kapat

14.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
iku
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Uydurma makyaj ve röntgendeki tümör

Sakallı Celal, Gazi döneminin marjinal bir entellektüeliydi. O yılların "Jacobin" siyasetçileri için şöyle demişti:

- Şark'a giden bir geminin içinde, Garp'a doğru koşuyorlar.

Ankara'nın, 20. Yüzyılı da büyük bir fiyaskoyla kapatarak, çağ dışılıktan bir türlü kurtulamamasında; Doğu'ya giden bir gemide, Batı'ya koşar görünmenin payı büyüktür.

Bugün ise Türk egemenleri artık uzaydan yönetilen bir geminin içinde, nereye doğru koşuştuklarını dahi pek bilmiyorlar.

17 bin faili meçhul cinayet de bunun sonucu; Susurluk örneği, eşi menendi görülmemiş kepazelikler de; 13 milyon insanın açlık düzeyinde, 45 milyon insanın yoksulluk düzeyinde, 10 milyon insanın AB düzeyinde yaşar olması da..

Ali Kırca dünkü yazısında Nazım Hikmet için açılmış "vatandaşlığının iadesi" kampanyasına değiniyor ve şöyle diyordu:

- Yaşarken hayatından çalınmış yirmi yılı kim geri verecek peki?

Türkiye'nin 20. Yüzyıl'ı da büyük bir fiyaskoyla kapatacağının ilk gonku Nazım'ın hapse atılmasıyla çalmıştı...

Nazım'ın dosyasını yeniden gündeme getirmek ve onu mahkum etmiş kişilerin adlarını küçük siyah taşlar üstüne beyaz harflerle yazarak, ulusal bir parkın bir köşesinde oluşturulacak Lanetliler Bahçesi'ne dikmek gerekir.

Türkiye'de 10 milyon insan, gelir kaynakları saydam olmasa da, AB düzeyinde yaşıyor.

Can Ataklı da dünkü yazısında, tıpkı Sedat Ergin gibi Türkiye'nin "iki yüzlü" olduğu üstünde duruyor ve şöyle diyordu, "gazetelerin magazin haberlerine; televizyonların televole programlarına baktığınızda ve yine bazı ekonomi haberlerini izlediğinizde genellikle Türkiye'nin hep 'birinci yüzünü' görüyorsunuz.

Belki 'ikinci bir yüzün' olduğunu biliyoruz da, söylemek istemiyoruz. Oysa ikinci bir Türkiye daha var ve bu Türkiye çok gerçek."

Bundan böyle Türkiye'nin "ikinci yüzü", yahut röntgenindeki tümör, çok daha hızlı çıkmaya başlayacaktır Dünya vitrinine... Tıpkı Adalet Bakanlığı'nın Bütçe'den aldığı binde 7'lik pay ve içine düşülen enerji çıkmazı gibi..

Nereden biliyorsun, diye sorarsanız, yanıtlarını şöyle sıralayabiliriz:

1- AB düzeyinde yaşayan 10 milyon Türk, bizim yerli endüstricilerimiz için bile, yeterli bir pazar değil. Daha geniş kitlelerin zengin edilmesi gerek...

2- Ankara'da çok hızlanan uluslararası trafik..

3- Özel operasyon-Mafya-Bürokrat ilişkilerinin saydamlaşmaya başlaması..

4- KKTC'de olup bitenlerin nihayet bizde de -özellikle Cengiz Çandar'ın sayesinde- büyülteç altına alınması. Orada da hamaset edebiyatı arkasındaki büyük fiyaskoların ortaya çıkması...

5- Washington'un artık, Türkiye'nin kendi kendini yağmalayıp çökertmekten vazgeçmesini ister olması...

6- Savunma harcamaları üstünde yeni çalışmaların gündeme gelmesi..

7- Mehmet Ali Birand'ın da manşetleştirdiği gibi, çok gerilerde kalmış olan İslam Dünyası'nın da, globalleşme sürecine katılma zorunluğunu duymaya başlaması...

Türkiye'yi Türk egemenleri bir türlü çağdaşlaştıramadı. Şimdi onu globalleşme süreci çağdaşlaştıracak...

Çünkü artık uydurma makyaj göz boyamaya yetmiyor, röntgendeki tümörü iyileştirmek gerekiyor.. Sanırız bunu da en iyi genç kurmaylar anlıyor...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır