kapat

18.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Küfürsüz tribünler için..

Beşiktaş - Fenerbahçe maçı yine bir insanlık utancına sahne oldu..

Beşiktaş seyircileri, hem de Anneler Günü'nde futbolcu Alpay'ın annesine ve iki çocuk annesi eşi Cansel'e korolar halinde küfür ettiler..

Hiç kimsenin kılı kıpırdamadı..

Maçın hakemi Serdar Çakır, bir anons yaptırma gereği duymadı.. Erman ne güzel sordu, pazartesi günü, "Ayni küfürler Bayan Çakır'a edilseydi.." diye..

Hakemler.. Bizim hakemlerimiz.. Kartlarını bile kendilerine karşı gelindiğinde kullanıyorlar. Birbirlerinin ayağını kırana birşey yokken..

Vali Şeref Tribünü'nde, Beşiktaş'ın genç başkanı Serdar Bilgili ile yan yana maçı seyretti.. Bu rezil, bu aşşağılık, bu iğrenç küfürleri de..

Medya..
Medya yorumcuları Alpay'a kızdılar, 90 dakika boyu anasına ve karısına sövenlere sessiz tepki gösterdiği için..

Onlara sövülseydi, görürdüm gazetelerini..

Sakın ha, muhatabımın Beşiktaş seyircisi olduğu sanılmasın..

Alpay'ın eşine manken olduğu için edilen o iğrenç küfürleri icad eden Fener seyircisi idi.. Alpay o zaman Beşiktaş forması giydiği için. Şimdi formalar ve roller değişti, o kadar..

Peki ne olacak bu gidişin sonu..

Futbolcu dayak yer, ses yok..

Futbolcu saldırıya uğrar, ses yok..

Futbolcu en aşşağılık küfürler içinde oynamaya zorlanır, ses yok..

Kim "Dur" diyecek bu işe..

Bakın, eyyamcı hakem, eyyamcı güvenlik güçleri ve eyyamcı medyadan kimse hayır beklemesin..

Futbolculara yapılan saldırılara, karşı koyacak tek güç futbolculardır..

Güney Amerika ülkelerinden birinde, Kolombiya mı, Arjantin mi, aklımda kalmamış, futbolculara saldırılar bizim boyuta gelince, Futbolcular derneği karar almış ve bütün üyelerine iletmişti:

"Bir futbolcu saldırıya uğrarsa, iki takım da anında sahadan çekilecek.. Devam ederse, boykot ülkedeki bütün sahalara yayılacak.."

Hadi sövsünler bakalım..

Futbolcuların bizde de dernekleri var.. Ama güçsüz.. Ne kokar ne bulaşır, kimse kusura bakmasın.. Milli takımın kalecisi, Fenerbahçe'nin kaptanı dövüldü, dövenler Fener yönetimi tarafından baş tacı edildi.. Bizim tabela derneğinden çıt çıkmadı.. Dostlar alış-verişte görsün gibisinden mırıldanmalardan söz etmiyorum..

Eğer o dernek, Rüştü olayında yeri yerinden oynatsa, gücünü kanıtlasa, Alpay böylesine bir saldırıya uğramazdı..

Hakem eyyamcı, güvenlik güçleri eyyamcı, medya eyyamcı.. Dernek ortada yok..

Futbolcular kendi sorunlarına sahip çıkacak güce ve birliğe sahip değiller..

O zaman..

O zaman bu küfürler, ağırlaşarak devam edecek, kimsenin şüphesi olmasın..

Küfürler, dayaklar, hatta linçler!..

İstanbulspor düşmeli..

Küme düşen üçüncü takım İstanbulspor olmalı.. Baş parmağını aşağı çeviren Neronvari bir karar gibi görünüyor ama değil..

İstanbulspor'un bu ligde yeri yok..

Neden yok?..

Adanaspor ile İstanbulspor ayni şirketin iki takımı..

Geçen hafta oynadılar. Adana 2-1 öne geçti.. Herkes ayni şeyi söylüyordu:

"Tezgah.. Çekişme havası vermek için böyle planlandı. Şimdi İstanbulspor iki gol atar."

Ve İstanbulspor iki gol attı..

Peki bu iki golün, şike değil, gerçek bir fair play sonucu olduğuna bu ülkede bir kişi inandı mı?..

İnanmaz.. Mümkün değil.. Adana ve İstanbul, aslanlar gibi oynasalar inandıramazlar..

O zaman.. O zaman baştan bir yanlış var.. Federasyon temelde bir yanlış yapıyor. Ayni şirketin iki takımı ayni ligde oynamaz..

Bizim hiçbir federasyon bu kararı alamadı..

Daha evvel, Adana ve İstanbul'un devre başlarında oynamaları planlanmıştı. Aslında bu daha büyük ayıptı. Çünkü federasyon peşinen şike yapılacağını kabul etmiş oluyordu.

Gerçek çözüm, realist kararı almaktı. Ama Cem Uzan adı öyle bir korku salmıştı ki, hiç bir federasyon cesaret edemedi ve bu çirkin günlere sonunda gelindi.

Şimdi eğer İstanbulspor küme düşerse, çözüm kendiliğinden oluşacak. Yoksa bu ayıbı gelecek yıl gene yaşayacağız.

Aslında İstanbulspor'un küme düşmesi pek çok çözümü birlikte getirecek.

Stadı ve seyircisi olmayan bu takımın zaten birinci ligde yeri yok.. Düşünebiliyor musunuz, kulüble Teleon, ayni şirketin ve Teleon bu yıl sadece kendi takımının maçlarını yayınlayamadı. Işıklandırılmış bir stad olmadığından.

Bu sorun çözülebilirdi, Cem Uzan'ın sıtkı sıyrılmamış olsaydı. Uzan büyük hevesle büyük yatırımlar yaptı. Starlar karması oluşturdu, ama takım yapamadı.

Seyircisiz takım olamayacağını ona çok anlattık. Sonunda gözleri ile görünce inandı. Yatırımı kesti. Kadroyu dağıttı, hocayı yolladı. Kişisel gücünü İstanbulspor'dan çekti, gönülden tuttuğu Galatasaray'a yönlendirdi.

İstanbulspor'un gözden çıkarılması, şirketin tüm gücünü Adana'ya yoğunlaştırmasına sebeb olacak. Orada stad da var, seyirci de.. Hem de bu ülkenin en güzel seyircilerinden biri.. Başından beri yatırım Adana'ya yapılsa, Adanaspor bugün şampiyonluğa oynuyor olurdu. Şimdi bu gerçekleşebilir.

İstanbulspor, İstanbul Lisesi'nden doğmuştu. Kulüp satılınca, lise ve mezunları derneği ile tüm organik bağları kesildi. İstanbul Liseliler büyük üzüntü içindeler. Şirket ortadan çekilirse, kulüplerine yeniden sahiplenecekler ve karınca kararınca, ama "İstanbulspor" olarak devam ettirecekler, amatör ligde bile olsa..

Özet..

Bu "Yapay" takım ligden düşerse..

Uzanlar memnun olacak.. Adanalılar memnun olacak..

İstanbul Liseliler memnun olacak.

Federasyon memnun olacak. Fiili durum gerçekleşince, belki fırsattan istifade almaları gereken kararı da alıp, gelecekte de başlarının ağrımasını önleyecekler.

O zaman..

O zaman İstanbul düşmeli..

Görev de Galatasaray'a düşüyor..

Yenecekler ve düşürecekler..

"İşin içinde Cem Uzan, Cem Şaşmaz var.. Galatasaray yatacak" diye şimdiden komplo teorileri üretmeye başlayanların ağızları da kapatılacak..

İstanbulspor düşmeli!..

Ateş olmayan yerde..

Doğan Koloğlu Ağabeyim "Fenerbahçe'de kaptanlık yapan iki ünlü Rüştü ve Engin'in Beşiktaş maçında oynamak istemeyişleri çok ağırıma gitti. Utandım" diyor..

Doğan Ağabey,

Fener tesisleri basılır ve adı amigo olan Başkanın adamları kaptanı döverken de utanmış mıydın?..

Rüştü'yü dövenlerin, kulübün parası ile hemen o hafta İzmir deplasmanına götürüldükleri ve seyahat boyunca uçağın VİP bölümünde başkanla enseye tokat olduklarını medyada okurken utanmış mıydın?..

Ya Engin.. Bir kaptandan hiç beklenmedik şekilde, takım arkadaşlarını suçlayan, onları aç aslanların önüne atan konuşmasını yaparken utanmış mıydın Doğan Ağabey?..

Peki, Anneler Günü'nde Alpay'ın anasına ve iki çocuk anası karısına sövülürken de utandın mı?..

Yapma Doğan Ağabey..

Sen futbolculuktan gelmesin..

Sen anlamazsan futbolcunun halinden kim anlar?..

***

Efes - Beşiktaş maçından sonra yığınla e-mail aldım.. Hepsi Efes kulübü ile polisin nasıl ortak, ama çirkin eylemler içinde olduğunu anlatıyordu..

Maç günü, salon gişelerinde bilet satılmamış.. Biletler Efes kulübü tarafından kendi taraftarlarına ve karaborsaya intikal ettirilmiş.

Karaborsadan bilet alıp girmeye kalkışanlar için de, boynunda Efes kaşkolü olanlar seçilmiş, Beşiktaşlılar polis tarafından küfürlerle coplanarak püskürtülmüş..

Mektuplarda nasıl bir Efes öfkesi ve nefreti var, anlatamam..

Şimdi final maçları başlıyor..

Bursa ve İstanbul'da oynanacak 7 maç..

Bursa'daki fanatizmi de iyi bilirim.. Bir tarafta yapılan, öte tarafta misli ile iade edilecek. Yerel polisler de, ülkenin değil, ev sahibi takımın polisi olduğu bilinci ile saldırıya geçerlerse, kan gövdeyi götürür, haberiniz olsun..

***

Hıncal'ın Yeri'nde günlerce Diyarbakır'ı yazdım. Son sözüm Diyarbakırlı sporseverlere..

Komplo teorilerini aklınızdan çıkarın.. Kimsenin Diyarbakır'ı birinci ligde istemediği yok.. Hele devlet, sporun teröre karşı en geçerli silah olduğu bilinci içinde fena halde istiyor.

Diyarbakır'da konuştuğumda hepiniz, "Hükmen yenilgi" bekliyordunuz. "Sahaya çıkmayan takım kazanmaz, merak etmeyin" diyordum, inanmıyordunuz.. Ne oldu?..

Ama konuk takım sahaya çıkarken attığınız o meşaleler iki rakip futbolcuyu yaralayınca ceza heyetine verildiniz..

Diyarbakır gücü yettiğince oynuyor. Yükselirse de, kalırsa da, bu bileğinin hakkı olacak. Bunu bilin..

İkincisi.. Gelen bütün konukları, Galatasaray'ı nasıl karşıladı iseniz öyle karşılayın.. İçinizdeki güzelliği, konukseverliği her fırsatta herkese gösterin ki, insanlar Diyarbakır'a, koşarak, severek gelsinler ve döndüklerinde yaşadıklarını benim gibi anlatsınlar.

Diyarbakır bir cennet.. Bu cenneti deplasmana gelen takımlara ve taraftarlara da yaşatın.. Tüm Türkiye'ye örnek olun.. Tüm Türkiye Diyarbakır'ı benim sevdiğim gibi sevsin..

Spor bizi ayıran değil, kucaklaştıran bir alan olsun..

Bunu başarabilirsiniz, Aziz Diyarbakırlılar..

Başarırsanız kazanırsınız. Diyarbakır, Güney Doğu'nun turizm merkezi olur. Bu cennet yöre koşarak gelenler, sizlere milyarlar, trilyonlar bırakırlar..

Gönüllerde birinci olmanın, birinci ligde olmaktan çok daha güzel, çok daha anlamlı olduğunu o zaman anlayacaksınız..

Haydi Sevgili Diyarbakırlılar,

Tüm Türkiye'nin bu dostluk ve kardeşlik örneğine ihtiyacı var!..

Spor Duvarı
Turhan Sofuoğlu hiç bir derbi kaybetmedi. Derbeder Fener'in derbi'der teknik direktörü..

***

Fener gençlere önem vermiyor. Gençlerbirliği'nden bir futbolcuya milyorlarca dolar vermeyi tercih ediyorlar.

Hakan & Utku

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır