kapat

11.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CENGİZ ÇANDAR(ccandar@sabah.com.tr)


"Şam'ın sfenksi" ve Ortadoğu'da deprem

Hiçbirşey eskisi gibi olmayacak. Ne Suriye'de, ne Ortadoğu'da, ne uluslararası politikada ve ne de hatta Türkiye'nin Ortadoğu politikasında...

Hafız Esad, 30 yıldır Suriye'nin kaderine hükmeden bir "otokrat" olmanın ötesinde bir kişilikti. "Şam'ın sfenksi" diye adlandırılacak kadar oturaklı, yerine sağlam basan ve gerek uluslararası dengelerin, gerekse Ortadoğu'nun başdöndürücü zıtlıklarla yer değiştiren siyasi kum fırtınalarının içinde ve arasında "uluslararası kalibrede bir siyaset adamı" olarak kalmayı başarmıştı.

Suriye, Esad'ın nitelikleri sayesinde etinden budundan çok daha geniş boyutlarda, uluslararası siyaset denkleminin içinde yer alabilmişti. Böyle bir şahsiyetin göçüp gitmesi, ardından kim gelirse gelsin, artık hiçbirşeyin eskisi gibi olamayacağı sonucuna herkesi kolayca vardırıyor.

Suriye, "Ortadoğu denklemi"nde öylesine tayin edici bir konumdaki ülke ki, büyük ölçüde Hafız Esad sayesinde "Ortadoğu'da Mısır'sız savaş; Suriye'siz barış olmaz" hükmü adeta bir "kaziye-i muhkeme" olarak siyaset düsturuna girmiştir. Hafız Esad'dan sonra "Ortadoğu denklemi"nin ne şekil alacağı, "Barış Süreci"nin kaderi, bu arada İsrail'in ve Lübnan'ın geleceğinin nasıl şekilleneceği, İran'ın ve Irak'ın konumu; büyük ölçüde, Suriye içindeki yeni iktidarın yapısına ve kimliğine bağımlı olacaktır.

Böylesine bir "dev" siyaset adamının terkettiği boşluk, üç-beş günde doldurulacak cinsten olamaz. Gerçi, Suriye Parlamentosu, alelacele "lider"in yerini bırakmak istediği oğlu Başşar'ın önünü açacak anayasa değişikliğini gerçekleştirmiştir ama bu orta ve uzun vâdede fazla bir şey ifade etmiyor.

Zira, Suriye'de Başşar Esad'ı ülkenin yeni "sultanı" yapacak geçiş süreci henüz tamamlanmadan Hafız sahneyi aniden terketmiştir.

Son haftalarda Suriye'de çok tayin edici ve gelecekteki dişediş bir iktidar mücadelesinin habercisi olan iç değişiklikler cereyan ediyordu. Başbakan, aniden değiştirilmiş ve çok geçmeden görevden alınan Başbakan Mahmud Zu'bi, "yolsuzluk" ithamı ile tutuklanmıştı. Aynı itham, ülkenin çok uzun yıllar Genelkurmay Başkanlığı'nı yapmış olan Hikmet Şehab”'ye uzandırılmış ve Şehab”, ülkeyi son hafta içinde terketmişti. Dahası, temizlik, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Abdülhalim Haddam'a kadar uzatılmaktaydı. Hafız Esad'ın iktidarını dayandırdığı "istihbarat örgütleri konfederasyonu"nun en önemli isimlerinden Ali Duba, yine bir süre önce emekliye sevkedilmişti.

Hafız Esad'ın bulunmadığı ve hem "savcı", hem "yargıç" olarak rol alamayacağı bir siyaset sahnesinde, yerini alsa bile, oğlu Başşar ve ekibi, aynı otoriteye sahip olamayacakları için, Suriye'nin önünde bir "iktidar mücadelesi"nin yattığı bellidir.

Ayrıca, nüfusunun yüzde 80'i Sünn” olan bir ülkede ve geleneksel siyas”, ticar” ve kültürel elitinin mevzilendiği Şam ve Halep'in, siyasi karar mekanizmasından dışlandığı bir "azınlık diktatörlüğü"nde, "dev"in göçmesi, büyük toplumsal çalkantılara da açık bir zemin oluşturacaktır.

Besbelli ki, Ortadoğu'da, "Suriye mühürlü İsrail'le bölge barışı", Suriye'de bir vâde içinde patlak vermemesi imkânsız "iktidar mücadelesi"nin sonuçlarını bekleyecektir. Henry Kissinger, birkaç ay önce, el altından, Ehud Barak'a Suriye ile barışta acele etmemesini, Esad sonrasını beklemesini tavsiye etmişti. Esad sonrasının nasıl bir manzara ortaya çıkaracağı belli değildir ama İsrail ile barış anlaşması ihtimali dahi, hiç kimse Hafız Esad'ın her anlamdaki otoritesine sahip olamayacağı için, belirsiz bir geleceğe, ertelenmiştir.

İran'dan Amerika'ya, İsrail'den S.Arabistan'a, Irak'tan Mısır'a, Lübnan'dan AB'ye (başta Fransa) uzanan çok geniş bir "farklı çıkarlar ve politikalar yelpazesi" bu iktidar mücadelesine yansıyacaktır. Sonuç, sadece Suriye'nin içinden elde edilemeyecektir. Bu olgu, geçiş dönemi ve geleceği, daha da karmaşıklaştırıyor.

Hafız Esad'ın ölümü ile Ortadoğu'da ve uluslararası dengelerde kocaman bir kaya parçası yerinden oynadı. Ortadoğu ve uluslararası politikanın zeminindeki titreşimler ve sarsıntının dinmesi, epey zaman alacaktır...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır