Nazım'ın mezarı
MOSKOVA- Rusya'daki "Türk işadamlarının" Başkanı Ali İhsan Akıskalıoğlu "Nazım Hikmet bizim gururumuz" dedi... Ve ekledi:
- Yönetim Kurulu olarak Ankara'ya gidip, liderleri ziyaret edeceğiz... Talebimizi söyleyeceğiz.
- Nedir talebiniz?
- Nazım'a, 1951'de elinden alınan Türk vatandaşlığı, iade edilsin.
Bu sözleri eskiden "işçiler" seslendirirdi.
Şimdi işverenler seslendiriyor.
Söylenecek üç şey var.
Bir:
Dünya değişiyor.
İki:
Türkiye, geçmişiyle barışıyor.
Üç:
İşadamları, kültürün kendilerine yeni kapılar... Yeni ufuklar açtığını görüyor.
***
Nazım'ı anma gecesinde Müşfik Kenter "Nazım'dan şiirler" okuyordu.
Büyükelçi Nabi Şensoy... Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Abdullah Dörtlemez... Ve diğer davetliler... Uzun uzun alkışlıyorlardı.
Tarık Akan bize döndü:
- 1993'te "Su da Yanar" filmini çekmiştim... Filmde, Nazım'ın şiirleri var diye, yasak üstüne yasak kondu... Başıma gelenleri... Neler çektiğimi anlatamam.
***
Rusya'da "dört yüz Türk firması" var.
Kiminin yıllık cirosu elli bin dolar.
Kiminin yüz elli milyon.
İşadamlarına sorduk:
- Bu değişim... Nazım'ı sahiplenme nasıl oldu.
Anlattılar.
İş görüşmelerinde Ruslar paradan, puldan bahsederlerken, söz bazen "sanata... Kültüre" geliyormuş.
Ve Ruslar, dünyaca ünlü yazarlarından, şairlerinden, bilim adamlarından bahsediyormuş.
"Bizimkiler" düşünüp, taşınmışlar.
"Biri" demiş ki:
- Biz de Nazım'dan bahsedelim... Dünyanın beş büyük şairinden biri.
"Diğeri" karşı çıkmış:
- Nasıl olur?.. Türkiye'yi terk etti.
Üçüncüsü "şöyle" konuşmuş:
- İyi de biz şimdi ne yapıyoruz?.. Türkiye'den geldik, Rusya'da para kazanıyoruz.
Sonuç...
Nazım'ı anma gecesinde RTİB (Rusya Türk İşadamları Birliği) Başkanı Akıskalıoğlu kürsüye çıktı:
- Nazım Hikmet, uluslararası barış ve dostluğun çimentosu oldu... Ufkumuzu açtı.
***
Jean Paul Sartre, Fransa-Cezayir savaşında "Cezayir'i destekledi."
Vietnam savaşında da Vietnam'ı.
Ama Fransa da büyük "düşünürünü" dışlamadı.
De Gaulle'ün "bir sözünü" unutmamak gerek:
- Komünist olabilir... Ama Sartre, Fransa'dır... Ve kökü Fransız olan düşünürü... Şairi... Aydını desteklememiz lazımdır.
iii
Ne Sartre'ın "her yaptığı" doğruydu.
Ne de Nazım'ın.
Her insan gibi onların da "yanlışı" olabilir.
Ama biri "Fransa'nın büyük düşünürü."
Diğeri "Türk dilinin büyük ustası."
***
2002, bütün dünyada "Nazım Hikmet yılı" olacak.
İyi ki, 2002'ye iki kala işin ucundan tutuldu.
Ve devlet Nazım'la barıştı.
Bunu ikinci adım... Üçüncü adım takip etmeli.
Türk vatandaşlığının iadesi yetmez.
Nazım'ın mezarı Türkiye'ye getirilmeli.
Bunu da yaparsa bu hükümet yapar.
Önyargısız Ecevit ile uzlaşmacı Devlet Bahçeli.
Ve Türkiye "bunu" hemen yapmalı.
2002'yi beklemeden.
***
Dünya değişirken... Devlet, Nazım'la barışırken...
"Bazı şeyleri" oturup, konuşmanın... Değiştirmenin... Düşünceyi suç olmaktan çıkarmanın zamanı gelmedi mi?