kapat

10.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RAUF TAMER(rtamer@sabah.com.tr )


Kıymet bilmek

Bu hükümet, en şanslı hükümetlerden biri.

O'na git diyen yok.

İlle de seçim diye tutturan yok.

Şiddetli bir muhalefet yok.

Hiddetli bir medya yok.

İstikrar kelimesi öylesine cuk oturmuş ki, biraz eleştiri yapılsa, hemen herkes birbirinin tepesine dikilip konuşma, istikrarı bozma gibi ciddi uyarılarda bulunuyor.

İyi bir liman'a demir atmış hükümet.

Çevresine kimse sokulamıyor.

Sokulsa da dokunamıyor.

*

Arkasında halk desteği de var sayılır. Çünkü Meclis'te büyük çoğunluğu var.

Dilediği kanunu çıkarır.

17 kişi daha bulsa Anayasayı bile istediği gibi değiştirir.

Bu saatten sonra gensorular da ciddiye alınmaz. Hepsinin siyasi olduğu artık yaygın kanaat haline geldi.

Zaten karalamalardan da toplum nefret duymaya başladı... vs.

Bütün bunları alt-alta yazar toplarsanız, bir huzurlu birliktelik'in fotoğrafını çekmiş olursunuz. Öyle değil mi?

*

Peki, problem nedir ki, sık sık kriz çıkıyor.

Dışarıya değil, içeriye bakmalı.

Dışarısı istikrar için daha özenli, daha fedakar, daha uslu... enflasyonla mücadele bile iyi-kötü bir ulusal bilinç haline dönüşmüş... Elektriğe gelen her ay yüzde 5 zam karşısında kimse ağzını açmıyor. Yâni istikrar uğruna bir dizi kusur ve kabahata göz yumulmaktadır.

Ama içerisi?..

5+5 formülü, içeride fire verdi... Nitekim Çankaya adayları, içeride isyan bayrağı açtı. Soruşturma Komisyonları içeride güvensizlik sergiledi. Demokratik paket, içeride kilitlendi. İşte Af Kanunu, içeride sallanıyor. Hangi birini sayalım?

*

Halbuki hükümet, yakaladığı çizginin kıymetini bilmeli.

Ne güzel.

İsmail Cem'le Ecevit'in Helsinki'ye uçtuğu gün, kongre salonunda yan yana bir yürüyüşleri vardı, işte Türkiye Avrupa'ya doğru ilerliyor dedirtti hepimize.

PKK'nın çöküşüyle başlayan süreç, ülkenin moral yapısını da etkiledi. Apo meselesi, neredeyse unutuldu gitti.

Piyasa ölü ama kimse bağırıp çağırmıyor.

IMF programına ezici çoğunluk rıza gösteriyor. Komik zamlar karşısında memurlar hâlâ terbiyeli, işçiler hâlâ saygılı...

Neden?

- Aman istikrar bozulmasın.

Yâni, dışarda hiç kimse oraya buraya çomak sokmuyor.

Şu Borsa'nın inişi çıkışı bile içeriden kaynaklanıyor. ANAP-MHP sürtüşüyor, kriz doğuyor, sonra buzlar eriyor, kriz bitiyor.

Dışarıda hiç arıza yok.

Hep içeride.

*

Tamir edilecek nokta budur.

Ama bizim dokularımız böyle galiba.

Önceleri güzel giden Fenerbahçe, kendi huzurunu kendi kaçırdı. Bir ulusal rüzgar yakalayan Galatasaray, elindeki tılsımı kendi bozdu.

Zaten Türkler'in kendi kendilerine yaptıkları fenalık, fıkralara bile konu olmuştur.

Hükümet, bu kötü geleneği yıksın istiyoruz.

Çünkü avantajlı bir hükümet bu.

Önü açık.

Avansı bol.

Kredisi fazla.

Vakti de var... Çünkü ufukta seçim gözükmüyor. Panik yok.

Biz, istikrar için her şeye katlanıyoruz. Daha ne yapalım?

Biraz da ortaklar birbirine katlansın.

Öyle ya... çözdükleri her problemi bize uyum diye sunuyorlar. Oysa asıl uyum, hiç problem yaratmamaktır... İşte, dün açıklanan -mâliyetinin altındaki- buğday fiyatları, durup dururken çıkarılan ayrı bir problemdir.

Halbuki, çaresi vardı.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır