kapat

22.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Limasollu
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YILMAZ KARAKOYUNLU(yilmazk@sabah.com.tr )


Savaşan Dünya'da Türkiye...

Dışişleri eski bakanlarından Necmettin Sadak, "Bir diplomatın düşeceği en sert zemin tarihtir; çünkü kimse yanılgının aynasında görünmek istemez" diyor...

Bu teşhise, yaşlı bir hariciyecinin sitem acımasızlığı diyebilirsiniz; ama, Sadak'ın, Numan Menemencioğlu'ndan hesap soran husumetini meslek ciddiyeti olarak algılamak da mümkün... Bazıları da, "Menemencioğlu, bilek güreşini sever" diyorlardı.

Kamuran Gürün'ün son kitabı "Savaşan Dünya ve Türkiye" serisinin üçüncü cildini okuyorum. İkinci Dünya Savaşı'nın en civcivli dönemini yansıtan 1939-1945 yıllarındaki Türkiye'nin dış politikasını dünya ekseninde inceleyen kapsamlı bir savaş tarihi ve diplomasi tahlili...

Gürün, bugünün dışişlerini, yakın tarihimizin hariciyesiyle tanıştırıyor... Hem de en sert zemine yansıyan çehrelerin macerasıyla...

***

Kırkbeş yıl önce Mülkiye'de siyasi tarih olarak, Fransız İhtilali ile başlayan ve Birinci Dünya Savaşı öncesinde sona eren, yaklaşık 130 yıllık dönemin olayları anlatılırdı.

Ünlü diplomasi tarihçesi Ahmet Şükrü'nün nobran ve inatçı üslubunda bu dönemin tarihi, bir Hollywood filmi gibiydi. Birinci Dünya Savaşı'na temas edilmezdi. Mondoros'tan, Sevr'den, Lozan'dan bahis bile açılmazdı.

İkinci Dünya Savaşı, henüz "güncel" sayıldığından tarih olarak değerlendirilmezdi. Metternich ve Bismark der, başka şey demezdik...

Komünizmi çağrıştırdığı için Marx'tan, Lenin'den söz etmek suçtu. Siyasi Tarih kitabımızda bir kez olsun ekonomi sözcüğü geçmezdi...

Kamuran Gürün'ün kitabını okuyunca, nelerden mahrum bırakıldığımızı gördüm ve Necmettin Sadak'ın o isabetli, fakat biraz zalim hüküm cümlesine katıldım. Hele 1941-1943 yıllarına ilişkin Türkiye gelişmelerini öğrendikten sonra...

Bu değerlendirmelere Türkiye'nin iç politikası da eklenebilseydi, meseleleri daha gerçekçi yaklaşımla ele almak imkanı bulunabilecekti. Çünkü bu dönem, "Seçkinci Cumhuriyet" anlayışında devletle milletin bir birinden en kopuk yaşadığı yıllardı.

Bu dönemde dış politikanın, milletten ne kadar uzak tutulduğu, üç beş kişinin mesleki maharet ve siyaset yeteneği ile yürütüldüğü görülüyor...

***

İkinci Dünya Savaşı'ndaki siyasetimizin, bize anlatılanlardan çok farklı geliştiğini öğreniyoruz. Örneğin Adana Konferansı'nda Churchill'in Türkiye'yi savaşa sokmak için sürekli baskı yaptığı doğru değilmiş. Diplomasimizin iki devi, Numan Menemencioğlu ve Feridun Cemal Erkin bunu yalanlıyorlar. Churchill, "Sabah Düşünceleri" dediği görüşme belgelerinde açıkça belirtiyor.

Kahire Konferansı'nda tepemize çullanan Amerikan - İngiliz baskısı yokmuş. Hatta, "Türkleri harbe sokmaya Roosvelt'in vicdanı elvermemiş." Yeni yayınlanan Amerikan Belgeleri bu gerçeği ortaya koyuyor.

İnönü, İngiltere ile ittifak ederken, aynı zamanda Almanya ile saldırmazlık paktı imzalayarak Rusya'nın Türkiye üzerindeki emellerinin dizginleyen barış politikasını başarıyla yürütmüş.

Halbuki, Gürün'ün kitabında Türkiye'nin savaşa girmeyi ciddi biçimde düşündüğünü gösteren belgeler ve hatıralar var...

Almanya'nın Bulgaristan'dan çıkartılması için Saraçoğlu, Türkiye'nin harbe girip Almanlar'a savaş açmasını bile göze almış...

Anlaşılıyor ki, İkinci Dünya Savaşı ile ilgili bilgilerimizi gözden geçirmek için önemli, değerli ve yeni belgeler var. Örneğin İngiltere son anda Türkiye'nin harbe girerek önemli avantajlar edinmesinin telaşıyla Türkiye'nin savaşa girmesinden yana değilmiş. Baskıyı asıl bu noktada göstermiş.

Aynı telaşı Türkiye'nin savaşa girmesini isteyen Rusya'da da görüyoruz... Rusya fikrini değiştirmiş; savaşa girmesiyle Türkiye'nin önemli avantaj sağlayacağının endişesini yaşamış...

***

Türkiye ilk kez bu kadar kapsamlı bir dış politika tahlili ve tarihi ile karşılaşıyor. Ama, bir eleştirim var: Kamuran Gürün, bütün kipatlarında inatla sürdürdüğü tercihini burada da tekrarlamış. Kitabında yine indeks yok...

Başvuru nitelikli kitaplarda isim ve yer indekslerinin önemi açıktır. Dünyanın en önemli savaş diplomasisini değerlendiren bu dev eserdeki "dizin" eksikliği umarım sonraki baskılarda giderilir.

Yeni baskılar için kitabın çok özenli bir musahhahin (düzeltmenin) elinden tekrar fakat çok dikkatli geçmesi gerekiyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır