kapat

10.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ALİ KIRCA(alikirca@sabah.com.tr )


Şüphe

Umut operasyonunda akıllar karıştı... Katil kim? İlk başta akıllara gelmesi gereken sözcük, son anda geldi. Şüphe!.. Önce şüphe etmeliydik... Katillerin isimleri önemliydi elbette..

Tarih; katil kimlikleriyle ilgili "tarihsel yanılgılar"la doluydu...

Lakin isimler değişse ve karışsa da; yanıtı aranması gereken doğru sorular ve o sorulara verilecek doğru cevaplar daha çok işe yarayabilirdi..

Yıllar önce sormuştuk:

"Reichstag'ı kim yaktı" diye..

Bugün yine sormanın tam zamanı: Reichstag'ı kim yaktı?.

***

"Alman Parlamentosu Reichstag, 1933 yazında alevler içinde kaldığında, Nazilerin Berlin'de iktidara yürüyüşünün ayak sesleri de duyulmaya başlamıştı.

Reichstag yangını, Nazi iktidarının artık önlenemez yükselişinin son kıvılcımı oldu.

Önce tüm Almanya'yı, sonra kıta Avrupasını yakıp yıkan yangın da, ateşini Reichstag'dan aldı...

İyi de, Reichstag'ı kim yaktı?..

Hitler ve Naziler, kundaklamadan, komünistleri ve sosyal demokratları sorumlu tuttular.

Bulgar komünist eylemci Georgi Dimitrov'u suçlu ilan ettiler.

Böylece, komünistlerden sosyal demokratlara dek tüm bir sol cepheye karşı zulüm makinesini işletmenin gerekçesini de bulmuş oldular.

Bu olay, Berlin'de, iktidarın önündeki Brandenburg Kapısı'nı da sonuna kadar açtı Nazilere.

Ne var ki, Reichstag yangını sanığı olarak mahkum edilen Dimitrov'un görkemli savunmasını tarih doğruladı.

Yangını Dimitrov çıkarmamıştı.

Ama Naziler için atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmişti.

Provokasyon Hitler'i kanlı diktatörlüğünün zirvelerine taşımıştı bile...

O halde, aklın yolu birdi.

Reichstag yangınını Naziler, kendileri çıkarmıştı.

Komplonun altındaki imza Adolf Hitler'e aitti.

Acaba?

Fritz Tobias ve Henning Kohler başkanlığındaki araştırmacılar grubu, son yayınladıkları kitapla, Reichstag yangınını komünistlerin de Nazilerin de çıkarmadığını ortaya koydular.

Olayın tek bir sorumlusu vardı.

Marinus Van Der Lubbe adlı genç bir Hollandalı anarşist...

Ve belli ki Reichstag'da çaktığı kıvılcımın, sonradan tüm Avrupa'yı kasıp kavuracak bir yangına yol açacağını düşünmeden düzenlemişti bu eylemi.

Ama neye yarar?

Milyonlarca insan, Nazilerin istila ve cinayet makinesinin paletleri altında ezilerek heder olup gitmişti.

Gerçeği öğrenmek için artık çok geçti.

İşte size soru:

Katil kim?

Marinus Van Der Lubbe mi?

Adolf Hitler mi?

Ya da böyle bir sorunun 1995 Ağustos'unda sorulmasının ne anlamı var?

Hem de Türkiye'de...

Sorular uzar gider.

Ama yanıtlar bizi mutlaka bir sonuca götürür.

Ve bu soruları sormanın, hem de Türkiye'de sormanın bir anlamı vardır.

Yakın tarihini komplo teorilerinin, provokasyonların, kontrgerilla-CIA tezgâhlı kışkırtmaların kan kızılı gergefiyle dokuyan Türkiye'de gerçeği bilmenin önemi tartışılabilir mi?..

Abdi İpekçi'yi kim ya da kimler öldürdü?

1 Mayıs '77 toplu katliamının arkasında kim ya da kimler vardı?..

Ecevit'i kim ya da kimler öldürmek istedi?..

Hamido'ya bombalı paketi kim ya da kimler gönderdi?..

Bu olayların her biri büyük 12 Eylül yangınının kıvılcımları oldular.

Daha yakınlarda yaşayıp geldiğimiz, etnik ve mezhep kökenli çatışmaların altına dökülen benzin bidonlarını karanlıkta kim taşıyor?..

Daha büyük yangınlara kim sürüklemek istiyor ülkeyi?..

Bu sorular esrarengiz ve heyecan vericidir.

Ama bizi gerçeğe ne kadar yaklaştırır, ne kadar uzaklaştırır.

Reichstag yanmasaydı, Abdi İpekçi ölmeseydi...

Sonuç değişecek miydi?..

Reichstag belki de gerçekten provokasyondu...

İpekçi cinayeti de belki gerçekten bir oyunun parçası...

Ötekiler de...

Belki...

Ama komplo teorileri ve provokasyon hikâyelerinin heyecanlı, ama kolay teslim törenlerinde elleri yukarı kaldırırken unuttuğumuz ne çok şey var...

Uygun zeminler olmasaydı, uygunsuz oyunlar oynanabilir miydi?

Zeminleri değiştirmeye çalışmanın zahmetli uğraşına girmek yerine polisiye öykülere kulak kabartınca, zeminleri sarsarak yaklaşan ayak sesleri de duyulmaz olur elbette...

Brandenburg'tan da öyle girdiler zaten..."

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır