İnternet sadece bir araç. İletişimi sağlıyor ama içeriğini yine siz dolduruyorsunuz.
Sizin ülkeniz, kültürünüz, sorunlarınız neyse internet ona göre oluşuyor.
Son aylarda bilgisayar ekranında beliren elektronik posta mesajlarına baktığımda, Türkiye'nin özellikleri iyice ortaya çıkıyor.
Herkese gönderilen tanıtım mesajları, bir miktar müzik-edebiyat yazışmaları, kişisel mesajlar ve bolca yakınma.
Dertli insanlar, internet yoluyla seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Denize düşen, internete sarılmış.
Kimileri, çevrelerindeki insan hakları ihlallerini duyuruyor.
Kimisi yurt dışında üniversiteye gitmeye hak kazanmış ama parasızlıktan gidemeyen yetenekli öğrenciler için yardım istiyor.
Cezaevlerindeki baskıları, işkenceleri anlatan measajlar yağmur gibi yağıyor.
Bazı okurlar, düşüncelerini aktarıp onları yayınlamamı ya da o konuda yazı yazmamı istiyorlar.
Memur maaşına yapılan yüzde 10 zamma karşı çıkmamızı dileyen mesajlar geliyor.
Lokantaya giden bir çift orada gördüğü kötü muameleyi anlatıyor.
Öldürülen öğretmenle ilgili mesajlar alıyoruz.
Akıl soranlar, kitap adı isteyenler, yaşamda kendilerine bir yol çizmekte güçlük çeken gençler, kayıp yakınlarını arayanlar, cezaevindeki oğlu için yardım isteyenler, çevreyi kurtarmaya çalışanlar, trafik terörüne karşı çıkanlar, üniversite rezaletlerini duyuranlar, nükleer santrali protesto edenler, eşcinsel haklarını koruyanlar, kadın dernekleri, UNESCO üstüne bilgi isteyenler, kişisel görüşlerini bildirenler... Her gün yüzlerce mesaj.
Hele sık sık çıktığım gezilerden dönünce sayıları binleri bulan elektronik postalar.
Bunların hepsini okumaya çalışıyorum. Okuyorum da..
Ve Türkiye'nin nasıl yangın yerine döndüğünü, halkın nasıl haksızlıklarla, insan hakları ihlalleriyle, yoksullukla, vurdum duymazlıkla boğuştuğunu görüyorum.
İçi yanan insanlar, mesajları okunmaz kaygısıyla "Çok önemli!-Acil!-Lütfeeeeeeeen-Bu feryadı duyun!" gibi notlar düşüyorlar.
Haklılar!
Bu köşenin elverdiği ölçüde yardımcı olmaya çalışıyorum ama Türkiye'nin Ağrı Dağı'na dönmüş sorunlarına tek tek gazete köşeleri nasıl çözüm getirebilir ki!
Bir kaç yıl önce televizyonlardaki şiddete karşı bir kampanya açmış ve bir ay içinde 400 bin imza toplayıp Cumhurbaşkanı'na götürmüştüm.
Ne oldu?
Hiç.
Bunları yılgınlıktan yazmıyorum. Elimizden geldiği kadar inandığımız değerleri savunmaya devam edeceğiz.
Ama her şey giderek zorlaşıyor.