Evet bir daha hiç geri dönemeyecekti İsmet. Azrail o kuş gibi uçtuğu cadde üzerinde kurmuştu tuzağını. Rahmi Demir adlı şoför kullandığı ekmek kamyonuyla çarpıp İsmet'i bir uca, bisikletini başka bir uca savurmuştu. Çevreden yetişenlerin çağırdığı bir ambulansla bir özel hastaneye kaldırıldı hemen. Ama durumu ağırdı. Hastane onu hiç vakit kaybetmeden Çapa Tıp Fakültesi'ne sevketti.
Özellikle acil vakalarda uzman olan Çapa Tıp Fakültesi Acil Servisi'nin doktorları hemen yoğun bakıma aldılar İsmet'i. Çok ama çok ağırdı durumu. Vücudunun bir çok organı fonksiyonlarını yitirmiş, kırılmadık kemiği kalmamış, kafası şiddetli bir darbe almıştı. Yine de bağladılar kullanabilecekleri tüm cihazlara.
Ancak çok geçmeden beyin ölümü de gerçekleşti. Bu yolun sonu demekti...
Babasını çağırıp anlattılar durumu. Yıkıldı koca adam. Hayattaki tek varlığıydı İsmet. Gözyaşlarına boğulup konuşamadı bir süre. Sonra güçlükle konuştu. "Organlarını bari kurtarın. Oğlum başkalarında yaşasın, başkalarına hayat versin..."
Hemen işlemler başlatıldı. Kasım Taşdemir'in izniyle oğlu İsmet'in organlarının özellikleri bilgisayara yüklendi. Sonra Türkiye'nin dört bir yanındaki hastanelerle irtibata geçildi. Yapılacak tek şey kalmıştı. Gelecek hastaları beklemek.
Hastane yetkilileri hastaları bekleyedursun İsmet'in cenazesi de dün alındı hastaneden. Esenyurt'ta evlerine en yakın mezarlıkta verildi toprağa. Babası öyle istemişti. Oğlunu sık sık görmeye gidecekti. Yanıbaşında olmalıydı mezarı.