Sevdiğim erkekle insanların arasında elele yürümeye utanırım, herkes beni ayıplayacakmış gibi hissederim
Türkan Şoray'la her defasında keyifli sohbetler yaparız. Bu kez de öyle oldu. Önce tedirgindi, sonra yüreğinin kapılarını açtı. Her sorumda biraz düşündü, önce kendi iç sesinde dile getirdi yanıtları, sonra bana... Her röportajımda görünen, bilinen Türkan Şoray "efsanesinin" ötesinde onu bir kadın olarak, bir insan olarak tanımaya çalıştım. Tanıdığıma da inanıyorum. Samimiyetimizin ne kadarı bu röportaja yansıdı bilemiyorum ama biz birlikte olduğumuzda Türkan Şoray gerçekten farklı... Bir başka kadın...
Evlenecekmişsiniz. Doğru mu? Hem de bunu çok sürpriz bir biçimde yapacakmışsınız?
- Size sözüm var. Yüreğimi yangın hale getirecek biri olursa size haber vereceğim. (Kahkahalar)
Yüreğinizde yangınlar yok mu artık?
- Yürek yangınları çok kolay oluşmuyor maalesef. O yangını oluşturacak insan çok önemli. Ama evlilik yok. Teklifler oluyor tabii. Ben evlenmeyi kafama koysam, hazırlayabilirim o pozisyonu. Çevremde böyle birçok kişi var. Ama ben bunu hissettiğim anda hemen muhasebesini yapmaya başlıyorum. 'Değer mi?' diye soruyorum kendime.
Belki de çok heyecanlandıran kimse olmadı.
(Derin bir sessizlik, düşünüyor)
- Bazen çok heyecanlandıran kişiler çıkıyor karşıma ama koşullar uygun olmuyor. Hoşlanıyorum ama olmaması gereken bir beraberlik olduğunu fark ediyorum. Ve hemen yangını söndürüyorum. Yine bilmece gibi konuştum değil mi? (Kahkahalar)
Sürekli bir kaçış söz konusu.
- Ne yapabilirim ki? Belki çok hoşlandınız ama adam evli olabilir. Pat diye kafanızda bitiriyorsunuz. O insanı hiç tanımamış gibi davranıyorsunuz.
Sonuçta bir kadınsınız ve sizin de ihtiyaçlarınız var. Doğanın dengesine karşı gelmiyor musunuz? Sadece aldığınız iltifatlar ya da bir bakış yetebiliyor mu?
- Ben doğanın dengesine karşı geliyorum.
Sizi sınırlarınızın dışına kimse çekemiyor...
- Haydi çekin. (Kahkahalar) İtirazım yok.
Rüçhan Bey'le aranızda 23 yaş fark vardı. Belki onun sahiplenme duygusu hoşunuza gitti. Cihan Bey'le evlendiniz, çocuğunuz oldu. Aşk mıydı bunlar?
- Aşktı herhalde. Bana göre aşk bir yürek çarpıntısı, dünyayı başka türlü görme, onu yaşamınızın merkezi haline getirme, ayaklarının yerden kesilmesi, bir deprem yaşama... Ben bunları yaşadım. Çok küçük yaşlarda Rüçhan Bey'le de yaşadım, Cihan Ünal'la da yaşadım. Bir iki kez daha böyle duyguları yaşadım, yani yüreğim gümbür gümbür etti.
Cihan Bey'den sonra mı?
- Evet, aşkı yaşadım. En şiddetli biçimiyle. Ağladım, acısını da çektim, mutsuz da oldum.
Şimdi duygularınızı köreltiyorsunuz.
- Evet kendi kendimi uyutuyorum.
Çok genç yaşlarda olgun bir erkekle yaşamanız aslında yaşam çizginizi belirlemiş. Siz de öyle düşünüyor musunuz? Yani hayat biraz tersinden mi aktı?
- Doğru, çok genç yaşlarda olgun bir erkekle olduğum için yaşamam gerekenleri, o genç yaşın çılgınlıklarını yaşayamadım. Ne olursa olsun olgun bir erkekti ve beni frenledi.
Hep küçük hanım olmak zorundaydınız.
- Çalışan, para kazanma çabasında olan... Belki de küçük hanım. Olgunluk vardı.
Olgunluk, ağırlık mı, öyle olma zorunluluğu mu?
- O yaşlarda bile gülmüyordum. Gittiğimi yerlerde sessiz sessiz otururdum.
Rüçhan Bey'e ayak uydurmak adına mı?
- Evet. Rüçhan Bey tabii çok etkili yaşamımda. Farklı bir şey getirdi bana. Benim yapım da ona uygundu belki. Aslında ben son derece dışa dönük, neşeli, espritüel bir insanım. Çılgın bir tarafım da vardır. Kendimi inanılmaz özgür hissettiğim anlar olur. Baskısız ortamlarda ortaya çıkar bu halim. Ama şimdiki Türkan Şoray'ı artık üzerime giymişim. Böyle yaşamam gerekiyor.
Belki o çılgın kimlik tekrar ortaya çıkar?
- Ama bundan sonra çok yadırganmaz mı? Çok enteresan; geçen gün "İkinci Bahar"ın kutlaması vardı. Oradan Şamdan'a gittim, bir gece sonra da Pakize Suda'ya gittim. Gazeteciler görür görmez 'Ooo Türkan Hanım, maşallah gece hayatını pek seviyormuşunuz' dedi. Bakar mısınız, gazeteci arkadaşlar bile yadırgadı.
Peki mesela o gece Sezen Aksu çıkıp dans etmiş. Siz de dans edemez miydiniz?
- Orada edebilirdim ama yapamadım. Mesela Şamdan'a gittim, içim gitti orada.
Kaç senedir dans etmediniz?
- Hayatta en çok sevdiğim şey dans etmek ve şarkı söylemektir. Bunları çılgın gibi istediğin halde gidiyorsun, oturuyorsun seyrediyorsun.
Acaba bu kendinizi yeterince sevmemekle mi ilgili bir şey? İnsan kendini de mutlu etmeyi düşünmez mi? Dans etseniz ne olur? Dünyanın sonu mu gelir?
- Çok utanırım. Mesela sevdiğim bir erkekle sokakta insanların arasında elele yürümeye utanırım. Benim için ne düşünecekleri aklımdan geçer.
Rüçhan Bey elinizi tutmadı mı?
- Hayır tutmadı. Utanırım.
Ya Cihan Bey'le?
- Hayır.
Filmlerdeki Türkan Şoray vardır; baştan çıkartan, çok dişi... Gerçek hayatta da bir kadın olabilir misiniz?
- Kafama koyarsam baştan çıkarıcı olurum tabii. Bu kadının en önemli silahıdır. Baştan çıkarıcılık konusunda kendimden eminimdir. (Kahkahalar)
Geçen röportajımda 'hayatta en çok güvenebileceğim erkek Kadir İnanır'dır' demiştiniz. Bu duygu devam ediyor mu hala?
- Onunla çok güzel bir dostluğumuz var. Başım sıkıştığı zaman hemen arkamda, yanımda olacağını biliyorum.
Peki mesela bir gece birisine telefon açıp 'canım çok dans etmek istiyor, haydi bir yere gidelim' deseniz?
- Tabii söylerim. Kime söyleyebilirim acaba? Herhalde Kadir İnanır'a söyleyebilirim.
Hayranlarınız yıllarca Kadir İnanır'la sizi birbirinize yakıştırdı. Film çekiminde aranızda bir elektriklenme oldu mu?
- Hayır. Kadir hoş, çok yakışıklı bir adam. Bu gerçeği kabul etmek lazım. Onunla bir ortamda bulunmaktan, sohbet etmekten çok hoşlanıyorum.
Kadir İnanır'a 'Eskiden filmlerinizde ne güzel bakardınız. Şimdi öyle değilsiniz' diye sormuşlar. O da size atıfta bulunarak 'İyi de, o filmlerde kime bakıyordum, siz ona bakar mısınız?' demiş. Aranızda hiç dile getirilmemiş bir aşk olabilir mi?
- Tabii insanlar benim evlenmemi, mutlu olmamı çok istiyor.
Soruma yanıt alamadım. Bu yaşanmamış bir aşk olabilir mi?
- (Derin sessizlik)
Belki doğru yer ve doğru zaman değildi diyebilirsiniz? Belki de bu elektriklenmeler olduğunda hayatınızda başka birileri vardı. Belki de yıllarca platonik olarak bu duyguları yaşadınız?
- İşte o güzelliği kaybetmemek adına belki. Bazı şeyler dile getirildiği zaman büyüsü bozulabilir. Evet buna katılıyorum. Ama bunu genel olarak söylüyorum.
Ben bu sorumun yanıtını yine alamadım. Bunun yanıtı bir tek Türkan Şoray'ın kalbinde... Kimse de bilemeyecek herhalde...
Güzel bir kahkaha atıyor Türkan Şoray... Bu kadar çok konuşması bile mucize...
Belki bir gün, yeniden konuşuruz.
Her şeyi... Daha açık...