İç, sür, öldür
Şehit Anaları Dernekleri'ni ilk icat eden millet biz değiliz.
Yüreği yanan anneler en yaygın ve ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde örgütlendiler.
Teröre karşı değil; terörden daha beter diye niteledikleri içkili araç kullanmaya karşı.
Anneler bugün, yalnızca ABD'nin değil, Kuzey Amerika kıtasının en örgütlü hareketinin başında geliyor.
"Sarhoş Sürücülerle Savaşan Anneler Hareketi.. (Mother Against Drunk Driving- MADD)" Anneler bu yıl 20. yıllarını kutluyorlar.
Anneler, eski Başkanlardan Ronald Reagan'ın California Valiliği döneminde onun da yardımıyla örgütlenmeye başladılar.
Anneler bu ulusal hareketin 20. yılında, yalnız sarhoş sürücülere karşı değil, küçüklere alkol satışına karşı da mücadele ediyorlar.
Ama asıl hedefleri sarhoş sürücülerin en ağır cezalara çarptırılması. Bu arada sarhoşların yol açtığı trafik kazalarıyla ilgili anlayışın değiştirilmesi için de büyük çaba harcıyorlar.
***
Annelerin, artık birçok eyalette genel kabul gören tezleri şöyle:
- Sarhoşların yaptığı kazalar, kaza değil kasten veya kasta yakın ihmal sonucu gerçekleşen cinayetlerdir. Cinayet hazırlığı sarhoşun direksiyona oturmasıyla başlar ölüm ve yaralama ile son bulur.
Bu nedenle sarhoşların yaptığı kazalarda ölen ve yaralananlar "kaza" kurbanı sayılmıyor.
Doğrudan içkili araç kullananların, kasıtlı kurbanı kabul ediliyorlar
Kasıt söz konusu olunca da dünyanın her ülkesinde öngörülen ceza, para ile değil hapisle hesap ediliyor.
***
Bundan iki yıl önce Amerika'da iki kişinin ölümüne neden olan bir sarhoş sürücü mahkemenin onayladığı idam cezasından son anda kurtulmuş ve cezası müebbet hapse çevrilmişti.
Bugün hem birçok Avrupa ülkesinde hem de ABD'de de sarhoş araç kullanmak doğrudan mahkemelik suç olarak işlem görmektedir.
Bizde halen uygulanan ceza ve ceza puanları bu ülkelerinkiler yanında ancak komedi ögesi olabilir.
Bundan beş ay önce arttırılan ve 34 milyon liraya çıkarılan para cezası sarhoş araç kullanmayı önlemekten çok uzaktır.
Hem halkın doğrudan can güvenliğine kasteden bir suç için verilen bir para cezasının varlıklı suçlular üzerinde caydırıcı bir etki yapması mümkün değil.
Ayrıca sarhoş araç kullananların caydırıcı bir cezaya çarptırılabilmesi için ölüm veya yaralanmaya neden olmaları gerekiyor.
Bugün içkili araç kullanma keyifleri için çevreye ölüm saçanlara verilen cezalar çok etkisiz. Bunu hafta sonlarında içkili araç kullanmanın bir yaşam biçimine dönüşmesi kanıtlıyor.
Sarhoş araç kullananların kazaya yol açsalar da pratik olarak hapse girme riskleri yok.
Ölüme yol açsalar bile verilen birkaç aylık hapis cezası para cezasına çevriliyor. Sonuçta yok edilen bir cana karşılık en fazla birkaç milyar lira ile serbest kalınıyor. (Bunun sayısız örneği elimizdeki dosyalarda mevcut!)
Hem ölüm veya sakatlanma olduktan sonra verilecek bir ceza hiçbir yaşamı geriye getiremiyor.
Önemli olan insana zarar verilmesini önleyecek en etkin tedbirleri almak.
En etkin tedbir ne?
Doğrudan suçüstü mahkemesine sevk, ehliyetin uzun süre geriye alınması ve suç aleti aracın değerinin belli bir yüzdesiyle ölçülebilecek ağırlıktaki para cezası.
Sarhoş araç kullanmanın cezası kazaya yol açılmasa bile, birçok Avrupa Birliği ülkesinde en az br kaç milyar lira cezada ve ehliyete el konulmasından başlıyor. ABD'nde 150 bin dolara kadar yükseliyor.
Bu miktardaki bir ceza, pratik olarak araca hazinece el konulması demek.
***
Ehliyetin 5 yıla kadar geri alınması birçok ülkede uygulanan yaygın bir ceza.
Bu arada aracı "suç aleti" sayan ve hazineye irat kaydeden ülkeler de var.
Çünkü suç eğilimi taşıyanlar için çoğu kez mal candan daha değerli.
Biz de, ağır bir para cezası ve ehliyete bir süre el konulması ve-veya en az üç ay hapisle birlikte suçun tekrarı halinde aracın devlet mülkiyetine geçirilmesi, en etkin önlem olacak.
TBMM, bu yasa önerisine sahip çıkarsa, her yıl yollarda can veren yurttaşlarımızın en az yüzde 10'u sarhoş sürücülerin elinden kurtarılmış olacaktır.
Bağdat Caddesi'nde kimliği belirsiz bir canavarca öldürülen kızı için yürüyen baba, Ankara'ya varıncaya dek bu yasanın çıkartılması annelerin gözyaşını azaltacaktır.