kapat

22.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Limasollu
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Açıldı sandık, döküldü fındık..

Taşınma bahane oldu.. Dolapları boşaltırken kirli çamaşırlarla birlikte karanlık geçmişimiz de ortaya çıktı.. Ben bile kendimi unutmuşum.. Dolaplardan çıkan herşeyi açıkladım ama bir şey var ki açıklaması mümkün değil..

Önceki gün gazeteye gittim.. Duvarları yıkıldığı için halka açık hale gelen odamın arazisinde yedi sekiz koli buldum..

Yeşim üstlerine "Selahattin Duman.." diye el ilanı büyüklüğünde etiketler yapıştırmış..

Önce hediye zannettim. "Kim gönderdi bunları?" diye sorunca kızlar gülüştüler.. O zaman kimsenin birşey göndermediğini, çeyizin bana ait olduğunu anladım..

***

Neler çıkmamış dolaplardan? En çok hiç giyilmemiş dört çift ayakkabıya sevindim.. Bir İtalya seyahatinde alıp, dolaba tıkmışım.. Bir çiftini Kemal Yıldırım ganimet olarak aldı..

Yedi sekiz gömlek, biri gabardin iki pantolon, üç dört mont.. Bir kışlık ceket.. Dolaplarımdan çıkanlar arasında.. "Üstümü başımı gazetede değiştiririm.." deyip, atletinden donuna kadar ne varsa taşımışım, dolaplara tıkmışım..

Üç gün sonra da unutup gitmişim..

İştah da iştah hani..

Bu iş babamın, delikanlıyken benden yiyecek saklamasına döndü.. Yaşım onbeş onaltı.. İştahım bir açılmış ki Cinci Hoca'nın oburluğu yanımızda kaç para?

Bir mahalle maçı yapıp eve dalıyoruz, bütün ekmeği ortadan bölüp içine reçel, peynir ne varsa dökerek sandviç niyetine yiyiyoruz.. Dikkat çekerim, o günün ekmeği bugünkü sandviç ekmekleri gibi iki sokumluk değil..

700 grama yakın ağır somunlar ki açlığımızı ancak iki üç saat kesiyor.. Babam doktor ama nihayetinde bir devlet memuru.. İsmet Paşa döneminin kıtlığını gördüğünden yiyeceğe yaklaşımı çok saygılı..

O günlerin en lüks yiyeceği de pastırma.. Pahalı meret.. Eve 250 gram alıp gelse, bir lokma yemeden paket yapıldığı yağlı kağıt ile başbaşa kalma ihtimali var..

Evin içinde buğday tarlasına dadanmış "kımıl zararlısı" gibi dolanan bir delikanlı evladın varsa mutfağı nasıl koruyacaksın? Evin diğer ferdlerinin hakkı olan yiyecekleri nasıl saklayacaksın?

Babam Dr. Abdullah Duman da bu işin uzmanı olmuştu.. Özellikle kendisi pastırmayı çok sevdiğinden ve benim rekabetimle başa çıkamadığından onu çok iyi saklardı..

Öyle saklardı ki sonunda kendisi de bulup yiyemezdi.. O pastırmalar takır takır kuruduktan sonra eve temizliğe gelen gündelikçi tarafından keşfedilirse ne ala! Yoksa yıllanıp giderlerdi..

***

Benim gazetedeki dolapların hali de böyle..

Akla ne gelirse içinden çıkıyor.. Adeta geçmişimi bu dolaplara gömmüşüm.. Ben açıp içinden çıkan malları teşhis ederken açık sekreterya masasının tüm elemanları, Mimozacı kızlar da başımda..

- "Haaa! Bu Londra'nın High Tech mağazasından aldığım saat!"

- "Aaaa! Bunlar önceki yıl müzayededen aldığım kitaplar.."

- "O kolyeyi Güney Afrikalı bir yerli satıcıdan almıştım.."

Dolaptan ne çıkarsa bir açıklaması var tabii.. Sadece bir arkadaşım tarafından gönderilen bazı eşyaların dışında.. Sağolsun antikanın antikası bir adamdır.. Yaşı da benden büyük..

Adını vermiyorum ama Türkiye'nin tanınmış isimlerinden biridir.. En büyük zevki de yurt dışına gittiğinde gördüğü münasebetsiz şeyleri satın alıp bana hediye etmesi..

Görüntüsüne de bakan öyle bir adamdan bu tür hediyeler geleceğine ihtimal vermez.. Uzaktan bakıldığında YÖK'ün tek oy almış rektör adayı gibi durur.. "Güneş sandım bakamadım yüzüne, söyledikçe kulak tuttum sözüne.." dedikleri türden ağırlıkta biri..

Arkadaşın var mı..

Şimdi askere alsınlar, onbaşı kıyafetiyle paşaları etkiler "Gaza edelim yedi iklime, getirelim onları hak dinine.." diye konuşması ile cümlesini azdırıp, seferberlik ilan ettirir..

Böyle ağırlıkta bir adamın o tür münasebetsiz şeyleri nereden bulup, tedarik ettiğine akıl sır ermez.. Bir tarihte tutmuş, bana bir fotoğraf albümü almış.. Ben de hediye alan herkes gibi sevinerek açtım albümü..

İçinden çıka çıka 70'in üzerindeki kadınların anadan üryan çekilmiş resimleri çıktı..

Tamam, erkek adamız.. Arada bir açık saçık dergilere bakıp çapkınlık yapmamıza kimse itiraz etmez lakin herbiri yetmişin üzerindeki cennetlik fotomodellerin çıplak resimlerini kime, nasıl açıklarsın?

- "Aile büyüğümüz olan hanımların hatırası.." desen olmaz.. "Ne yapalım, benim de zevkim bu.." desen olmaz.. "Tüh sana be adam! Müstehakını bulasın.." deyip o albümü dolapların birine tıkmışız, taşınırken kızların eline geçmiş..

- "Bakıp bakıp kıkırdadılar.." diye hallerini Kemal ispiyonladı, yerin dibine geçtik..

***

Hele içlerinde bir tanesi vardı ki 90'ın üzerinde.. Türkiye'deki akranları en az yirmi yıl önce hacca gitmiş, o teyse anadan üryan dikilip poz vermiş.. Bacaklarında derman olmadığından bastona yaslanarak..

Üzerinde birşey olmadığının farkında değil.. Belli ki bunaklığından istifade edip "vesikalık çekeceğiz" diye soydular..

O albümdekilere ne olduğu umurumda değil de benim başıma ne geldiği önemli.. Utancımızdan kızların yüzüne bakamaz olduk..

Bir tarihte Ankara'da yaşanmış bir olay vardı.. Etlik-Ulus hattında çalışan yirmili yaşlarda bitirim bir minibüsçü boş araba ile işe çıkmış.. Arabasına seksenlik bir teyze binmiş..

Minibüsçü fikrini bozması ile hattan çıkıp teyzeyi ıssız bir yere götürmeye başlamış.. Duruma uyanan teyze "Oğlum ne yapacaksın beni.. Ninen yaşındayım, ayıp değil mi?" diye itiraz ettikçe minibüsçü, magazin sayfalarından öğrendiği gibi konuşup:

- "İşime karışma teyze.. Çirkin kadın yoktur, güzel olmasını bilmeyen kadın vardır.." diye tersliyormuş kurbanını..

Oğlana icraatından dolayı kaç yıl verdiklerini hatırlamıyorum ama benim halim de şu sıralar onunkinden farksız.. O yüzden yazıları evden yazıyorum..

O münasebetsiz albümün yan etkisi geçene kadar da gitmeyeceğim gazeteye..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır