Bugünden itibaren sizlere, savaş uçaklarından ticari uçaklara, Uzay Mekiği'nden Delta roketlerine, haberleşmeden uzay teknolojisine kadar pek çok alanda bir dev olan ve geçen yıl 58 milyar dolar ciro yapan Boeing şirketinin dosyasını, açmaya başlıyoruz..
Boeing'in ne olduğunu, Türkiye'ye bakışını, Türkiye ile ilişkilerini.. Olanları, olamayanları ve olması gerekenleri sizlerle paylaşacağız..
Bu dev şirketin tarihinde ilk kez düzenlediği uluslararası basın turunda, şirketin en tepesinden yardımcılarına, ayrıca tüm bölüm ve proje başkanları ile, tam 7 gün, sabah saat 07.00'lerden başlayıp, gece saat 22.00'lere kadar sabahtan akşama kadar bir arada olduk.. Bir İsrailli gazeteci programın 5'inci günü "İsrail ordusunda askerlik yapmak, bu programa katılmaktan daha kolay" dedi. Özetle, günde ortalama 15 saat, uçaklarla yattık, uydularla kalktık.. Önümüz arkamız. Sağımız solumuz bunlarla doldu..
Ve tabii ki çok şey öğrendik. Bazı sorulara hiç cevap alamadık. Boeing yetkilileri bu suskunluklarının gerekçesi olarak `gizlilik dereceli konu, kalkanını kullandılar..
Şirketin merkezinin bulunduğu Seattle'dan baslayıp. Long Beach, Palmdale, St. Louis'de devam edip, Florida'da Kennedy Uzay Merkezi'nde sona eren çok önemli bir gezi oldu bu..
Boeing'in, büyük hissesi kendisinde kalmak üzere, McDonnell Douglas ve Rockwell ile birleşmesi, onu, gerçekten olağanüstü entegre bir şirket haline getirmiş. Sırada Hughes grubunun da Boeing'e katılması var. Yıl sonuna kadar bunun da gerçekleşmesi bekleniyor..
Şimdi artık, dosyamızın kapağını aralayalım.. İlk sayfada şöyle bir başlık okuyoruz: Türkiye.. Öncelikle şunun altını çizelim ki, Türkiye, Boeing için, çok önemli bir ülke.. Önemli olmasının nedeni de, tabii ki, "çok iyi bir müşteri olmasından" kaynaklanıyor..
Türkiye'nın askeri ve sivil uçak alımlarında Boeing hep ilk sırada olmuş.. Ama son zamanlarda şirketin Türkiye'ye satışlarında bir gerileme var.. Örneğin Boeing, dünyanın en iyi savaş helikopteri olarak tanımlanan Apache'lerle katıldığı 4 buçuk milyar dolarlık saldırı ihalesini kaybetmiş gözüküyor.. Gözüküyor diyoruz, çünkü şirket, bu konuda hatasını anlamış gibi.. Örneğin fiyat politikasındakı hatası.. Örneğin teknoloji konumu ve politikasındaki hatasının farkında..
Nitekim, şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Phil Condit ile konuşmamızda, kendisi de bu yorumlarımıza katıldı.. Peki, Boeing'in bu konuda yeni teklif vermesi söz konusu mu?
Cevap Phil Condit'ten: "Tabii verebiliriz.. Fiyat konusunda belki çok büyük bir indirim yapamayız.. Ama başka noktalarda, daha esnek olabiliriz.."
Bu noktada aklımıza, Amerikan Kongresi ile yaşadığımız sıkıntılar geldi.. Ya yine aynısı olursa diye düşündük.. İsrail Çin'e erken uyarı uçağı satmak isteyince ayağa kalkıp, İsrail'i jet yakıtı, yedek parça ve parası ödenmiş savaş uçakları ve helikopterleri bile vermemekle tehdit eden Washington, iş bize geldi mi, Rum ve Ermeni lobilerinin etkisi ile niye sorun çıkartmasın? Boeing yetkilileri ise, Phil Condit'ten yardımcılarına kadar, bu konuda iyimserler.. Böyle bir sorunun aşılabileceğini, merak etmememiz gerektiğini söylediler..
Gelelim Türkiye'nin alacağı havadan erken uyarı uçaklarına.. Ya bunlar da Amerikan Kongresi'ne takılırsa? Bu yüzden de, burada birden, İsrail adı ortaya çıktı.. Türkiye'nin uyarı uçaklarını bu ülkeden alabileceği, onların uçaklarında, Amerikan teknolojisi olmadığı konuşuldu. Boeing ekibinde bu konunun onlar için çantada keklik olmadığını söylediler..
Sonra bu uçaklar da cins cins.. Büyük olmasının önemli avantajı var. Radar farkı yüzünden gelen veriler artıyor.. Ayrıca istenirse savaşma yeteneği bile takılıyor üzerine..
Boeing'e devam edeceğiz.. Burada görüp duyduklarımızdan sonra. Artık inanıyoruz ki, biz onlar için ne kadar önemli isek, onlar da bizim için önemli.. Nedeni Pazartesi gününe...