kapat

11.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Ensemdeki tacizci

Yıllar var ki, enseme yapışan bir tacizciyi deşifre etmek için fırsat kolluyorum. Ama bir türlü punduna getirip de bu konuda bir yazı yazamadım. Tam niyetleniyorum, gündeme bir bakıyorum ki Susurluk patlamış, Hizbullah Operasyonu başlamış, cumhurbaşkanı turları kritik bir safhaya gelmiş, ya da Galatasaray Avrupa Şampiyonu olmuş. Her seferinde, "şimdi ayıp olur" diye vazgeçiyorum.

Ama tacizcim ensemden düşmüyor bir türlü. Günlerimi, saatlerimi mahvetmekten vazgeçmiyor. Şimdiye kadar kimbilir kaç filmi, kaç konseri zehir etti bana. Katıldığım kaç kokteyl ya da dost sohbeti, onun yüzünden eziyete dönüştü.

Yaka etiketinden kimse ölmüyor ki, bunu fırsat bilip konuyu gündeme getireyim.

Ama bugün artık canıma tak dedi. Daha yeni aldığım bir bluzun enseme çalı dikeni gibi batan etiketini söküp çıkarayım derken, güzelim bluzun arkasında -şu anda küçük ama yıkandıkça büyüyecek olan- bir delik açınca, "yeter artık" dedim. Bu konuyu yazıp, bütün tüketici derneklerini yardıma çağırayım.

Evet, bütün giysi üreticisi firmalardan şikayetçiyim.

O etiketleri nasıl bir kumaştan yapıyorlarsa, kırk defa yıkansa yumuşamıyor. Yıllarca giydikten sonra yer bezi yaptığınızda bile o diken gibi etiket, orada öylece, ilk günkü sertliği ve rahatsız ediciliği ile duruyor.

"Bu kadar ağlaşacağına, al eline makası, sök" diyenler, her nasılsa tacizciyle hiç tanışmayanlardır sadece.

Birincisi, "o"nu makasla kökünden söküp çıkarmak mümkün değildir. Kökü çıkmazsa da bir işe yaramaz. Bunun için jilet gerekir. Ama permatikler çıkalı o eski tip jiletler tarihe karıştığından ortalıkta fır döner, sırtınızdaki düşmanı kumaşı zedelemeden enterne etmenin yolunu bulamazsınız. Sonunda ensenizde sürekli sizi tırmalayıp duran bir dikenle birlikte yaşamaya alışmak ya da giysinizi riske atmak seçenekleriyle başbaşa kalırsınız.

İkincisi, yeni aldığınız bir giysinin etiketinin ne kadar tırmaladığını farkedene kadar bir kaç kötü deney yaşamanız kaçınılmazdır. Tacizci, kendini hemen ele vermez. Önce sebebini tam anlamadığınız küçük bir rahatsızlık duyar, kıpırdar durursunuz; vakit ilerledikçe huzursuzluğunuz artar; bir kaç saat sonra artık elinizi ensenizden çekemez hale gelirsiniz.

En acısı bunlardan bir ya da bir kaçının, seyahat bavulunuza sızmış olmasıdır. Ben bu konudaki son deneyimimi Çin'de yaşadım. Ama yine "ayıp olur" endişesiyle, Çin gözlemlerimi aktardığım yazılarda sizinle paylaşamadım. Şimdi konu açılmışken içimi dökeyim: Oraya vardığımızda hava çok sıcaktı ve götürdüğüm kolsuz bluzlardan ikisinin de arkasına birer tacizci konuşlanmıştı. Günlerce onlardan kurtulamadım. Ne resepsiyondan istediğim makas işe yaradı, ne jilet bulabildim. Dördüncü günde, öyle bir hırsla çekip koparttım ki, dönüşte iki bluzu da çöpe atmak zorunda kaldım.

***

Üretici firmaların bu eziyeti bize neden yaptıklarını anlıyorum elbette. Hani artık her şey "marka" olmanın üstünde dönüyor ya; giysi firmalarımız da, yarattıkları marka ölümsüz olsun istiyorlar. Ne "koşulsuz müşteri mutluluğu" ilkesi, ne "müşteri odaklı hizmet anlayışı" ve ne de buldukları diğer parlak sloganlar, markayı "ebediyete kadar" yaşatma tutkusu karşısında para etmiyor.

Bu gidişle, bundan bin yıl sonra, arkeologlar kazı yaparken, muhtemelen bir depremde iki kolon arasına sıkışıp kalmış bir kadın cesedine ait kemikleri bulduklarında, ağzında porselen dişleri ve bir de boyun kemiklerinin hemen altında bir yerlerde hâlâ pırıl pırıl duran bir yaka etiketi bulacaklar.

O etiketi de kemiklerle beraber müzeye kaldıracaklar.

Kadının kimliğini bilmediklerinden, müzedeki cam fanusun yanındaki tabelaya da herhalde o markayı yazacaklar.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır