Siyaset ve ekonomi
Haber, tartışma, yazı, yaklaşım ve düşünceleri sizler gibi yakından izlemeye çalışıyorum.
Bize Osmanlı'dan miras kalmış bir hastalığı, her satır arasında izlemekten artık yorgun düştüm.
Politika hastalığı bu!..
Her hadiseye "politik" bakıyoruz.
Oysa gerçek hayat ekonomik!
Değerlendirme, tespit ve yargılarımızda "ekonomik" değil, sürekli politik kriterleri kullanıyoruz.
Ekonomiden habersiz olup...
Ticareti "zul" addeden Osmanlı'nın mirasıdır bize bu hastalık...
Sonradan aynı mirası devralıp, "ekonomiyi" kavramakta her zaman zorlanmış olan İttihat-terakki zihniyetinin bizlere kadar taşıdığı bir hastalık...
Politika hastalığı...
"Politik döktürmeyi" matah zannediyoruz.
Ama, Türkiye'de 45 milyon insan bir gazeteye elini dahi sürmeden yaşıyor.
35 milyon insan, henüz "tüketici" haline gelmemiş, gelememiş...
Reel bir üretim içinde bulunan insan sayısı, 10 milyon civarında...
Meslek sahibi olmayanların oranı, yüzde 80'lerde...
Hal böyleyken, durmadan siyaset tartışmamızın, siyasi kamplaşmaların, siyasi tespit ve yargıların ne hükmü kalıyor, söyler misiniz?
Ekonomiye uzak mı uzak...
Politik çözümler üretmekte de aciz...
Fakat, sürekli siyaset konuşan bir toplum!..
Çevremize bir de bu gözle bakalım...
Düşünce, yaklaşım, yargı ve tezlerin neden "başaşağı" durduğunu belki daha net görürüz...
Türkiye haberlerinde..
Ekonomik performans, yatırım, proje ve planlar ile ticari umut, beklenti ve hayaller...
Bıkıp usandığımız siyasi geyiklerin yerini almaya başladığı gün...
Osmanlı'dan tevarüs ettiğimiz hastalıktan kurtulmaya yüz tuttuğumuzu söyleyebiliriz.
Falcı
Pentagon, yıllardır falcı kullanıyormuş. Biz de Amerika'yı bilimsel çalışıyor sanıyorduk.
Tantan
Sadettin Tantan'dan klakson yasağı... Bize "4. Tantan" değil, "1. Tantan" lazım.
Rejim
Milletvekillerimiz rejime girmiş, zayıflıyorlarmış... Karakter olarak değil herhalde...
Şoray-Devrim
CNNTürk'te pazar akşamı Hakkı Devrim ile Türkan Şoray'ın "sohbet"ine takıldım.
Hakkı Devrim sıkmıyor, mesleki birikimi de su götürmez.
Türkan Şoray ise, zaten susarken bile konuşan bir kadın...
Ve lakin, sürekli Hakkı Devrim konuşuyor, Türkan Hanım da "hareli" gözleriyle durmadan başını sallıyordu.
Düşündüm, acaba Hakkı Devrim, Türkan Şoray nasılsa fazla bir şey anlatmaz diye, bilerek mi böyle bir üslubu seçmişti?
Yoksa, CNNTürk adına Hakkı Devrim ile sohbeti yapan Türkan Şoray mıydı? Ev sahibi çok konuşup, konuk sustu mu, insan biraz şaşırıyor!
Poz
Aysel Gürel, ressama çıplak poz vermiş. Aysel hanım ne kötülüğümüzü gördü bizim?
Görünmez
Görünmez prezervatif icad edilmiş.. Prezervatif görünmez ama çocuk doğdu mu görünür.
Uyan
Bir gazetede manşet: Deprem değil yapılar vuruyor!.. Geç de olsa meseleyi anlamışlar.
e-terapi üfürükçülüğü
Amerika, "e-terapi"yi tartışıyor, doğru mu, değil mi, diye...
Birden korktum...
Bizde de birileri çıkar da, internet ile psikiyatrik tedavi uygulamaya kalkar mı acep?
Neden korktum?
1- Hastayı görmenin, doktora kazandıracağı avantaj sınırsızdır. Vücut dili, konuşma, ses tonu, tedirginliklerin ve tepkilerin bizzat izlenmesi gibi...
2- Hastanın, doktoru görüp ona güvenmesi ise pskiyatride birinci derecede önemlidir.
Pskiyatride, hasta ile doktor iki "dişli" gibidir. Birbirine "uymadıkça" harekete geçmeyen iki dişli...
3- Pskiyatrik rahatsızlıkların bir bölümü, ruhsal görünümlü fakat fizyolojik kaynaklıdır. Hastanın biyokimyasının bizzat takibi gerekir.
Buna karşılık, feodal ülkelerde "ruhsal problemler" zincirleme biçimde üreyip yaygınlaşır.
Fakat, erkekler doktora gitmeyi "erkeklikle" bağdaştırmaz. Kadını doktora göndermeyi de "uygun bulmazlar"
İşte bu iklim, "e-terapi" kurnazlığı için bulunmaz ortamdır.
"E-terapi" yepyeni bir üfürükçülük varyasyonu olarak karşımıza çıkabilir.
Lütfen dikkatli olalım.