kapat

11.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Eğlencelik

Şimdiye dek Türkiye'nin, bir an önce kalkınıp çağdaşlaşması gerektiği konusunda söylenmiş olan nutuklar da yüzbinleri aşar, yazılmış yazılar da...

Görünen o ki, beklenilen sonuca hala varılmış değil; Avrupa Birliği'ne bugün dahi üye olamadığımıza göre...

200 yıldır süren bu toplumsal başarısızlığın elbet birtakım köklü nedenleri var...

Bu alanda hepimiz bir şeyler söylemişizdir.

Kimimiz:

- Eğitimsizlik, demişizdir...

Kimimiz:

- Köylülüğü bir türlü aşamamış olmak...

Kimimiz de:

- Topluma özel damgasını vuran "mesleksizlik"i, bir türlü çözümleyememiş olmak..

Vaktiyle Aziz Nesin, bir de "zekasızlık" oranındaki yaygınlık üstünde durmuştu..

Zekasızlığın nasıl alt edilebileceğiyle ilgili formüller geliştirmiş, herhangi siyasal bir partimiz yok bizim...

Sadece eski zaman büyücülerinde rastlanıyor zekayı geliştirme, yahut körletme yöntemlerine...

Bunlardan biri de şu:

Yeni doğmuş bir tavşan yavrusunun kakasını alıp, önce kuruttuktan sonra bir güzel dövüp karabiberle karıştırıyorsunuz..

Bir hafta boyunca ikindiden sonra, bildiğiniz 3 Arapça duayı okuyayarak, zekasının gelişmesini istediğiniz kişinin adını tekrarlaya tekrarlaya, sağa sola üflüyorsunuz ve "zeka meka, oh keka" diye, göğe doğru yavaşça bağırıyorsunuz.

Sonra da kurutup karabiberle karıştırdığınız yeni doğmuş tavşan yavrusu kakasını, zekasının gelişmesini istediğiniz kişinin yemeğine karıştırarak, art arda 3 sabah kendisine yediriyorsunuz.

O, tavşan kakasını yedikçe de, daha önce okuduğunuz 3 Arapça duayı tekrarlayıp, zekasının gelişmesini istediğiniz kişiye, akıl fikir ihsan etmesi için Tanrı'ya yalvarıyorsunuz.

Salaklıktan kurtulması için kendisine büyü yaptığınız kişi, bir ay içinde büyük bir zeka gelişimi göstererek, siyasete atılacak ve ülkeyi kurtarma önerileri yapa yapa; en azından kendi hayatını rahata kavuşturacaktır...

Adamın biri iyice hastalanmış. Yakınları doktor çağırmışlar. Doktor gelir gelmez, hastaya şöyle bir bakmış ve hemen çıkıp başına oturmaya kalkmış.

Hastanın yakınları:

- Aman ne yapıyorsunuz doktor bey, diyerek; doktoru elinden kolundan tutup, hemen aşağı inmeye zorlamışlar.

Doktor:

- Başka türlü kurtaramam, mutlaka çıkıp başına oturmam gerek, diye diretiyormuş.

İtiş kakış arasında doktorun tepesi atmış:

- Buraya bakın, demiş, ültra-modern bir tedavi yöntemi bu. Türkiye'yi kurtarmak isteyenler de, hemen çıkıp başına oturmaya kalkmıyorlar mı?

Patla! Patladın mı? Patlamadın ya!

Patlatırım ha!

Yok nüfus patlaması, yok trafik patlaması, yok cep telefonu patlaması...

Kafa patlatma, balon patlatma, çömlek patlatma...

Patlama üstüne böylesine geniş bir çeşitlemeye; biliyorsunuz sonunda tabancalar, tüfekler, dinamitler, saatli bombalar da iyice katılmaya başlamıştı..

Ne var ki, patlama zinciri bu kadar uzadı mı, sonunda sıra tarihin sık sık sözünü ettiği kabağa gelir.

Ve kimin başına nerede, ne zaman, nasıl patlayacağı hiç belli olmaz o kabağın...

Göründüğü kadarıyla şimdi o dönemi yaşamaya başladık galiba...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır