Patrona tazminat kurşunu!
Kendisini işten çıkartan patronunun yanına tazminatını almaya giden Döndü Köse, "Sana verecek bir kuruşum bile yok" cevabını alınca Eyüp Uçar'ı kurşun yağmuruna tutup öldürdü...
Döndü Köse... 25 yaşında... Tam 11 yıldan bu yana, yani 14 yaşından beri annesine ve üç kardeşine bakıyor. Ya da bakıyordu...
Henüz 10 yaşındayken babasını kaybetmiş, annesi hastalanmış ve kendisinden büyük iki ablası evlenmişti. Kendisinden küçük üç kardeşiyle annesine bakma görevini üstlenmişti 14 yaşında. Günü gelince okulu terkedip bir oyuncak fabrikasında aldı soluğu.
İş yeri taşındı
İş disiplini ve çalışkanlığı sayesinde ustabaşı oldu. Evinin geçimini sağlamakla kalmıyor bir yandan da başlarını sokabilecekleri bir evleri olsun diye bir kooperatife ödeme yapıyordu. Kötü günlerin artık geride kaldığını düşünüyordu. Halil ile de evlenme kararı almışlardı.
Sonra tersine döndü dünya. Önce işten çıkarıldı. Ama "Polyanna" gibiydi o. "Hiç olmazsa toplu para alacağım. Zaten evlilik hazırlıkları için de vakte ihtiyacım var" diye teselli etti kendini.
Patronunu da suçlayamıyordu. Adam işyerini Yozgat'a taşımaya karar vermişti. Yapılacak bir şey yoktu. Çalışkandı o. Nerede isterse iş bulabilirdi. Hele bir tazminatını alıp işleri yoluna koysun, gerisi kolaydı.
İkiside yatıyodu
Patronu Eyüp Uçar 1999 yılının son gününü seçmişti ödeme için. Ama bir gariplik vardı. Döndü fabrikaya gittiğinde bekçi içeri almaya yanaşmamıştı önce. Sonra genç kızın içeri girmeye kararlı olduğunu görünce açmıştı kapıyı. Eyüp Bey onu odasının kapısında görünce önce şaşırmış, sonra hakaret etmeye başlamıştı. Ona verecek bir kuruşu bile olmadığını söylüyordu. O avazı çıktığı kadar bağırırken Döndü "kopup gitti" o mekandan. Adeta robotlaşmıştı. Çantasını açtı, içinden çıkardığı silahı Eyüp Uçar'a doğrultup bastı tetiğe arka arkaya. Sonra da yığıldı olduğu yere.
Fabrika çalışanları koştuğunda ikisi karşılıklı yerde yatıyorlardı. Eyüp Uçar çoktan ölmüştü. Döndü ise baygındı. Önce hastaneye götürüldü. Kendine geldiğinde şiddetli bir ağlama krizine tutuldu. Sakinleştiğinde karakola gidip anlattı her şeyi. Karakol, savcılık mahkeme derken hemen tutuklanıp cezaevine gönderildi.
900 milyon için
Ve geçtiğimiz günlerde ilk kez hakim önüne çıktı Döndü. Ağlıyordu. Hala ağlıyordu. O günden beri dinmemişti gözyaşları. Hakimin sorusu üzerine bir kez daha anlattı olayı;
"Ben aileme bakıyordum ve 2 ay sonra da nişanlım Halil Erdoğan'la düğünümüz olacaktı. Ayrıca bir kooperatife de girmiş her ay aidat ödüyordum. Ama patron fabrikayı Yozgat'a taşıdığı gerekçesiyle tüm işçileri işten çıkardığını söyledi. Benim de 4.5 yıllık sigorta primim vardı. Bana önce tazminat vermek istemedi ancak daha sonra 900 milyona anlaştık. Parayı vereceğini söylediği tarihte gittim ama para olmadığını söyledi. Ben de paraya ihtiyacım olduğunu ve düğün hazırlıkları yaptığımı söyledim. Bana hakaret ve küfür ederek üstüme gelince ben de çantamdaki silahı çıkardım. Nasıl patladı bilmiyorum, silah patladıktan sonra da bayılmışım. Kesinlikle öldürmek istemedim."
Silahın sırrı
Silahını anlattı sonra. Öyle ya 25 yaşında gencecik bir kızın çantasında silahın ne işi vardı:
"Silah bana ölen babamdan kaldı. Beş yıldır da üzerimde taşıyorum. Bizim evin çevresinde tinerci ve alkol kullanan çok insan var. Mahallemizde bir çok insan, özellikle çalışan kadınlar akşam iş dönüşünde bu karanlık kişilerin tacizine uğradı. Ben de gece geç saatlere kadar çalıştığım için kendimi korumak amacıyla tabanca taşıyordum ve daha önce de hiç kullanmadım."
Hakim Döndü Köse'nin ifadesini dinledikten sonra delillerin toplanması ve adli tıp raporunun beklenmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Avukatın tahliye talebi mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Özgürlüğüne kavuşmayı bekleyen genç kız, bir kez daha gözyaşları içinde dört duvar arasına döndü.
ŞEFİK DİNÇ
|