.. Tavuklar öyle baþýboþ dolaþamýyor.. Her tavuða kendi gövdesi kadar bir tünek yapmýþlar.. Mahluk içine oturdu mu bir daha çýkamýyor..

Önünde yemliði ve suyu.. Poposunun hizasýnda hacet deliði.. Yiyor içiyor, semirirken aklýna gelirse, yumurtluyor.. Yumurtasý hacet deliðinin altýndan geçen banda düþüp bir tarafta birikiyor..

Hayvan hiç hareket etmediði için semirdiði gibi yönetimin aklýna gelen çare ile günde birden fazla yumurtluyor..

O iþi de þöyle halletmiþler.. Tavuklarýn yerleþtirildiði mekan gün ýþýðý görmüyor, içerden aydýnlatmasý var yani.. Yönetim günü ikiye bölüp ýþýklarý ona göre yakýp kapatýyor..

Tavuk da fikirsiz bir hayvan olduðundan ýþýk yandýðýnda sabah, kapandýðýnda akþam oldu sanýyor.. Günlük iþini yapmasý icap ettiði aklýna gelip fazladan yumurtluyor..

Ýþte babamýn bayýldýðý düzen bu..

Bu iþi duyduðundan beri gittiði bütün mekânlara "Ýsrail usulü fenni kümesi nereye yapabilirim?" diye bakmaya baþladý.. En son yazlýðýn bahçesini gözüne kestirdiðinde anamý tam anlamý ile ayar etmiþti..

Fenni kümesin malzemesi de üç beþ portakal sandýðý artýðý.. Olsun, babam için önemli olan malzemenin kalitesi deðil projenin güzelliðiydi..

Anamýn fenni Ýsrail kümesi projesine karþý verdiði mücadele, bizim Kurtuluþ Savaþý'dan çok daha uzun sürdü.. Sonunda babamý, Yunan'a yaptýklarý gibi yazlýðýn hemen önündeki plajdan denize dökmedi ama esir edip, yýllarca toplama kampý düzeninde yaþamaya mahkžm etti..

***

Yeni binanýn basýklýðý, odalarýn küçüklüðü tevatüründen sonra aklýma; yukarýda anlattýðým, bizim "fenni kümes" uygulamasýnýn gelmesi normal..

Köþe yazarlarýný tavuk gibi düþünün.. Küçük odalarý da folluk.. Ýçine fikir yumurtlamamýz için bizi týkacaklar.. Hem semirtip hem de günde iki kez fikir yumurtlatacaklar..

Zafer Mutlu da "Kümesi kollar tilki, sýrtýnda kalýn kürkü.." hesabý baþýmýzda dolaþýp, verim düþtüðünde ýþýklarý söndürüp yakacak veya oramýzý buramýzý dürtükleyecek..

Niþantaþý'ndaki yeni binamýza ilk resmi ziyaretimi yapmaya hazýrlanýrken tamamen böylesine bir ön yargýya sahiptim..

Binaya gittiðimde böyle olmadýðýný gördüm.. Çok þýk bir mekân yapmýþlar.. Çok sevimli ve rahat.. Üstelik de þehrin göbeðinde.. Ýnsana alýþacaðýz yani..

Al sana doðal hayat..

Zafer Mutlu bana yeni binayý gezdirirken düþüncelerim tamamen deðiþmiþti.. Ayrýca yönetici kýsmýnýn ruh halini iyi bildiðimden göstermiþ olduðu "binayý gezdirme nezaketine" karþýlýk verebilmek için kendimi yýrttým..

- "Ýþte burasý da bilmem ne.." diyerek nereyi iþaret ettiyse "Ooooo!" sahyasýný malzemeden kaçýnmadan kulandým..

Gerçi odaydý, panoydu, döþemeydi türü takdimlerde çektiðim "Oooo!" sahyalarý duruma pek aykýrý düþmedi ama sonunda iþin ucunu bir yerde kaçýrdýk..

Ýkinci katý dolaþtýrýyordu galiba.. Ahmet Vardar ile Can Ataklý'ya ayrýlan odalarýn arasýndan küçük bir koridor, teras gibi bir yere açýlýyor.. Oraya çýktýk.. Orta halli bir apartmanýn terasý kadar birþey..

Orta yere iki adet toprak havuz yapmýþlar.. Bitki neyim ekecekler.. Aralarýnda da iki metreye dört metre bir boþluk var.. Oraya da bank filan koyacaklar ki üzerine oturup, cýgaramýzý içerken;

- "Manzaraya bak beee!" diye iç geçirelim, doðal hayatýn tadýný çýkaralým..

Zafer Mutlu bana "Burasý da hava alabileceðimiz bir teras.." dediðinde nasýl bir "Ooooo!" çekmiþsem artýk.. Hatýrladýðýmda bana Tarzan'ýn narasý gibi geldi..

Sonra düþtü aklýma.. "Ulan.." dedim kendi kendime..

- "Bizim buradaki binanýn tamamý 90 küsür dönüm üzerine kurulu.. Otuz dönümden fazla bahçesi var.. Bir gün dahi eski binaya girip çýkarken (Oooo!) çekmedin.. Orada çýkardýðýn ses neydi öyle?"

Kendime verecek cevap bulamadým.. Yeni binaya dair duygularýmý beyan ederken daha kontrollü olmaya karar verdim..

***

Binanýn dýþý, yani Niþantaþý ortamý içerden daha neþeli.. Kapýdan çýkýp karþý kaldýrýma geçtim, biraz yürüdüm.. Gençten bir adam yolumu kesip "Selahattin Abi, çorap alsana.." dedi..

Metal bir ayaklý tezgâha dizmiþ Mahmutpaþa iþi çoraplarý, satmaya çalýþýyor.. "Lazým deðil.." dedim.. "Ama ben senin yazýný okuyorum.." diye laf çarptý..

Yüz bin lira verip beni okuyorsun ama o gazete yanýnda yetmiþ tür köþe yazarýný da bedava sunuyor.. Ben o dandik çoraba iki milyon sayýp alacaðým, üzerindeki kibrit kadar etiketi okuduktan sonra atacaðým..

Þartlar eþit mi yani? Bunlarý yüzüne söyleyince ikna oldu.. Ayrýca "Oðlum bu kafayla gidersen batarsýn.." diye nasihat ettim.. Þaþýrdý.. Vatandaþla samimi olma hasletimiz var..

O yüzden lafa "Ulanlý mulanlý.." baþladýðýmýzda alýnmýyorlar..

Ben "Ulan.." diye baþlattýðým hitabý daha samimi kýlmak için peþine bir de "Ýnek arabasý.." ekleyip;

- "Kurmuþun burada dandik çorap tezgâhýný ama kimlerle rekabet ettiðinin farkýnda mýsýn?" diye sordum..

Deðilmiþ.. Tezgâhý açtýðý yerin tam karþýsýnda Calvin Clein maðazasý var.. Yanýnda da Gucci.. Öte tarafta da Boss maðazalarý.. Týnmadý bile..

- "Abicim, bizim adýmýz Tomas.. Bize gucci mucci filan komaz.." dedi.. Bu çorapçýyý çok tuttum..

Adýný aklýma yazýp, yanýna çarpýsýný koydum.. Belli ki bununla daha çok iþimiz var Niþantaþý'nda..