


Ah Selin'im, vah Türkiye'm!
Kucaklaşmak üzere birbirimize doğru hamle edince... Boray Uras'ın sol ayağının aksadığını fark ettik.
- Boray Bey, geçmiş olsun... Ayağınızda ne var?
- Yürümekten olacak... Sol ayağımdaki kaslar ağrıyor.
- Başka bir şeyiniz yok ya.
- Üç tırnağım düşmek üzere.
- Başka?
- Ayaklarım su topladı.
- Başka?
- Sol kasığımda adale ağrısı.
Ama ağrılar, sızılar onun "inancını, direncini" sarsmamış.
Ankara'ya 20 kilometre uzaklıktaki Saray köyünde bize şöyle diyor:
- Selin öldü, başka Selinler ölmesin!.. Yaban domuzlarını bu tarladan uzak tutalım!.. Fidanları yemesin!..
***
Türkiye, Boray Uras'ı bağrına bastı.
Acısını paylaştı.
Yürüyüşüne destek verdi.
- Boray Bey, en çok destek kimlerden?
Yanıt ilginç:
- Kadınlardan ve çocuklardan... Kadın, iki yaşındaki çocuğunu kucağıma veriyor... Çocuklar sarılıp, beni öpüyorlar... Ama erkekler... Erkekler mesafeli... Erkekler sanki bir "mahcubiyetin... Utancın" içindeler.
"Neden acaba" diyoruz.
Boray Bey "bence" diye başlıyor:
- Türkiye'yi erkekler yönetiyor... Kanunları erkekler çıkarıyor... Uygulamayı erkekler yapıyor... Kötü gidişin sorumlusu erkekler galiba.
***
Boray Uras'ın "anlayamadığı" bir şey daha var.
- Nedir Boray Bey?
- Yanımda son model bir Mercedes veya BMW duruyor.
- Sonra?
- Direksiyondaki sürücü beni kutluyor.
- Sonra?
- Trafik terörüne lanet okuyor.
- Sonra?
- Sonra öyle bir gaza basıyor ki... Bir kilometre sonra sanki 150 kilometre... 200 kilometre hıza çıkıyor... Bu nasıl bir ruh yapısıdır... Anlayamıyorum.
***
Acılı baba Boray Bey'in "eylemi" acaba Türkiye gündemine "yeni konuları... Tartışmaları" getirebilecek mi?
Haydi, "trafik terörünü... Yeni yasal düzenlemeleri" tartışalım.
Haydi, "demiryollarını" konuşalım.
Haydi, "sanal gündemlerden" çıkalım.
Haydi!.. Haydi!..
***
Biz "komünist işidir" diye demiryollarını ihmal ettik.
"Bu kafadakilere" nasıl anlatsak ki:
* Berlin-Essen arasında günde karşılıklı 28 tren seferi var.
* Essen'den Zürih'e 27 sefer.
* Essen'den Paris'e 8 sefer.
* Essen'den Viyana'ya 18 sefer.
Bu nasıl komünizmdir ki...
"Bütün Avrupa" dört elle sarılıyor.
***
Türkiye 1970'li yıllarda "demiryolu gerçeğini" kavradı.
Ankara-İstanbul arasında "hızlı tren" işletmek için yatırıma... Yeni hat döşemeye... Tünel yapmaya başlandı.
Sonra "ne oldu" biliyor musunuz?
"On kilometresi tamamlanan" Ayaş tüneli durduruldu.
Kapısına "kilit" vuruldu.
Ve şimdi "yeni bir araştırmaya... Çalışmaya" girişildi.
Tüneli "depo yapma" çalışması.
Rusya'dan gelen doğalgaz için BOTAŞ'a "depo" lazım.
Yüz metre çapında, on kilometre uzunluğundaki tünel "bu iş için" biçilmiş kaftan.
Tam bir milyon metreküp gaz depolanabilecek.
***
Ah Selin'im, vah Selin'im...
Ah Türkiye'm, vah Türkiye'm...