Geçen hafta pazarlama operasyonlarını şirketleştirme konusunda Yönetim'e destek veren Galatasaray, Türkiye'de yeni bir 'ilk'e daha imza attı. Aslında sözkonusu aktivite ve logoların bünyesinde barınacağı Sportif A.Ş. zaten kurulu bir şirket. Amaçları arasında ise, Galatasaray markasının değerlendirilmesi bulunuyor. Ancak bu şirketin harekat planı, bir ölçüde geçtiğimiz yıl başlayan finansman arayışları sonucunda netlik kazandı.
AIG'nin Blue Voyage fonunu yöneten ve Galatasaray'ın şirketleşmesi yönündeki önerileri sunan Paolo Zapparoli ile şimdiye kadar yapılanlar ve beklentileri hakkında görüştüm. Söylediklerinden çıkardığım en önemli sonuç, Galatasaray'ın dünyadaki sıralaması ile (7. sırada), kazandığı ciro arasında (40.-45. sırada) ciddi bir fark bulunduğu. Performansı bu denli iyi bir spor klübünün, daha güçlü finansal kaynaklara sahip olması gerekiyor. Çünkü kaliteyi bu noktada tutmak için harcanan bütçeler uluslararası boyutlara ulaşıyor.
Ali Kırca'nın hazırladığı Siyaset Meydanı'nda yapılan anketlerde yaklaşık yüzde 70'lik bir kitlenin yeni yaklaşıma destek verdiği ortaya çıkmıştı. Galatasaray içinde ciddi bir muhalefet olmasına rağmen, Genel Kurul'da Faruk Süren'e verilen destek bünyesinde kararlar onaylandı. Aslında bu gelişmeler Türkiye finans çevreleri açısından da bir 'ilk.'
Şu anda 95 milyon dolar değer biçilen Sportif A.Ş.'nin 20 milyon dolarlık bölümünün AIG'ye devredilmesi öngörülüyor. Bu anlaşmanın 1 hafta içinde sonuçlandırılması bekleniyor. Ardından yaklaşık 2 ay içinde Sportif A.Ş. halka açılacak. Genel Kurul kararına göre, halka arzda pazarlama şirketinin en fazla yüzde 15'i satılabilecek.
Galatasaray'ın şimdiki başarısını -finansal anlamda darboğaza girme pahasına- elde ettiği biliniyor. Yaklaşık 26 milyon dolarlık bir borç yükü var. Bu yeni yaklaşımla, hem hızlı bir biçimde finansman sağlayabilecek, hem de Galatasaray markasının değerini 'para' olarak geri alabilecek. Böylelikle, Galatasaray performansının sürekliliğini bir ölçüde garantileyebilecek. Yönetici, teknik adam ve futbolcuların seviyesini uluslararası normlarda tutabilecek. Eğer fon yatırımı AIG tarafından yapılırsa, finansal kaynak 'AIG Blue Voyage' ve 'AIG Global Sports and Entertainment' fonlarından sağlanacak. Sportif A.Ş.'nin öncelikli misyonları arasında sponsorluk değerlerini artırmak, televizyon, radyo ve internet haklarından sağlanan gelirleri hızlandırmak ve markalı ürünlerin kalite ve satışlarını yükseltmek bulunuyor. Diğer bir hedef de, yurtdışındaki Galatasaray taraftarı ve futbolcu izleyicisiyle daha güçlü bir iletişim kurmak. Onaylanan yaklaşım gerçekleşirse, ülkemiz futbol camiasını farklı bir 'resim' beklemekte. Öncelikle benzer oluşumların diğer büyük klüplerde de kısa zamanda başgöstermesi çok muhtemel. Özellikle Beşiktaş, benzer sinyaller veriyor. Bu da, daha rekabetçi bir futbolun sergilenmesi anlamına gelebilir.
Zapparoli, Galatasaray'daki gelişmeleri 'başarılı bir aile şirketinin kurumsallaşması'na benzetiyor. Ve soruyor, 'bin birimin yüzde 80'ine sahip olmak yüz birimin yüzde 80'ine sahip olmaktan daha avantajlı değil mi? Bu açıdan bakıldığında Galatasaray Yönetimi'nin benimsediği yaklaşım oldukça mantıklı görünüyor.
Sporun giderek kurumsallaşması, kısa dönemde küçük klüpleri olumsuz etkilese de, uzun dönemde daha çok kalite ve rekabet gücü getirecektir. Taraftarı mutlu eden de bu olsa gerek.