


Assuan'dan Zeugma'ya...
Kırk yıl önceydi; Mısır'da Assuan Barajı projesi gündeme gelince, ünlü "Abu Simbel" tapınağının sular altında kalacağı anlaşıldı. Doğrusunu söylemek gerekirse Mısırlılar fazla önemsemediler.
Genç bir bayan gazeteci olayı çalıştığı Economist Dergisi'nde yayınlayınca UNESCO uyandı ve harekete geçti. Bu tapınak Mısır Firavunu İkinci Ramses ile Kraliçe Nefertari'nin heykellerinden oluşuyordu. Tapınak Güneş Tanrısı Amonra'nın freskleriyle süslüydü ve Milattan 1300 yıl önce inşa edilmişti.
Bu değerli kültür mirasının kurtarılması amacıyla hemen bir uluslararası vakıf kuruldu. Ülkeler bu vakfa önemli yardımlarda bulundular. Türkiye kırk yıl öncesinin sıkıntılı döviz dengesine rağmen sanırım bir milyon dolar bağışta bulundu. Proje ertelendi, bu büyük kültür ve tarih varlığı başka bir yere taşınarak kurtarıldı. Bu duyarlı davranış, evrensel kültür disiplininin tarih mirasını sahiplenişinin doruğuydu.
Genç bayan gazeteci olmasaydı belki de dünya bu kültürel ve tarihi değeri fark edemeyecekti.
***
Tarih tekerrür ediyor.
Bu olaydan kırk yıl sonra Birecik Barajı'nın inşasıyla Belkıs Harabeleri'nin sular altında kalacağı anlaşıldı.
Bu kez Amberin Zaman isimli genç bir bayan gazeteci, gerçeği ayrıntılarıyla yine Economist Dergisi'nde yayınlayınca, dünya basını harekete geçti. Türkiye bu büyük kültür ve tarih değerinin önemini farketti. Ve Türk basını olayın üzerine gitti.
Eğer Zeugma'dan bir şeyler kurtarılabilirse, gazeteci Amberin Zaman'ın büyük payı olacaktır. Çünkü dünyayı ayağa o kaldırmıştır. Zeugma, Milat'tan 350 yıl önce Büyük İskender'in komutanı Seleucus tarafından inşa edildi. Bu kent, İpek Yolu'nun üzerindeydi; Anadolu ile Mezopotamya'yı bağlayan bir ticaret ve kültür köprüsü olarak inşa edilmişti. Zeugma, eski Yunanca'da "köprü" anlamına geliyordu.
***
Birecik Barajı'nın suları altında kalacak olan Zeugma antik kent kalıntılarının "Abu Simbel" tapınağından daha az değeri olduğunu söyleyecek kimse yok. Ama bunu, evrensel kültür disiplini içinde dünyanın meselesi haline getirecek güç ve etkinlik de yok. Bunu dünyaya duyurup evrensel destek sağlayamıyoruz. Kırk yıl önce Assuan Barajı için yapılanların yüzde birini bile Zeugma için gerçekleştiremiyoruz.
Yardım konusunu işin uzmanlarıyla tartıştım. Eleştirilerimi kabul ettiler ama, Türkiye'nin soruna yanlış yaklaştığının altını çizdiler.
Söylediklerinin özeti şu: "Abu Simbel, Mısır'ın kendi tarih ve kültürünün eserleriydi. Evrensel ilginin farkına vardılar ve kendi kültürüne sahip çıkmanın örneğini vererek başardılar. Zeugma ise Türk kültürünün ve tarihinin mirası değil; dolayısıyla yeterli duyarlılıkla sahip çıkmıyorsunuz..."
Bu görüşün Türkiye eleştirisine karşı çıktım.
Cevap ilginçti: "Türkiye'deki bütün ansiklopedilere bakın; Assuan hakkında en az bir sayfa bilgi bulursunuz; Zeugma ile ilgili tek satıra rastlamanız imkânsızdır."
Dedikleri doğruydu.
Sonra ilave etti: "Topraklarınızdaki değerlere sahip olamıyorsunuz. Ama öz kültürünüze sahip olduğunuz da söylenemez. Mehter takımına zurna ile istiklal Marşı çaldırmayı Türk kültürünü evrenselleştirmek sanıyorsunuz."
***
Enerji Bakanı'na göre Zeugma'nın bir aylık gecikmesi 30 milyon dolarmış. Bu öyle kolay yüklenilecek maliyet değildir. Ama asıl yüklenilemeyecek olan ağır maliyet, kültür sorumluluğunu idrak edememektir.
Türk Müteahhitler Birliği Başkanı, "Ne var yani Zeugma sular altında kalsa kıyamet mi kopar, Türkiye'de daha ne Zeugmalar var" diyormuş...
Kırk yıl önce dünya televizyonları aylarca Abu Simbel tapınağı ile Assuan Barajı'nı tartışmıştı. Hatta Avam Kamarası'nın gündemine bile alınmıştı.
Zeugma ve Birecik Barajı üzerinde hiç bir televizyon kanalımızda bir kurtarma tartışması açıldığını duydunuz mu? Enerji ve Kültür Bakanlarımız Meclis'te tek kelime ile açıklamalarda bulundular mı?
Evrensel kültürdeki fark budur işte...