Arı Hareketi isimli Türk kuruluşu, East West Institute ve Friedrich Naumann Vakfı ile işbirliği yaparak, bu hafta içinde, uluslararası bir konferans düzenledi..
8-9 Haziran günleri The Marmara Oteli'nde yapılacak konferansın ana başlığı "21'inci Yüzyılda Güvenli Bir Avrasya.."
Oturumların başlıkları ise şöyle:
"Avrasya'nın Jeopolitik Önemi; Avrasya Koridoru'nun Geleceğine Yönelik Tahminler; İşbirliği Alanlarının Belirlenmesi; Avrasya'da Sürdürülebilir Gelişmede Uluslararası Çevrelerin Rolü; Avrasya'da Sürdürülebilir Gelişmede Uluslararası Çevrelerin Rolü ve Avrasya'da Dengelerin Sürekliliği ve Bölgede Güvenlik..."
Konular iddialı.. Konuşmacılar arasında hem tanıdık, hem de dostlarımız da var.. İlgi çekici iki gün olabilir izleyenler için.. Tabii, gerçek anlamda bir konferans olabilirse..
Ama biz bu noktayı ısrarla vurgulamak istiyoruz.. Bu tür konferanslar, asla tek bir görüşün ısrarla vurgulandığı platformlar olmamalıdır..
Konunun her şeyi, her tarafı ile masaya yatırılmalı ve gerçekler konuşulmalıdır.. Bu tür konferanslara katılanların bildiklerini kendilerine saklama hakları yoktur.. Her şeyi katılımcılar ile paylaşmak zorundadırlar.. Zaten konferansın amacı budur..
"Sahibinin sesi durumuna dönüşen" bir konferans başarılı olamayacağı gibi, kısa süre sonra dinleyicilerin ilgisini ciddi biçimde kaybeder.. Bunun pek çok örnekleri yaşanmıştır.. Milletin palavraya karnı tok.. Çünkü, Internet sayesinde doğruları, ilgili web sayfalarına girerek, hemen bulabiliyorsunuz..
Ancak, Arı Hareketi Genel Koordinatörü Kemal Köprülü'nün bu noktaya dikkat edeceğine inanmak istiyoruz. Tanıdığımız Köprülü'nün toplantının uluslararası normlara uyması için elinden geleni yaptığını görmek istiyoruz.. Geleceğin parlak politikacıları arasında adı sık sık geçen Köprülü için, bu önemli bir sınav olacaktır.. Hem ulusal, hem de uluslararası bağlamda çok önemli bir sınav..
Bu satırları yazmamızın nedeni, oturumlara katılacak isimlere baktığımız zaman, devlet kadroları dışındaki Türk uzman konuşmacıların sayısının, yabancılara oranla çok az olması.. Bunu yadırgamadık dersek, doğruyu söylemiş olmayız.. Niye böyle oldu acaba?
Ülkemizde maalesef bu tür uluslararası boyutu olan konferanslar çok az yapılıyor.. Yapılanları izleyen medya mensupları da, özellikle TV'ler, eğer konuşmacı Başbakan veya ünlü bir siyasi isim ise, onu dinleyip, biter bitmez o kişi ile birlikte salonu terkediyor..
Yani hiçbiri kalıp, oturumlardaki konuşmacılar ne anlatıyor, ne diyor, hangi noktayı vurguluyor diye dinlemiyor.. Bunun nedeni de, sanırım, TV'lerin elindeki profesyonel, yani konuyu bilen, uzman sayılabilecek insan sayısının çok az olması.. Konferans konusu ile uzaktan yakından hayatında hiçbir ilgisi olmamış kişiler, ünlü kişiyi çekip, onun sözlerini kaydedip, koşa koşa geri dönüyorlar..
Neyse, Kemal Köprülü ve arkadaşlarına başarılar diliyoruz... Bu konferansı izleyip, öğrendiklerimizi, duyduklarımızı sizlere iletmeye çalışacağız..
