Dünkü gazeteleri okuyan insanların çoğu, herhalde "Umut Operasyonu"nun fiyasko ile bittiğini sanıyordur..
Çünkü Ankara Emniyet Müdürü Kemal İskender'in Mumcu suikastine yönelik operasyonlara ilişkin açıklamaları medyada genellikle olumsuz tarafları ile büyüdü.
Meselâ ilk yakalanan sanıklardan Abdülhamit Çelik ile Yusuf Karakuş'un Mumcu, Aksoy ve Kışlalı cinayetleri ile bağlantılı olmadıklarının anlaşıldığı öne çıktı.
Evet Yusuf Karakuş polisi aldatmış.
Ama bu durum, suikastlerin soruşturmasında bir kaç ay önceki karanlığa dönülmesi anlamına mı geliyor? Hayır..
Çünkü Emniyet Müdürü İskender, suikastlerin Ferhan Özmen, Necdet Yüksel ve Oğuz Demir tarafından gerçekleştirildiğinin belirlenip delillere bağlandığını da aynı açıklamasında belirtiyor.
Peki "bir kısım medya"nın dürbünü ters tutması, iki tane "masum adam"ın uğradığı haksızlığa tepki midir?
O da değil..
Çünkü Abdülhamit Çelik ve Yusuf Karakuş, üç aydını hedef alan suikastlerde rol almış olmasa bile kökten dinci terör örgütünün maşaları olarak İran'lı Gorbani ile Menzil grubunun lideri Fidan Güngör'ün kaçırılmasında görev üstlenmişlerdir.
Gerçek, savcılık-polis ortak soruşturmasının hedefine ulaştığıdır..
Dinci terör örgütünün adaleti şaşırtma tertibin açığa çıkarıldığıdır.
Nitekim DGM Savcısı Hamza Keleş de "Çok güçlü delillerle ilerliyoruz. Herhangi bir çelişkiye yer vermeyeceğiz, iddianame ile her şey ortaya çıkacak" diyor.
Zaten gizli soruşturmanın amacı da bu değil mi?. Yani çelişkileri giderip sanıkları sağlam delillerle mahkemeye çıkarmak değil mi?.
İki sanığın, polisi ilk aşamada kandırmaları "esas haber" değil, ayrıntıdır. Çünkü kandırma amacına ulaşmamış, sonuçsuz bir teşebbüs olarak kalmıştır.
Bu polisin zaafı değil başarısıdır.
Sırf ilgi çekici haber yaratmak uğruna halkta şüphe ve güvensizlik yaratacak zorlamalara başvurmamak gerekiyor.
Mahkemenin başlamasına az kaldı.
"Polis çuvalladı" şüphesi uyandırmak hem polise, hem halka haksızlıktır.
Unutmamak lâzım: Çuvallamak, haksızlık yapanların kaderidir!
Artış, IMF'ye verilen sözün sınırlarında kaldı.
Enflasyonla mücadele için memur ve işçi aylıkları, öteki tarım ürünleri, KİT mal ve hizmetleri, kiralar yüzde 25 artış sınırında tutulurken "oy deposu" diye tahıl üreticisine yüzde 50 vermek olmazdı.
Böyle bir karar, koalisyon ortaklarının bu hükümeti dönem sonuna kadar sürdürme kararlılığından vazgeçtiklerine yorulurdu.
Buğdaya verilen sınırlı zam, enflasyonla mücadelede çok zor bir virajın dönüldüğünü işaret ediyor.
Daha önemlisi koalisyon partilerinin "kader ortaklığı"nı pekiştiriyor. Yeni durum hepsini durduk yerde kriz yaratmaktan koruyacaktır.
Gemi batarsa birlikte batacaklar!